Fedon’un dedesi “Kleanti Kalyoncu” onlardan biriydi.
14 Mart 1914’te nüfus 18 milyon.
Basılı din kitabı 143’tü.
Mandacı Damat Ferit Paşa’nın yobaz hocası Dürrizade, Mustafa Kemal ve arkadaşları için idam fetvası çıkarmış.
Din istismarı, sahtekâr hocalardan kurtulmak için kurulan diyanetin başına, yobaz Dürrizade’nin fetvasına karşı 153 müftünün imzasıyla, Ankara Fetvasını yayınlayan Müftü Rıfat Börekçi getirilmişti.
1923- 1950 arasında laikler 352 bin din kitabını bu sayede bastı.
***
Mustafa Kemal’in tümeninde tabur tüfekçisi Sokrat Usta, tabur doktoru Sarafidis Efendi onlardan biriydi.
1931’in eşiğinde Kıbrıs Valisi Storss’un karşısına “Halkçı grup” dikiliyor, “Lise Müdürümüzü, Müftümüzü biz atayacağız, Evkafı bir yöneteceğiz” diyordu.
Aralarından bir din adamı çıkıyor, hoca değil mübarek Laik-Aydın.
…Çiftçilerin haklarını, üretimi savunuyor, kadın-erkek miras eşitliği olmalı, yobaz bir hocadan çok bir hak savunucusuydu.
İşte o Hoca; Elif Hanım Operetini ve şiirler yazan Kıbrıslı Sait Hoca’dır.
***
Anafartalar cephesinde her yüz askerden bir tanesi müslüman değildi. İşte Fedon’un dedesi onlardan biriydi. Savaşa giderken; -“Gitmek değil de geri dönüşün meçhul olması can sıkıyor” demiş, tıpkı diğerleri gibi geri dönememişti.
“Hristo oğlu Nikola, İstanbul
Doğumu: Bilinmiyor
Ölümü: Çanakkale,1915”
“Panapot oğlu Edvakim, Edirne
Doğumu: 1893
Ölümü: Çanakkale, 1915
***
Türkiye ne kadar camiciyle kışlacının arasında sıkışıp kaldıysa, Kıbrıs bir o kadar Türkiye’de iktidara gelen ideolojilerle kendi kimyası arasında sıkışıp kalmıştır.
Bizler; gençlerimiz ölmek yerine yaşasın, yeni savaşlar olmasın, herkes dinini özgürce yaşasın, başka halklara düşmanlık beslenmesinler, faşist olmasınlar, hukukun herkes için var olduğunu bilsinler, insan haklarına saygılı olsunlar, bilimsel eğitim alabilsinler istiyoruz.
Kıbrıslı gençleri gezi ve tarih bahanesiyle kadın-erkek ayrı kamplara ayırmak, mikrofonla öğrencilere sarıklı ruhların savaştığı hikâyeleri anlatmak, gençlere düşmanlığı benimsetmek, tarihten ders almak, Kurtuluş Savaşı’nın gerçeklerini anlatmak değil, bilim hiç değil, bizzat “YOBAZLIKTIR.”
***
Bakın Mustafa Kemal nasıl anlatıyor; Mustafa Kemal’e savaşta kendisinin yağız bir ata binmiş tablosu hediye ediliyor.
-“Bu tabloyu kimse görmesin” deyince herkes bir anda şaşırmış.
‘Savaşa katılmış olan herkes bilir ki, hayvanlarımız bir deri bir kemikten ibaretti; bizim de onlardan arta kalır yanımız yoktu. Hepimiz iskelet halindeydik. Atları da, savaşçıları da böyle güçlü kuvvetli göstermekle, değerini küçültmüş oluyorsunuz dostum.”
***
Bizler; Mustafa Kemal’in hatası ve sevabıyla kurduğu, Yunan bayrağına basmamış, “Laik Cumhuriyet” in çocuklarıyız.
Kurtuluş Savaşı’nı yobazlardan, din istismarcılarından dinleyecek değiliz.