Pazartesi günü Journal of the American Medical Association’da (JAMA) yayınlanan bir çalışma, COVID-19’un Amerika Birleşik Devletleri’nde 0-19 yaş arası çocuklar arasında önde gelen bir ölüm nedeni olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, 1 Ağustos 2021 ve 31 Temmuz 2022 tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki çocuk ve gençlerin ölüm belgelerini analiz ederek COVID-19’un “tüm ölüm nedenleri arasında sekizinci, hastalığa bağlı ölüm nedenlerinde (kasıtsız yaralanmalar, intihar ve saldırı hariç) beşinci ve bulaşıcı veya solunum yolu hastalığına bağlı ölümlerde birinci” sırada yer aldığını tespit etti.
Araştırma dönemi, ABD okullarını kasıp kavuran ve çocuklar arasında rekor enfeksiyonlara, hastaneye yatışlara ve ölümlere neden olan pandeminin Delta ve Omicron dalgalarını içeriyordu. Ancak yazarlar, pandeminin Delta öncesi döneminde bile COVID-19’un çocuklarda dokuzuncu sırada yer alan ölüm nedeni olduğunu tespit etti. Ayrıca hastalık, 1 yaşından küçük ve 1-4 yaş arası çocuklar arasında yedinci; 5-9 ve 10-14 yaş arası çocuklar arasında altıncı; 15-19 yaş arası çocuklar arasında ise beşinci sırada yer alarak her yaş grubunda önde gelen ölüm nedenlerinden biri olmuştur.
Bulgular, COVID-19’un çocuklarda hafif seyrettiği ve “gripten” başka bir şey olmadığı efsanesini yerle bir ediyor. Grip, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) verilerine göre bu sezon en az 91 olmak üzere ABD’de her yıl onlarca ila yüzlerce çocuğu gereksiz yere öldüren zararlı bir hastalıktır. Yine de COVID-19 gripten çok daha ölümcüldür.
Çalışmada, COVID-19’un temel ölüm nedeni olarak listelendiği 821 ölüm tespit edilirken, aynı dönemde “influenza ve pnömoni “ye atfedilen 472 ölüm tespit edilmiştir; yazarlar, bunun birden fazla patojeni içerebilen bir kategori olduğunu belirtmektedir. COVID-19 için çocuklar arasındaki kaba ölüm oranı (tahmini nüfus büyüklüğüne kıyasla bildirilen ölümler) 100.000’de 1,0 iken, “grip ve zatürre” için bu oran 100.000’de 0,6’dır.
Yazarlar, bulgularının, COVID-19’un çocuklarda gerçek ölüm yükünü, bir dizi nedenden dolayı düşük tahmin edebileceğini belirtmektedir. “Fazladan ölüm analizlerinin COVID-19 ölümleri için eksik raporlama eğilimi telkin etmesi” ve “COVID-19 ölümlerini sınıflandırma kriterlerinin eyaletler arasında heterojen olması ve zaman içinde değişmesi” bu nedenler arasındadır. Ayrıca, COVID-19’u ölüme katkıda bulunan bir neden olarak değil, temel ölüm nedeni olarak listeleyen ölüm belgelerini saymışlardır; uzun vadeli sekellerin (Uzun COVID) etkisi de muhtemelen verilerinde ele alınmamıştır.
CDC, akciğerleri, kalbi, damarları ve böbrekleri etkileyen bir dizi ciddi ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden durum açısından daha önce COVID-19 ile enfekte çocukların daha yüksek risk altında olduğunu tespit etmiştir. American Heart Journal’da yer alan bir araştırmaya göre, çocuklarda kalp rahatsızlıkları olan kardiyomiyopati ve miyokardit vakalarındaki artış bunlar arasında yer alıyor. Bunların kardiyovasküler ölümler içinde oranı sırasıyla yaklaşık yüzde 11,8 ve 4,6. “Kalp hastalıkları” şemsiye terimi, JAMA çalışmasında çocuklar arasında önde gelen yedinci ölüm nedeni olarak yer almıştır.
Ayrıca, 9.300’den fazla çocuk COVID-19 ile ilişkili ciddi bir durum olan çocuklarda çoklu sistem enflamatuar sendromuna (MIS-C) yakalanmıştır. CDC bugüne kadar MIS-C nedeniyle 76 çocuk ölümü kaydetmiştir.
COVID-19’un çocuklarda önde gelen bir ölüm nedeni olduğu bulgusu, Eylül ayında “pandeminin sona erdiğini” ilan eden Başkan Joe Biden’ın Pazartesi günü federal hükümetin Mayıs ayında hem halk sağlığı acil durumunu hem de pandemi için ilan edilen ulusal acil durumu sona erdireceğini duyurmasıyla ortaya çıktı.
Pratikte bu, ücretsiz test, aşı ve tedavilerden geriye kalanların da kesileceği ve bu temel önlemlerin maliyetinin egemen sınıf tarafından işçi sınıfının sırtına yükleneceği anlamına geliyor. Aynı zamanda milyonlarca insan 1 Nisan’dan itibaren Medicaid sağlık sigortasını kaybedecek ve SNAP (Ek Beslenme Yardımı Programı) alıcılarına sağlanan ekstra gıda yardımı da Mart ayında sona erecek.
