AKP yönetimi ve TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Camiler kışlamız, minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz” anlayışına uygun olarak dini siyasete alet ederken, Türkiye’de olduğu gibi adamızın kuzeyinde de Hala Sultan Camisi’ni siyasi kararların alındığı kışla haline getirmiştir.
Hükümet bozma ve kurma kararları Hala Sultan Camisi’nde alınırken, şimdi de kitap fuarı adı altında misyonerlik faaliyetleri de Hala Sultan ismi ile anılmaktadır. Adamızın kuzeyinde var olan yayın evlerini dışlayarak ve vakıfların paralarını kullanarak kitap fuarı adı altında “AKP propagandası” yapılmaktadır. Kıbrıs’taki yayın evleri KDV, vergi, taşımacılık, Ticaret Odası’na üyelik gibi birçok yaptırımı yerine getirmek zorunda iken, kitap fuarı adı altında AKP propagandası için Türkiye’den gelen firmalara ayrıcalık yapılması siyasetteki çifte standardı ortaya koymaktadır. Kıbrıs’taki yayın evleri AKP’nin siyasi hedeflerine alet edilerek açıkça din istismarı ve misyonerlik yapılmaktadır.
Yıllarca milliyetçilik üzerinden yapılan istismara şimdi de dini istismar eklenmiştir. Kıbrıs Türk toplumunu asimile ederek, adamızın Türkiye’ye entegrasyonunu hedefleyen bu anlayış, Kıbrıslı Türk toplumunu dönüştürmeyi ve din üzerinden iki toplumu daha da ayrıştırmaya hedeflemiştir. 1955 yılından beri yürütülmekte olan “İstirdat Planı” aynen uygulanmaktadır.
Bu gerçekler ışığında toplumu uyarmak ve dayatmalara, dini istismara karşı çıkmak her bireyin görevi olmalıdır. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası olarak bu dayatma ve baskıları uluslararası alana taşırken, din istismarına alet olan Vakıflar İdaresi’ni de şiddetle protesto ederiz.
