Doğu Akdeniz Üniversitesi(DAÜ)’nde AKP Milletvekili Hamza Dağ’ın konuşmacı olarak katıldığı bir etkinlikte söz alarak soru sormaya çalışan öğrenciler önce darp edildi, etkinlik sonrası ise evleri basılarak 7 öğrenci gözaltına alındı.
Yaşanan olayı DAÜ-SEN, Dayanışma, TDP ve Bağımsızlık Yolu yaptıkları farklı açıklamalarla kınadılar.
DAÜ-SEN
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) olayı kınayarak “AKP’nin Türkiye’de kurmaya çalıştığı gerici ve faşist rejime karşı tüm demokratik haklar kullanılmalıdır” denildi. Açıklama şöyle:
DAÜ-SEN KARANLIĞIN KARŞISINDA, BU KARANLIĞI CESARETLE HAYKIRAN ÖĞRENCİLERİN YANINDADIR
Dün DAÜ’de düzenlenen bir panelde demokratik haklarını kullanıp bir AKP milletvekiline soru soran ve eleştiren öğrencilerimiz tutuklandı. Kınıyoruz ve diyoruz ki:
DAÜ-SEN daha önce yazdı ve yine yazıyor: Öğrencilerimizi birbirinden ayırmıyoruz çünkü eşitlikçiyiz ve evrensel değerlere inanıyoruz.
DAÜ-SEN daha önce yazdı ve yine yazıyor: Demokratik üniversiteyi savunuyoruz çünkü demokratik haklar ancak gerçekten demokratik bir üniversitede kullanılabilir.
DAÜ-SEN daha önce yazdı ve yine yazıyor: Demokrasi yalnızca DAÜ emekçileri için değil, DAÜ öğrencileri için de gereklidir.
DAÜ-SEN daha önce yazdı ve yine yazıyor: Şiddet içermeyen tüm eylemler ve protestolar öğrenciler tarafından özgürce gerçekleştirilme
DAÜ-SEN daha önce yazdı ve yine yazıyor: AKP’nin Türkiye’de kurmaya çalıştığı gerici ve faşist rejime karşı tüm demokratik haklar kullanılmalıdır.
DAÜ-SEN bu yüzden şu anda şunu yazıyor: DAÜ-SEN karanlığın karşısında, bu karanlığı cesaretle haykıran öğrencilerin yanındadır.
DAYANIŞMA
Dayanışma, AKP’nin baskıcı ve anti demokratik politikalarının Kıbrıs’a da yönelmeye başladığına dikkat çekerek “zaman mücadeleyi yükseltme ve dayanışma zamanıdır” vurgusu yapıldı. Açıklama şöyle:
Dayanışma: Susturabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
DAÜ’de dün AKP’li milletvekili protesto ettikleri gerekçesiyle öğrenciler önce darp edilip ardından da gözaltına alındı.
Bugün akşam Lefkoşa’da yapılacak olan ve Türkiye’deki devlet şiddetinin protesto edileceği, AKP şiddetine maruz kalanlarla dayanışma sergilenecek olan eylem, egemenler tarafından çeşitli yöntemlerle engellenmeye çalışılmaktadır.
Öğrenciler fikir beyan ettiği için gözaltına alınmakta, eyleme gelmek isteyenleri taşıyacak olan otobüs şoförlerine baskı uygulanarak ‘bu öğrencileri taşımayın’ denmektedir.
Geçmişte olduğu gibi bugün de baskı, şiddet ve göz altılarla bu ülkenin aydınlık yüzünü sindirebileceğinizi, düşüncelerimize, en temel ve demokratik hakkımız olan eylemlerimize engel koyabileceğinizi sanıyorsanız, dün olduğu gibi bugün de yanılıyorsunuz!
AKP’nin baskıcı ve anti demokratik politikaları bizlere de yönelmeye başladı. Zaman mücadeleyi yükseltme ve dayanışma zamanıdır!
TDP
“Hiçbir kişi ve kurumun Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerini Kısıtlama Hak ve Yetkisi Olamaz”
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, hiçbir kişi ve kurumun temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlama hak ve yetkisi olmadığını vurguladı.
Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde dün akşam düzenlenen panelde bir AKP milletvekiline soru sorarak eleştiren DAÜ öğrencilerinin, panel sırasında belirli bir grup tarafından darp edildiklerini, panelin ardından gece yarısı ise polis tarafından evlerinden alınarak tutuklandıkların
Üniversite öğrencilerinin hakaret içermeyen soru sormalarının ve eleştiri yapmalarının ne zamandan beri suç olduğunu soran Özyiğit, “Esas suç, fikirlerini ve düşüncelerini beyan edenlere karşı uygulanan muamele ve yapılan tutuklamalardır” dedi.
