T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, “Cumhurbaşkanlığı, Cumhuriyet Meclisi, Millet Bahçesi, Cami ve Ek Tesisleri İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenleme İşi” adıyla Türkiye’de ihaleye çıktı.
Duruma tepki gösteren TC Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan “kısadalga.net”teki yazısında, AKP iktidarının hem rejimle hesaplaşma hem de neo-liberal politikalarla sermaye paylaşımı ve aktarımı olarak gündeme getirdiği mekân üretimini hep tartışmalı hale geldiğini, tepki gördüğünü ve hukuksal süreçlere taşındığını belirtti.
Candan, “TOKİ konutları, okullar, adliye sarayları, hükümet konakları, saraylar, millet bahçeleri, millet kıraathaneleri, devasa camiler, şehir hastaneleri, siyasal İslam ideolojisini ve rant politikalarını mekana yansıtan simgeler haline geldi. Mekânların değişimini, gündelik yaşamdaki çağdaşlığın baskılanması, eğitim, sağlık, hukuk, kamu yönetimi alanında sisteminin değişmesi izledi” dedi.
“Yanlış yerde doğru mekan: Cumhuriyet rejiminde saray olmaz”
Her yeni mekân üretiminin, yaşam alanlarını, toplumsal sözleşmeleri, Cumhuriyet’in kazanımlarını birer birer yok ettiğini vurgulayan Candan, önce yapılı çevrede mekân üretiminin değiştirildiğini sonra yurttaşların yaşamlarına ve değerlerine müdahale eden uygulamaların gündeme getirildiğini belirtti.
Candan, “Tüm denetimlerin, bilimin, hukukun ve değerlerin devre dışı bırakıldığı bu dönem saltanat ve saray sevdası ile gündeme oturdu. Atatürk Orman Çiftliği alanlarında Atatürk’ün şartlı bağışına, vasiyetine ve hukuka aykırı şekilde yapılan Kaçak Saray’dan sonra, Okluk Koyu’nda yapılan yazlık saray, Ahlat Sarayı ideolojinin mekana yansımasının, saray sevdasının, zirve mekanları haline geldi. ‘Yanlış yerde doğru mekân, Cumhuriyet rejiminde saray olmaz’dı” ifadelerini kullandı.
“Mekan üzerinden meydan okumak”
Candan’ın yazısı şöyle devam etti;
“Nitekim Kaçak Saray yerleşkesi tamamlandıktan sonra anayasa değişikliği ile başkanlık sistemi getirildi. Bu saray ve saltanat sevdası, lüks ve şatafatın ülkeyi getirdiği durum ortada iken şimdi saray sevdası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne transfer ediliyor.
KKTC’nin tarihi Cumhurbaşkanlığı binası, İngiliz kolonisi zamanında 1939 yılında Lefkoşa burçlarında inşa edilir. Kıbrıs Türk Toplum Lideri Makamı olarak Fazıl Küçük tarafından ikametgâh olarak kullanılır ve 1960 yılından sonra Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi haline gelir. Kültür varlığı olan Kıbrıs’ın direnişinin ve bağımsızlığının mekânsallığını ifade eden yapı, 2021 yılında Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘gecekondu’ olarak nitelenir. Yeni bir saray, millet bahçesi ve cami yerleşkesi yapılacağı da o gün ifade edilir.
Yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı için yer seçimi, yine simgesel ve ideolojik. Kent merkezi içerisinde mütevazı Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi yerine, Kıbrıs Rum kesiminden görünecek şekilde Metehan Sınır Kapısı’na yakın yerde yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın konuşlandırılmasının anlamı çok açıktır. Ada halkı arasında barışı taciz ederek, mekân üzerinden meydan okumak.
Daha önce kent parkı olarak planlanan, sarayın yapılacağı askeri alan 11 Haziran 2021 tarihli resmi gazetede yayınlanan kararla Cumhurbaşkanlığına verilir. Sarayın yapılacağı askeri alan 1992 yılından bu yana ağaçlandırılarak insan eliyle yaratılmış bir ormandır. 50 hektarlık alanda Kızılçam, Halep çamı, servi, okaliptüsten oluşan 60 bin ağacın bulunduğu, orman ekosisteminin nedeniyle tavşanın dahi bulunduğu zengin bir fauna ve floranın olduğu, Kıbrıs Orman Mühendisleri Odası tarafından açıklanır. Ağaçlar saray için kesilecektir. Tıpkı Atatürk Orman Çiftliği’nde olduğu gibi.
