Güney Afrika, El Niño‘nun neden olduğu şiddetli kuraklıkla mücadele ediyor. Bölgede yaşayan milyonlarca insan kuraklıktan etkilendi ve tarım alanları ile su kaynaklarında ciddi azalmalara yol açtı. Zambiya’nın ardından Malavi de kuraklık ilan ettiğini duyurdu.
AP’nin aktardığına göre Zambiya’daki durum, ülkenin neredeyse yarısını oluşturan tarım alanlarının zarar görmesiyle ulusal bir felaket olarak ilan edildi.
Kuraklık bir milyondan fazla aileyi doğrudan etkilerken, ülkenin enerji sağlamada kritik öneme sahip hidroelektrik enerjisi üzerinde de büyük bir baskı oluşturuyor. Yetkililerin ilettiğine göre, insancıl eksikliklerin yanı sıra ülke ekonomisi için hayati öneme sahip madencilik sektörü, özellikle de bakır üretimi, bu durumdan olumsuz etkilenme riskiyle karşı karşıya.
Malavi ise, El Niño’nun neden olduğu kuraklıkla kendi tarihindeki en büyük insani krizlerden biriyle yüzleşiyor. Sel felaketlerinin ardından toparlanmaya çalışan bu küçük ülke, üst üste ikinci kez kurak hasat sezonunu yaşadı.
Yağmur beslemeli küçük ölçekli çiftçilik faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesi, neredeyse 2,5 milyon çiftçinin ciddi hasat kayıpları yaşamasına neden oldu. Bu da, Malawi’deki yaklaşık 6,5 milyon insanın insani yardıma ihtiyaç duymasına yol açtı. Gıda güvensizliği, en savunmasız grupları -özellikle çocuklar ve hamile kadınları- ciddi şekilde etkiliyor.
Her iki ülkede de tarım alanlarındaki bu zarar, ulusal gıda güvenliğini tehdit eden ve enerji tedarikinde kesintilere neden olan ciddi düşüşlere yol açtı. Zambiya, kuraklık nedeniyle 1 milyon hektarlık tarım alanını kaybetti. Malawi’de ise, kuraklık nedeniyle ülkenin ana gıda maddesi olan beyaz mısır üretiminde yüzde 42’lik bir düşüş yaşandı ve bu durum, mısır fiyatlarının artmasına ve stratejik tahıl rezervlerinin tükenme noktasına gelmesine yol açtı.
El Niño’nun yol açtığı kuraklık Dünya gündeminde
Zambiya ve Malawi’deki durum, uluslararası toplumdan acil yardım çağrılarına neden oldu. Zambiya, enerji sektöründeki açığı kapatmak ve gıda güvenliğini sağlamak için uluslararası yardım ve işbirliği arayışında. Malawi’de ise, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) gibi kuruluşlar, krizin üstesinden gelmek için kaynak arayışını hızlandırdı. Malawi hükümeti, krize müdahale etmek üzere bir Gıda Güvensizliği Müdahale Planı başlattı, ancak finansman açığı nedeniyle yardımlar yetersiz kalıyor.
Hem Zambiya hem de Malawi, kuraklığın etkileriyle mücadele etmek için ulusal ve uluslararası düzeyde önemli adımlar atıyor. Ancak, bölgedeki mevcut durum, daha koordineli bir uluslararası müdahalenin ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının geliştirilmesinin önemini vurguluyor. Kuraklığın sık sık yaşandığı bir dönemde, bu tür krizlere karşı dirençli bir altyapının oluşturulması hayati önem taşıyor.
El Niño neden kuraklığa sebep oluyor?
El Niño, Pasifik Okyanusu’nun orta ve doğu kesimlerinde su sıcaklıklarının artmasıyla karakterize edilen bir iklim olayı olarak tanımlanıyor. Bu olay, dünya çapında hava durumu modellerinde önemli değişikliklere yol açabiliyor. Temel olarak, El Niño sırasında, normalde batıya doğru esen alize rüzgarları zayıflar veya yön değiştirir. Bu durum, sıcak su kütlelerinin doğuya, Güney Amerika kıyılarına doğru hareket etmesine ve bu bölgelerde sıcaklık artışlarına neden olur.
El Niño’nun kuraklığa yol açma mekanizması, bu sıcaklık artışlarının atmosferik dolaşımı nasıl etkilediğiyle ilgili. Normal şartlar altında, okyanusların sıcaklığı yağış modellerini belirler: sıcak sular buharlaşmayı ve dolayısıyla yağmur bulutlarının oluşumunu teşvik eder. Ancak El Niño sırasında, bu sıcaklık artışları okyanus ve atmosfer arasındaki normal etkileşimi bozar. Güney Amerika‘da artan deniz yüzeyi sıcaklıkları, bu bölgede yağmur miktarının artmasına neden olurken, diğer taraftan batı Pasifik ve Hint Okyanusu‘nda yağmurun azalmasına ve kuraklık koşullarının oluşmasına yol açar.
Bu sıcaklık değişiklikleri, dünya genelinde hava akımlarını etkileyerek, bazı bölgelerde yağışların azalmasına ve dolayısıyla kuraklık koşullarının ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle, Afrika, Avustralya, Endonezya ve bazı Güney Amerika bölgeleri El Niño dönemlerinde kuraklık riski altında. Bu kuraklık dönemleri, tarım üzerinde yıkıcı etkilere, gıda güvensizliğine ve su kaynakları üzerinde baskılara yol açabiliyor.