Bu bir köşe yazısı değil, mesaj…
Gazedda nasıl bir gazete biliyor musunuz? Şimdiye kadar hiç belgesiz haber yapmadı.
İspatlayayım mı?
Sadece Bertan Zaroğlu ve benim bildiğim bir şey var mesela. Doğuş Derya’ya mecliste kâğıt fırlatması hemen sonrası, Türkiye’den bir milletvekili Kıbrıs’a geldiği bir zamanda kendisinin tutumları ile ilgili bir konuşmaları oldu. Konuşmanın içeriği, özelikle tonu, kendisine söyledikleri, o milletvekilinin ismi ile ilgili bilgi vermeyeceğim. Bertan Zaroğlu gayet iyi hatırlar, çünkü o günden sonra uzun süre sessiz kaldı. Ve en son canlı yayının da bir sözü var; “Artık susmayacağım.” Bu isyanı kime o da bende iyi biliyoruz.
Çoğu yayın kuruluşu bunu haber yapar, hatta köşelerinden yazmayı da tercih edebilirdi.
Fakat Gazedda, yayın ve etik ilkeleri gereği, kulislerde konuşuluyor, böyle bir şey duyduk, dedikodu, fısıltı, belgesiz haber yapmıyor.
Şimdiye kadar hedef gösterdiği, ötekileştirdiği kimse olmadı.
Kendimizi savunmaya ihtiyacımız yok… Nuri’yi de savunmayacağım. Onun da kendini savunmaya ve savunulmasına ihtiyacı yok.
Fakat çok enteresandır ki, Zaroğlu sürekli kendini savunuyor. Milletvekiliyim demek aslında bundan saçma. Bize yetmiyor. Seçilmiş bir kişi halen kendinin milletvekili olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Benzer tavır statü kazanmış herkeste var. Sahip olunan statülerin ispatlanmaya çalışılması; Biz statülere karşıyız. Bütün statülerin bizi sınırladığını düşünüyoruz. Her türlü üstünlüğe karşıyız. Üstünlüğün ırkçılık yarattığını düşünüyoruz.
***
Bertan Zaroğlu’nun suçlu olduğunu ispatlamaya gayret ederek ona bir şey söyleme gayreti bence çok saçma.
***
Bertan Zaroğlu, Erhan Arıklı, bütün meclis ve toplum sorumluluk almaktan kaçıyor. Aslında özgürlük sorumluluk almaktır. Neden mi?
Faşizm dediğimiz şeyin tanımı gayet net. O yüzden konuyu faşizm üzerinden tartışmak da çok gereksiz.
Çünkü Faşizme karşı mücadelenin nasıl olacağı da belli… Sözle, laf sokmakla faşizm mücadelesi olmuyor.
***
Sorumluluk almaya gelirsek, partilere, topluma gelirsek…
Toplumun dedikodu, birbirini alt etmeyi bırakıp, birbirini yıkmayı bırakıp, partilerden uzak bir faşizm mücadelesi, faşizme karşı, anası, babası, doğası, anıları, kolektif yaşamak, sevgi için örgütlenmesi gerekir.
Bütün partiler artık daha neyi bekliyor. Girin suriçine, görmezden gelmeyi bırakın, gerekirse örgüt binası ek bina açın, siyasi parti operasyonel olarak örgütlenme faaliyeti değil mi? Dertleri dinleyin, onları temsil edin, çözün, madem samimisiniz, ilişki kurarak ispatlayın bunu.
Peki… Zaroğlu ve Erhan Arıklı’nın kaçtığı sorumluluk. Meclisteler, ikisi de milletvekili, ülkeyi yönetmek istiyorlar, temsil etme yetkileri var.
Sadece kendi kitlelerini mi temsil edecekler? Çileden çıktığını söylüyor Arıklı. Kendi istedikleri gibi mi olacak ülke. Doğruyu bu ülke bilmiyor, kendisi biliyor öyle mi?
***
Gazedda toplum medyasıdır. İcazet almaz, biat etmez, para yardımı almaz, işadamı, politikacı telefonu ile yazı yazmaz, haber yapmaz.
Gazedda Gönüllülük esasına göre çalışıyor, o yüzden vakti az. Fakat bilinsin ki, faşizme vakit ayırıyoruz ve daha çok vakit ayıracağız.
Şiddet gösteren, ötekileştiren, kimliklere ve görüşlere saygı duymayan, özgürlüklere karşı çıkan kimse varsa karşısında her zaman bizi bulacak.