• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Çarşamba, Aralık 10, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
13 °c
Nicosia
15 ° Per
14 ° Cum
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör

Daha Güzel Yenil!

Halil Savda Halil Savda
16 Ekim 2017
Okuma Süresi: 3 dk
A A
0
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris

Sırbistan sınırı. Ter içinde… Telleri kesti, karanlık.

Çıplak.

Asfalt bir yol. Yüzleri yere yapışık. O çıplak adamların yanında giyinik adamlar.

Ölüler çıplak olur bir de yeni doğan bebekler ebenin ellerine çıplak gelirler. Sonra hemen bir beze sarılırlar sonrası ya hazda soyulurlar ya da böyle gayri iradi… Hangi durumda gayri iradi soyulur insan?

İşkencede!

O fotoğraflara izin verdiler ki dünya alem Kürdün teşhirini görsün.

DAİŞ korkuyu böyle örgütledi. DAİŞ’in yaptığını siyasi parti kılığında Türkiye’yi yöneten AKP ismindeki çete yapıyor.

Nusaybin Caddesini hızlı adımlarla geçti. Cudi Mahallesi Bostancı sokağının başında sendeledi. Sırtında bir acı hissetti, durdu. Top sesleri arttı. Başı döndü.

Gün ağarmıştı. Yıkıntıların içinde 23 numaralı eve doğru yürüdü.

6-7 basamak aşağıya indi. Artık kapısı olmayan bodruma girdi.

İs… Yanmış et kokusu… İnsan kemikleri… Ağlama, feryat…

Mehmet Tunç’un “Sessiz kalırsanız buradaki ölümlerden siz de sorumlusunuz” sesi gırtlağında doldu.

Nefessiz kaldı…

Kendisini parkın kapısından can havliyle dışarı attı.

Ambulans sesleri artmıştı. Aligöl Caddesine nasıl çıktığını anlamadı. Yalnızdı. Arabaları yarıp geri koştu.

Parkın içine girdi… Üç dakika önce halay tuttuğu arkadaşları kanlar içinde yerdeydi. Polen’i gördü… Ezgi’nin başucuna çöktü. Saçlarını okşadı. Nabzı durmuştu.

Eğildi, yüzünü öptü.

Nefes nefeseydi. Macaristan sınırına girmişti. İnsan sesler duydu, çöktü.

Bekledi.

Yerlerdeki insan ölülerinden yürüyemedi. Gar’ın kapısına baktı.

Dakikalarca durduğu yerden kımıldayamadı. Yanındaki adama eğildi. “Ali” dedi. Ses yoktu. Ali’nin yere düşmüş gözlüğünü aldı, sildi.

Gün ağarıyordu. Biraz daha yürüdü. Yağmur düşmeye başladı. Şiddeti arttı…

Birlikte içtiğimiz rakı, yediğimiz gaz ve astım krizleri…

Yağmur bir felaket gibi.

Köpek seslerini duyunca korktu, sınır bekçilerine daha yakındı, hızını arttırdı.

Zayıf cılız bir köpek gördü. Köpek, cezaevi molozlarının arasından bulduğu bir insan kolunu cadde kenarına bırakarak kaçtı.

Kolu aldı. Parçalanmış ve çürümüştü. Tv’lerde kopan kolun hikayesini izlemişti. Hastaneye koştu.

Veli ameliyattan çıkmış günlerdir sedyede tek koluyla yatıyordu.

Ancak kol ölmüştü…

Yıllar sonra tek kollu Veli’yle Yüksel’de karşılaştı.

Devlet ekmeğini almıştı. Nuriye ve Semih’in açlığına ortak oldular.

Aylardır aç. Tek kişilik hastane/cezaevi hücresi…

Yol bitmiyordu.

Perişan bir haldeydi…

Artun Siyah, Yüksel Caddesinden Konur’a dönerken ablukadaki İnsan Hakları Heykeli’ni gördü.

Elindeki iki gülü bariyerlerin arasına bıraktı. Sanki günlerdir yürüyordu. Yenilmişti.

Hiç çalışmamış bir bedenin ilk iş gününde balyozla duvar yıkması gibiydi.

Yalnızlık ve bıkkınlık içinde bir saatlik yol ona üç günlük gibi gelmişti.

Fena yenildik. Çok fena… Oysa Sur aynı Sur, Yüksel aynı Yüksel çocuklar aynı çocuklar.

Duygular ise çok farklı, insanlar da…

Mehmet ile, Ali ile, Polen ile birlikte fena yenildik…

Yobaz bir azınlığın katmerli zorbalığı ve suskun bir çoğunluğun umursamazlığı ile yenildik.

Bir de at gözlüğümüz, kitaplardan çakma duruşumuz…

Maximilan’dan beri bıkmadan denedik, hep yenildik.

Sen yine dene, daha güzel yenil!

Taştan dar sokakları yürüdü.

Dağkapı’yı geride bırakmıştı. Tahir Elçi’nin son kez nefes aldığı dört ayaklı minareyi görmek istedi, sokak kapalıydı. Keçi Burcu’na çıktı. Hevsel’e baktı, Dicle eski zamanlardaki gibi akıyordu. Sur taşlarına oturdu.

Oturduğu Surların çevrelediği kuçelerden yükselen Çiyager’in sesini duydu:

“Sonuç ne olursa olsun muhteşem olacaktır”.

 

Halil Savda

Halil Savda

Gazeteci, İnsan Hakları Savunucusu ve Vicdani Redçi

Son Kürt İsyanı Bitiyor…  
Halil Savda

Son Kürt İsyanı Bitiyor…  

Halil Savda
11 Mart 2025
Öcalan Suya Mı Üfledi? 
Halil Savda

Öcalan Suya Mı Üfledi? 

Halil Savda
27 Şubat 2025
Ankara’da Tufan mı, Bahar mı?
Halil Savda

Öcalan’ın çözümü veya ABD’nin çözümü nedir?

Halil Savda
27 Ocak 2025
Limasol’da ırkçı saldırı: Barikat ardında bir gece
Halil Savda

Limasol’da ırkçı saldırı: Barikat ardında bir gece

Halil Savda
21 Ocak 2025
Devam Et
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • KİTAP & KÜLTÜR & SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • KARŞI AKIM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • YAZARLAR
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.