“Sarayı projelendirsin diye mimarına vatandaşlık”
Cumhurbaşkanlığı saray yerleşkesinin mimari projeleri, Kaçak Saray’ın mimarı Şefik Birkiye’den sonra, sarayın gözde mimarlarından olan Hilmi Güner tarafından tasarlanır. Mimar Hilmi Güner’in Kıbrıs’ta mimari proje yapabilmesi için Kıbrıs vatandaşı olması, Kıbrıs Mimarlar Odası’na üyelik için şahsen başvurması ve Mimarlar Odası’nın üyeliğini kabul etmesi gerekir. Hilmi Güner 14 Eylül 2021 tarihinde istisnai yurttaşlıktan Kıbrıs vatandaşlığına geçirilir. Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Barolar Birliği ve Tabipler Birliği tarafından bu vatandaşlık sürecine tepki gösterilir açıklamalar yapılır ve yargıya taşınır.
Kent parkı yerine saray yapacak protokol yayınlandı.
Kent parkı olması beklenen alana Cumhurbaşkanlığı Sarayı yapılmasına yönelik her kesimden tepkiler devam ederken, Türkiye Çevre Şehircilik Bakanı ile Kıbrıs Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı tarafından 14 Kasım 2021 tarihinde imzalanan protokol, 6 Temmuz 2022 tarihinde Kıbrıs resmi gazetesinde yayınlanarak yürürlüğe girer. Türkiye kesimi hızla ihale süreçlerini başlatır. “T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından 2022/682759 ihale kayıt numarası ile K.K.T.C. Cumhurbaşkanlığı, Cumhuriyet Meclisi, Millet Bahçesi, Cami ve Ek Tesisleri İnşaatı İle Altyapı ve Çevre Düzenleme İşi” ihalesine başvuruların devam ettiği bugünlerde, ihale belgelerine elektronik ihale sistemi olan, EKAP’tan ulaşılamıyor. Belli ki davetli ve adrese teslim bir ihale süreci de Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı Saray inşaatında yaşanacak. Türkiye tarafından 14 milyon TL ayrıldığı, geçtiğimiz yıl yatırım bütçesinde ifade edilmiş olsa da, katbekat fazlasına çıkacağını, Kaçak Saray inşası sürecinden söylemek mümkün. Vergilerimizle Kıbrıs’ta bir kaçak saray süreci daha başlıyor.
“Anadolu halkının vergileri Kıbrıs Kaçak Sarayı’na harcanacak”
Kıbrıslılar mimarının vatandaşlığa geçirilmesine, alanın yapılaşmaya açılmasına, ağaçların kesilmesine, 2009 yılında açılan Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi mimari proje yarışmasının devre dışı bırakılmasına karşı seslerini yükseltiyor. Saray’ın projesi için Mimarlar Odası’ndan ve kurumlardan onay alınmadan temel atma sürecine hazırlanılmasına karşı çıkan KTMMOB Başkanı Tunç Adanır “Devleti yönetenlerin kronikleşen “Kaçak Yapı Hastalığı” tedavi edilemez bir noktaya gelmiştir” diyerek sarayın kaçaklığına dem vuruyor.
Öte yandan bu derece lüks bir saray yapılmasına maliyeti ve Kıbrıs’ta yaşanan yoksulluk üzerinden tepkiler giderek büyüyor. “…ülkenin gündemi geçimdir, bu topraklarda yaşamaktır. Devlet, her bir kuruşu doğru yönetmeli” diyenlere parası Kıbrıs bütçesinden çıkmayacak cevapları veriliyor. Kıbrıslıların “bu parada Anadolu halkının vergileri vardır” söylemi, ana vatana ve hepimize bu kriz döneminde vergilerimizin saraya harcanmamasının gerekliliğini hatırlatıyor.
Lüks ve şatafat için Anadolu halkının vergilerinin, Kıbrıs Kaçak Saray inşasında kullanılmaması, insan eliyle ormana dönüştürülen yaşam alanında ağaçların kesilmemesi, AKP iktidarının saray, cami, millet bahçesi ile Türkiye’de deneyimlediği saltanat mekânsallığı ve saray sevdasının, yok ettiği değerlerin Kıbrıs’ta hayat bulmaması için, Kıbrıs halkına, mimarlarına, meslek örgütlerine destek vermek ve bu hukuksuzluğun parçası olmamak sorumluluğumuz.