Unutuyoruz, Yeniçağ Gazetesinde 2012 yılında bir haber yapmış ve sonunu şöyle bitirmiştik.
“Haberi özeti ise şu daha önce hakkında işkence yaptığı açıkça söylenen, mahkemede tanıklığı güvenilmez bulunan bir adli şube müdürü skandalı, peki şimdi ne olacak?”
İşkence konusunu boşuna mı yazmıştık? Yok! 2011 yılında YKP olarak açıkladıydık:
“Geçen hafta kamuoyunda ‘Sarris davası” olarak bilinen süreçte çocuklarının mahkemede kendilerine işkence ve kötü muamele yaptığını söyledikleri polisler Ali Gürpınar, Tukay Alper, Barış Mahmut Sel ve soyadı öğrenilemeyen Aykut hakkında ne mahkeme ve polis teşkilatı hiçbir açıklama yapmamış, polis ve mahkeme işkenceci polisleri korumaya devam etmiştir. Bu utanç duyulması gereken bir durumdur.” demiştik…
Peki güvenilmezlik konusu? 2012 yılında 19 Temmuz davası ile ilgili mahkeme tanıklarından biriydi, ne yazdık:
“geçen ay Lefkoşa Adli Şube Amiri Mahmut Barış Sel’in Yüksek İdare Mahkemesindeki tanıklığı güvenilmez bulunmuştu, bugün buraya ne kadar güvenilir olduğu tartışmalı polis ifadeleri temelinde çağrıldık, bu da diğer kaygılandığımız konudur…”
Peki bu dava hangisi idi, YİM 166/2011 Numaralı Dağıtım No:13/2012, “Ruken Olcan ile KKTC İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı ve diğerleri arasında” davası, bakın orda ne deniyor:
“Davacının olaylara katıldığını, olaylar sırasında taş ve slogan attığını söyleyen, sadece Davalıların 4. Tanığı Başmüfettiş Mahmut Barış Sel’dir. Bu Tanığı, ne Emare 19 CD’deki görüntüler ne de Davalının diğer tanıkları teyit etmemektedir. Tam aksine, Davacının olayların olduğu saatler derste olduğu yönündeki şahadeti Emare 18 olarak ibraz edilen, Fakülte Dekanı tarafından imzalanan ve Rektör Yardımcısı tarafından onaylanan yoklama listesi ile teyit edilmektedir.”
Peki kararda ne yazıyor:
“(Emare 13 Polis Başmüfettişi Mahmut Barış Sel’in ifadesi hariç, ki bu ifade de başka herhangi bir ifade veya şahadetle teyit edilmemiştir) Davacının olaylarla ilgisi olup olaylara katıldığını belirten ifadeler olmadığından, Emare 2, 3, 8, 9, 10, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 hukuken kabul edilebilir nitelikte delil olarak değerlendirilemez. Dolayısıyle Bakanlar Kurulu’nun, bunları yasanın aradığı anlamda “tatmin edici deliller” olarak kabul ederek Davacı aleyhine aldığı “yasaklı göçmen” kararının, bu yönü ile de sebep unsuru açısından sakat olduğu bulgusuna varırız.”
–
Yani o zamanki Başmüfettişi Mahmut Barış Sel mahkemeye doğruları söylemedi, doğru tanıklık yapmadı, bu nedenle ifadesi “hukuken kabul edilebilir nitelikte delil olarak değerlendirilemez” dedi mahkeme… sonra bu Başmüfettiş terfi etti, hakkında işkence iddiaları mahkemede söylendi, sorun olmadı, terfi etti, sendikacıları dövdüğünü Mustafa Yalınkaya yazdı, sorun olmadı gene terfi etti ve Mağusa’da üst düzey pozisyondayken de sahte belge tedavüle sürmekten tutuklandı, 2011 yılından beri hakkında çok kez yazdık, en son olanlara biz şaşmadık ama bazı gazetelerin makul, ılıman insandı demesine gerçekten şaşmaktayız… Gene söyleyelim mahkeme kararında ifadesi doğru değil dendi, başkası yapsa yalancı tanıklıktan tutuklanması gerekecek kadar ciddi bir suç ama o gün dert değil dendi… Bunlar olmasa belki yakın zaman Polis Müdürü bile olacaktı, YİM kararında yazılanlara rağmen… Geldiğimiz durum bu…