Bu bir köşe yazısı değil inceleme, deneme yazısıdır…
Pek muhterem Yargı organım;
- “Şeriat Yargısı” (1299-1920)
- “İstiklal Yargısı” (18 Eylül 1920-1927)
- “I. Cumhuriyet Yargısı” (1927-1960)
- “Darbeci Yargı” (1960-1985)
- “Kemalist Yargı” (1985-1995)
- “Radikal İslamcı Cemaat Yargısı” (1995-2016)
- “Muhafazakâr Hükümet Yargısı” (2016- )
Bütün bunların yerini tekrardan “Kemalist Yargı” almak istiyor…
Türkiye’de Yargı organı, bir beyin gibi görülerek sürekli birileri tarafından zapt edilmek istenmiş. Katillerin hâkim satın almaya kalktığı, mafyanın kendi infazlarını yaptığı, kalantorların kaçak yapılarını yasallaştıran, iktidara karşı muhaliflerin sesini kısan, devletin zaman zaman suç işlediği, gittikçe gelenin gideni aratmadığı, aynı zamanda yapanın yanına kaldığı bir düzen yarattı.
Eski beyini yenisi zapt edince, tıpkı bir bağırsak gibi görerek temizlemiş, bütün bu temizlik halka her zaman vatan mücadelesi gibi gösterilmiş, ele geçiren hep kahraman gibi gösterilmiştir.
Oysa hukukun kahramana değil, evrensel yasaların üstünlüğüne ihtiyacı var.
***
1920’de İstiklal Mahkemelerini kuranlar, şeriatçıları vatan haini ilan etmiş. İstiklal Mahkemeleri iki bin kişiyi asmış. Sembol sloganı “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”, olmuştu.
Vahdettin kazansaydı Mustafa Kemal hain, Vahdettin kaybettiği için Mustafa Kemal kahraman ilan edildi.
***
1960’da Darbeci Yargıyı kuranlar hükümeti vatan haini ilan etmiş. Darbe Mahkemeleri Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu asmış, 235 General ve 3500 Subay emekliye sevk edilmiş, 147 öğretim görevlisi görevden alınmış, bazı üniversiteler kapatılıp el konulmuş, 520 hakim ve yargıç görevden alınarak yargı kontrol altına alınmıştı. Sembol sloganı “Hakimiyet milletindir”, olmuştu.
Menderes kazansaydı Cemal Gürsel hain, Menderes kaybettiği için Cemal Gürsel kahraman ilan edildi.
***
1980’de Darbeci Yargıyı kuranlar komünist ve anarşistleri vatan haini ilan etmiş. Darbe Mahkemeleri 50 kişiyi asmış, 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 30 bin kişi sakıncalı görüldüğü için işten atılmış, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarılmış, 300 kişi kuşkulu bir şekilde ölmüş, 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelenmiş, 937 film yasaklanmış, 23 bin 677 dernek kapatılmış, 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 Hakim’in işine son verilmiş, 31 gazeteci cezaevine girmiş. 300 gazeteci saldırıya uğramış. 3 gazeteci silahla öldürülmüş. Gazeteler 300 gün yayın yapamamış, 39 ton gazete ve dergi imha edilmiş, Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirmiş. 144 kişi kuşkulu bir şekilde ölmüş, 14 kişi aynı dönem yapılan açlık grevlerinde ölmüş, 16 kişi –kaçarken– vurulmuş, 95 kişi çatışmada ölmüş, 73 kişiye doğal ölüm raporu verilmiş, 43 kişinin intihar ettiği bildirilmişti.
Deniz Gezmişler kazansaydı Demirel ve Kenan Evren hain, Denizler kaybettiği için Kenan Evren kahraman ilan edildi.
***
1995’te Radikal İslamcı Terör Örgütü Cemaat yargısı kendi asker, hakim, savcı kadrolarını yaratmış, 2000’lerde Susurluk, 2012’de Ergenekon davaları ile devleti sivilleştirdiğini iddia ederken, aslında başkalarının kadrolarını siliyor, kendi kadrolarını yerleştiriyordu.
Fetullah Gülen’i Köstebek kitabında belgeleriyle yazan Necip Hablemitoğlu’nu kimseler dinlemedi.
2012’de İlker Başbuğ Hain, 2016’da İlker Başbuğ kahraman ilan edildi.
***
15 Temmuz Radikal İslamcı Terör Örgütü’nün başarısız darbesinin sembol sloganı “Yurtta Sulh Konseyi”, olmuştu.
Fetullah Gülen kazansaydı Erdoğan hain, Erdoğan kazandığı için Fetullah Gülen hain ilan edildi.
15 Temmuz sonrası darbeyi yıkan hükümet yargısını kuranlar; 3000 gazeteciyi işsiz bırakmış, 159 gazeteci ve yazarı cezaevine atmış, 9.677 kişi tutuklanmış, 49.211 kişinin pasaportu iptal edilmiş, 2.745 adli ve idari hakim gözaltına alınmış, beş Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesinin üyeliği düşürülmüş, on Danıştay üyesi gözaltına alınmış, iki Anayasa Mahkemesi üyesi hakkında gözaltı kararı verilmiş, 2839 subay ve asker gözaltına alınmış, 7.899 emniyet personeli, 8.777 İçişleri Bakanlığı personeli, 1.500 kamu görevlisi, 15.200 Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı personeli, 492 Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, 257 Başbakanlık personeli, 393 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı personeli, 2.345 Gençlik ve Spor Bakanlığı personeli, 614 jandarma, 30 vali ve 47 kaymakam görevden alınmış, 3 Ağustos 2016 tarihi itibarıyla açığa alınan toplam kişi sayısı, 76.597 kişi. Memuriyetten çıkarılanların sayısı 4.897, TSK’dan ihraç edilen asker sayısı ise 3.725 kişi olmuştu.
***
Bütün bu devirler birbirine ne kadar benziyor değil mi?
Eğer şeffaflık, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne inansaydık; suçluları iktidara taşımayacak, etkin yargılanma hakkını savunacak, kimseyi asmayacak, kimseyi hain yahut kahraman ilan etmeyecek, öldürmeyecek, öldürülmeyecek, kimsenin bağımsız yargımızı eline geçirmesine izin vermeyecektik.
Dünyanın bize emanet olduğunu bilemedik, politikacılara çok yetki verdik, tıpkı bir kabile gibi vahşiliği, kin duymayı yok etmedik, hukukun herkes için var olduğunu bilemedik, insan sevgisini örgütleyemedik, eleştirilmeyi sevmedik, azınlıkları önemsemedik, diğer ülke insanlarını düşman görmekten vazgeçmedik, baskıyla bastıracağımızı zannettik, ufak sesleri dinlemedik, radikalleri sevmedik, başka dinlere saygı duymadık, politik görüşü ayrı olandan nefret ettik, farklı cinsel yönelimleri hor gördük, hayvanları, doğayı çok sevmedik, bilimi önemsemedik, çok okumadık, hatalarımızla yüzleşmedik, tabuları yıkamadık, sanata sanatçıya, yazara, dansçıya, tiyatrocuya, müzisyene değer vermedik.
Bütün bu kısır döngü içerisinde yedi kez darbe yedik, her darbe de yeni bir darbe yaratabilecek düzenler yarattık.
Fikirler topraklardan, insanlar bayraklardan değerlidir. Yaşamış, yaşayan, yaşayacak insanlık için…