“Fosile Son: İşgal Et!” (End Fossil: Occupy) sloganıyla eylül ve ekim aylarında yüzlerce okul ve üniversiteyi işgale hazırlanan iklim aktivistlerinin The Guardian gazetesinde yayınlanan açıklamasını Açık Radyo’dan Nil Sarrafoğlu’nun çevirisiyle paylaşıyoruz.
Fosile Son: İşgal Et eylemindeki genç aktivistler!
Okulda oturmaya, her şey yolundaymış gibi davranmaya ve gezegen yanmıyormuş gibi ders çalışmaya devam edemeyiz.
Dünyanın dört bir yanındaki lise ve üniversite öğrencileri, okul grevlerini bir adım daha ileri götürmeyi ve fosil ekonomisinin sonunu talep etmek için kampüslerimizi işgal etmeyi planlıyor.
1960’lardaki öğrenci aktivistlerinden ders alan iklim adaleti hareketinin gençliği, “her zamanki gibi devam eden işleri” durduracak. Öğrenmeyi sevmediğimizden değil, öğrendiklerimiz, bu sistemden dramatik bir kopuş olmadan, bugünlerimiz ve geleğimiz için yaşanabilir bir gezegen sağlayamayacağımızı zaten açıkça ortaya koyduğu için.
İşgal ediyoruz, çünkü…
Neden işgal ediyoruz? Çünkü yürüyüşler yaptık. Kampanyalar başlattık. Açık mektuplar yazdık. Hükümetler, kurullar ve komisyonlarla toplantılar yaptık. Grevler yaptık. Meydanları, sokakları ve caddeleri, dünyanın dört bir yanındaki kıtalarda hep birlikte binlerce ve milyonlarca insanla doldurduk. Ciğerlerimiz patlayana kadar bağırdık. Bazılarımız ablukalar, oturma eylemleri ve die-in [ölü taklidi] eylemlerine bile katıldık.
Ve tam 2019 iklim seferberliğinin ortasında derin ve radikal bir toplumsal dönüşümün tohumu kök salmış gibi görünürken, COVID-19 geldi ve ivmemiz büyük ölçüde azaldı. Ancak azalmayan, sera gazı emisyonları, küresel güneyin sömürülmesi ve fosil yakıt endüstrisinin birikmiş akıl almaz kârlarıydı.
Düşmanımız olan fosil yakıt endüstrisinin dünyaya hükmettiği bir sır değil. Ve düşüyor olmaktan uzak; aslında, her zamankinden daha güçlü.
Kanıt, The Guardian tarafından yakın zamanda yapılan ve fosil yakıt imparatorluğunun, küresel ısıtmayı güvenli sınır olan 1.5C’de tutma umudumuzu tehdit eden 195 “karbon bombası” projesine sahip olduğunu dünyaya ifşa eden araştırmadır. Bu doğru: Politikacılarımızın ve kurumlarımızın 2021’deki COP26’da gerçekten komik gösterisine rağmen, en büyük petrol şirketleri on yılın geri kalanında her gün gezegeni imha projelerine 103 milyon dolar harcama yolunda ilerliyor.
İklim krizi, adil bir kriz değil
Dahası, iklim krizi adil bir kriz değil. En son IPCC [Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli] raporları, iklim değişikliğinden en çok etkilenenlerin, genellikle buna neden olmakta en az katkısı olanlar olduğunu gösteriyor. İnsanlık tarihinin en büyük felaketinin eşiğinde doğan gençler olarak, onu durdurmak için ayaklanmak bizim tarihi sorumluluğumuzdur.
Peki ne yapıyoruz? Yenilgiye teslim olmak bizim için asla bir seçenek olamayacağından, şimdi büyük ölçekte örgütlenmeliyiz. 2019’dan bile daha büyük yeni bir seferberlik zirvesi yaratmamız gerekiyor.