Yaşanan bu olayların demokratik üniversite olgusu ile evrensel değerlere de darbe vurduğuna dikkat çeken Özyiğit, “Bu tür gerici, baskı unsuru yaratma amacı taşıyan, temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik uygulamalar karşısında çok ciddi endişe duymaktayız. Ancak şunun net olarak bilinmesini isteriz ki, ısrarla demokrasiye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Nereden ve kimden gelirse gelsin de, temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik her türlü karar ve uygulamanın karşısında duracağız” ifadelerini kullandı.
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, olayla ilgili olarak bu sabah Polis Genel Müdürünü arayıp TDP’nin temel insan hak ve özgürlükleri yönündeki hassasiyetlerini aktardığını da açıkladı.
Kıbrıslı Türklerin sosyal ve siyasal yaşamında fikri, ifadenin özgürlüğü ve protesto haklarına karşı genel toleransın yerleşmiş kültürünün bir parçası olduğunu, ülkemizde bulunan herkesin de bu anlayışı kabul etmek durumunda olduğunu belirten Özyiğit, “Kıbrıslı Türkler, Türkiye’de yaşananların buraya da sıçramasından ciddi endişe duymaktadır. Kimse bunu göz ardı etmemelidir. Bu gibi olaylarda daha hassas davranmak ve bu tedirginlikleri ortadan kaldırmak güvenlik güçlerine düşmektedir” dedi.
Özyiğit, fikrin ifadesinin, protesto hakkının sanki vatan bölücülüğüymüş gibi önyargılarla muamele görmesine izin vermeyeceklerini de vurguladı.
En demokratik hakkını kullanarak soru sormaya çalıştığı gerekçesiyle tutuklanan kişilerin derhal serbest bırakılması gerektiğini kaydeden Özyiğit, TDP olarak olayın takipçisi olmaya devam edeceklerini belirtti.
BAĞIMSIZLIK YOLU
Bağımsızlık Yolu’ndan yapılan açıklamada ise yaşanan hukuksuzluktan geri dönme çağrısı yapılarak “öğrenciler ve fikirler değil hukusuzluğu yaratan polis yargılanmalıdır” ifadeleri kullanıldı. Açıklama şöyle:
Öğrenciler Ve Fikirler Değil Hukuksuzluğu Yaratan Polis Yargılanmalıdır
Dün Mağusa’da yaşananlar tarihimize kara bir leke olarak sürülmüş durumdadır. Doğu Akdeniz Üniversitesinde gerçekleşen bir panelde konuşmacı olarak bulunan AKP Milletvekili Hamza Dağ’a soru sormaya çalışan bir öğrenci ve yanındaki arkadaşları içeride buluna faşist güruh tarafından darp edilmiş, orada bulunan polis ise darp edilen öğrencileri korumak için herhangi bir müdahalede bulunmamıştır. Ardından gerçekleşen olaylar ise meseleyi daha da karanlık bir hale getirmiştir. Panelin olduğu yerden yürüyerek uzaklaşan öğrenciler evlerine gitmiş bu sefer ise evleri polis tarafından basılarak gözaltına alınmışlardır.
Fikir beyan etmek ne yasalarımıza göre, ne de insan haklarına göre suç teşkil etmez ve ettiği iddia edilemez. Aksine fikir beyan etmek isteyen öğrencileri darp eden, farklı fikirlere tahammülü olmayan güruhu engellemek, bu güruhu kontrol altına almak, işledikleri suç hakkında işlem yapmak polisin görevidir. Masum öğrencilerin evlerini basmak değil.
Yaşanılan bu acı hadisede öğrencilere saldıran güruh kadar, olaylara katılan emir komuta zincirinin en üst kademesinden en alt kademesine bu hukuksuzluğa ortak olan polisler de hukukun üstünlüğünün yeniden teşkil etmesi adına yargılanmalıdır.
Bağımsızlık Yolu olarak adalet yerini bulana kadar konunun takipçisi olacağız. Polis teşkilatına çağrımız ise yapılan hukuksuzluktan geç olmadan dönülmesini sağlaması ve Mağusa bölgesinde gerçekleşen bu hukuksuzluğun gerçek sorumlularının peşine düşmesidir.