Pandemi gerçekte ABD’de her hafta binlerce insanı sakat bırakmaya ve öldürmeye devam etmektedir. Test ve veri raporlamadaki ciddi kısıtlamalara rağmen, Our World in Data’ya göre ABD’deki mevcut 7 günlük ölüm ortalaması günde 468 veya haftada 3.276’dır.
Çocuklar da her hafta ölüyor. Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin daha önce pediatrik COVID-19 ölümleriyle ilgili haberlerinde açıkladığı gibi, ölüm belgelerine dayalı ölümleri sınıflandıran veri tabanı, ajansın eyalet sağlık kurumlarından gelen doğrudan raporlara dayalı ölümleri kaydeden COVID-19 Veri İzleyicisi’nin çok gerisinde kalıyor. Resmi ölüm belgelerinin sonuçlandırılması altı ay kadar sürebilmektedir.
Data Tracker’a göre, 0-17 yaş arası 2.032 çocuk COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş olup, bunların 57’si Ocak 2023’te eklenmiştir.
Karşılaştırma yapmak gerekirse, CDC’nin influenzanın pediatrik ölümler üzerindeki etkisini izleyen interaktif sayfasında 2004’ten günümüze kadar 2.147 ölüm kaydedilmiştir. Başka bir deyişle, COVID-19 üç yılda yaklaşık olarak influenzanın yaklaşık 20 yılda öldürdüğü kadar çocuğu öldürmüştür.
Pandemiyi bütün bir nesil üzerinde yapılan acımasız ve süregelen bir deney olarak nitelendirmek abartı sayılmaz. CDC tarafından yapılan son sero-prevalans araştırması, ABD’deki tüm çocukların yüzde 96,3’ünün en az bir kezSARS-CoV-2 ile enfekte olduğunu tahmin etmektedir. Pandemi süresince ABD’de toplam 180.000’den fazla çocuk hastaneye kaldırılmıştır.
2020 ve 2021’de okullarda sınırlı hafifletici önlemler alınırken, 2022’de bunların neredeyse tamamı CDC’nin “rehberliğinde“ ve ulusal öğretmen sendikalarının tam desteğiyle çöpe atıldı. Ulusal öğretmen sendikaları eğitimcilerin kitlesel enfeksiyona karşı muhalefetini bastırmak ve milyonlarca öğretmen ve öğrenciyi virüs dolu sınıflara geri dönmeye zorlamak için araçsal bir rol oyndı. Bu koşullar, geçtiğimiz sonbaharda pediatrik nüfusu kasıp kavuran, hastaneleri RSV, grip, COVID-19 veya bu üçünün herhangi bir kombinasyonuyla hasta çocuklarla dolduran eşi benzeri görülmemiş “üçlü salgına“ yol açtı.
Aralık ayında yayınlanan bir çalışma, dünya ölçeğinde, COVID-19’un 2021 yılında hem iskemik kalp hastalığı hem de kanserin önünde, küresel olarak önde gelen ölüm nedeni olduğunu ortaya koydu. CNN’in haberine göre, ilk rakamlar 2022’de 2021’e kıyasla daha az Amerikalının hayatını kaybetmesine rağmen, COVID-19’un 2022’de ABD genelinde önde gelen üçüncü ölüm nedeni olmaya devam edeceğini gösteriyor.
Dünyanın dört bir yanındaki kapitalist hükümetler, her yıl milyonlarca insanın ölümüne yol açacak kitlesel enfeksiyon politikalarını bilinçli bir şekilde uygulayarak, özellikle yaşlıları ve bağışıklık sistemi zayıf olanları hedef alan bir “sosyal cinayet” programı yürütmektedir.
“2023: Küresel kapitalist kriz ve uluslararası işçi sınıfının artan hücumu“ başlıklı bildiride Joseph Kishore ve David North, “Modern tarihte, açıkça faşizan olmayan hükümetlerin kitlesel hastalık ve ölümle sonuçlanacağı bilinen politikalar uygulamasının bir örneği yoktur. Ancak pandemi boyunca tüm kapitalist devletlerin yaptığı tam da budur.” diye yazdı. Devamında yazarlar, verilen bu yanıtla, bu hükümetlerin daha büyük tehditlere de nasıl yanıt vereceği konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmadığını belirtiyor.
Bu politikaların toplumun en masum ve çaresiz katmanı olan çocukları esirgememiş olması, hem Cumhuriyetçi ve Demokratik partiler hem de onlara kılıf sağlayan sahte sol örgütler de dahil olmak üzere, tüm kapitalist sistemin tam anlamıyla iflah olmazlığını kanıtlamaktadır. COVID-19’u dünya ölçeğinde tamamen ortadan kaldırmak için gerekli tüm tıbbi ve teknolojik araçların varlığına rağmen, kamu sağlığı da dahil olmak üzere toplumsal yaşamın tüm sorunları özel kâra tabi kılınmıştır.
Dolayısıyla pandeminin sona erdirilmesi, kapitalist sisteme karşı uluslararası işçi sınıfının önderliğinde dünya çapında açık mücadeleye girişen siyasi bir hareketi gerektirmektedir. Sınıf mücadelesinin bu nesnel yükselişi politik olarak bilinçli hale gelmeli ve toplumun sosyalist dönüşümünü hedeflemelidir.