Bir işaret bekliyorsak, işte bu. Sıcaklıklar gitgide daha hızlı yükselirken, her zamankinden daha fazla harekete geçmenin yalnızca mümkün değil, aynı zamanda varoluşsal bir gereklilik olduğundan hiç bu kadar emin olmamıştık.
Daha rahatsız edici olmamız lazım
Önceki hataları tekrarlayamayız. Hayatta kalmak için tek şansımız olduğu için her zamankinden daha rahatsız edici olmamız gerekiyor. Gençliğin yenilikçiliği ve yaratıcılığı, rahatsız etme ve özgürleşme için şiddetli bir iştahla birleştiğinde dünyayı değiştirebilir.
Küresel bir öğrenci kuşağı olarak, “her zamanki gibi süregelen işleri” bozmalı ve harekete geçme ve örgütleme gücüne sahip olduğumuz alanlar olan okullarımız ve üniversitelerimizle başlamalıyız.
Oxford, Stanford, Princeton, Yale, McGill, Northwestern, MIT gibi bazıları fosil yakıt endüstrisine yatırım yapan birçok üniversite, bazen doğrudan yıkıma dahil oluyorlar. Bazen de dolaylı olarak bağlantılı oluyorlar. Bizi geleceği olmayan bir dünya için, fosil kapitalizmi dünyası için eğitiyorlar.
Okulda oturup her şey yolundaymış gibi eğitim almamızı istiyorlar. Ancak bizim için öğrendiğimiz dünyanın – iklim krizini yaratan dünyanın – geleceği yok. Kuşağımızın büyük sorusu olan “İklim felaketi olmayan bir dünyayı nasıl yaratırız?” sorusu okulda oturarak cevaplanmayacak.
Gezegen yanmıyormuş gibi yapamayız
Sonuç olarak: Gezegen yanmıyormuş gibi çalışarak her şey yolundaymış gibi davranmaya devam edemeyiz. Diğer öğrencilerin bizden önce yaptığı gibi – Fransa’daki ’68 Mayıs’ı öğrencilerinden Arap baharına, Şili’deki Penguen Devrimi’nden ve Brezilya’daki (2016 öğrenci protestoları) Primavera Secundarista’dan Wall Street İşgali’ne kadar, “her zamanki gibi süregelen işleri” durdurarak hükümetler ve topluma, şimdi her şeyi değiştirmemiz gerektiğini göstermemiz gerekiyor.
Lizbon’dan Kaliforniya’ya, Peru’dan Almanya’ya ve Madrid’den Fildişi Sahili’ne gençleri bir araya gelmeye ve sistemi değiştirebilecek uluslararası bir devrimci nesil örgütlemeye çağırıyoruz.
Eylül ve Aralık 2022 arasında, “Fosile Son: İşgal Et!” eylem çağrısı kapsamında uluslararası düzeyde fosil ekonomisine son vermek için dünya çapında yüzlerce okul ve üniversiteyi işgal edeceğiz.
Üç ilke
Herkesi bize katılmaya ve okullarında veya üniversitelerinde “işgaller” düzenlemeye davet ediyoruz. Yeter ki üç ilkemize uysunlar:
- Gençlerin öncülüğünde işgal,
- İklim adaleti çerçevesinde olmak
- Kazanana kadar işgali sürdürmek.
Gençlik hareketini canlandıracağız, yeni ittifaklar yaratacağız, radikalleşeceğiz, tüm toplumu desteklemek ve işgal etmek için harekete geçireceğiz ve bu kıvılcım yaratan uluslararası eylem aracılığıyla, kȃrın değil yaşamın merkezde olduğu, istediğimiz dünyayı hayal edeceğiz.
Fosil yakıt endüstrisini yok etmek için adalet ve özgürlük içinde ayağa kalkacağız. Hiç şüphemiz yok: gençlik devrimci bir öznedir. Akıntıyı tersine çevireceğiz, tarihi değiştireceğiz ve fosil ekonomisini parçalayacağız.
Biz buradayız. Biz radikaliz. İşgal etmeye hazırız.