Birleşmiş Milletler Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu, 1 Ocak-30 Haziran 2022 dönemini kapsayan ve sahada yürütülen soruşturmalara dayanarak hazırlanan Suriye raporunu açıkladı. Rapor, Soruşturma Komisyonu Başkanı Paulo Pinheiro ve Komisyon üyeleri Hanny Magally ve Lznn Welchman’ın katılımıyla düzenlenen bir basın toplantısı ile açıklandı.
PİNHEİRO: SURİYE BİR SAVAŞI DAHA KALDIRAMAZ
ANF Türkçe’den Serkan Demirel’in haberine göre hazırlanan raporla ilgili değerlendirmede bulunan Soruşturma Komisyonu Başkanı Paulo Pinheiro, “Suriye daha geniş çaplı bir savaşa dönüşü kaldıramaz, ancak ülke bu noktaya doğru ilerliyor olabilir” ifadelerini kullandı. Suriye genelinde yaşanan hak ihlallerinin devam ettiğine ve gerilimin yeniden yükselmesi riskine dikkat çeken Başkan Pinheiro, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim denetimindeki bölgelere dönük tehditlerine ve saldırılarına işaret etti. Bazı komşu ülkelerin Suriyeli mültecilerin toplu geri dönüşü için somut planlar oluşturduğunu ifade eden Pinheiro, “Geri dönüşler bir seçim olmalı ve güvenli, onurlu ve gönüllü bir şekilde yapılmalıdır” dedi.
Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlanan 50 sayfalık raporda, Suriye topraklarındaki bütün silahlı aktörlerin devam ettirdiği hak ihlallerinin belgelendiği belirtildi. Sivillere ve sivil yerleşimlere dönük saldırılar, ifade özgürlüğünü kısıtlanması, özel mülkiyete zorla el koyma gibi hak ihlallerinin devam ettiğine vurgu yapıldı. Raporda, bu ihlallerin birçoğunun savaş suçu kapsamında değerlendirebileceğinin altı çizildi.
‘EFRÎN’DE SAVAŞ SUÇLARI İŞLENMEYE DEVAM EDİYOR’
Suriye hükümeti güçleri ve İdlib’deki çetelerin işlediği hak ihlallerine yer verilen raporda, ayrıca Türk devleti ve ona bağlı silahlı grupların işgali altında bulunan Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê bölgelerinde yaşananlara da ayrıntılı bir şekilde değinildi. Suriye Milli Ordusu (SMO) ve ona bağlı güçlerin Efrîn’de savaş suçu kapsamında ele alınacak uygulamalarının 2021’den itibaren artarak devam ettiğine dikkat çekilen raporda, “Kürt güçleri ve Özerk Yönetimle bağlantılı olduğu iddia edilen siviller, keyfi bir şekilde gözaltına alınıyor, işkenceye maruz bırakılıyor ve bazıları göz altında kaybediliyor. Tutuklananların bazılarının ise akıbeti ise bilinmiyor. Yine gözaltına alınan veya tutuklanan kadınlar cinsel saldırılara maruz kalıyor” ifadeleri kullanıldı. Raporda, SMO ve ona bağlı tugayların, Efrîn’de tarım arazileri de dahil olmak üzere özel mülkiyete el koyma ve birçok insanı bölgeyi terk etmeye zorlamaya devam ettiğine de vurgu yapılarak, bunların da savaş suçu kapsamına girdiği belirtildi.
‘TSK ÖZEL MÜLKİYETE ZORLA EL KOYUYOR’
Türkiye’nin kontrolü altındaki alanlarda yaşanan hak ihlallerinden sorumlu olduğunun hatırlatıldığı raporda, “Türk Silahlı Kuvvetleri ve SMO ait tugaylar askeri amaçları için sivil mülkleri kullanmaya devam ediyor. Örneğin, Ras al-Ayn bölgesinde bulunan Davudiye köyünün Kürt sakinlerinin evlerine dönüşü, 2020’den beridir engellenmeye devam ediliyor ve birçoğunun evleri yıkıldı. Yine köylülerin tazminat talebi kabul edilmiyor. Yakın tarihli uydu görüntüleri, köyde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait üstlerin ve tesislerin varlığını korumaya devam ettiğini doğruladı. Türk Kuvvetlerinin özel mülkiyete el koyması ve köylülerin tazminat hakkının yok sayılması, uluslararası insancıl hukukun ihlali anlamına gelebilir” ifadelerine yer verildi.
‘KOBANÊ SALDIRISI DA SAVAŞ SUÇU KAPSAMINDA’
Türkiye’nin ve ona bağlı çetelerin, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi denetimindeki bölgelere dönük saldırılarına da değinilen raporda, Türkiye’nin bölgede insansız hava araçları ile düzenlediği saldırılara da yer verildi. Türkiye’nin 8 Ocak 2022 tarihinde Kobanê merkezine dönük gerçekleştirdiği saldırıya da işaret edilen raporda, “Türkiye’den ateşlenmiş 120 mm’lik havanlarla yapılan saldırıda, bir sivil hayatını kaybetti ve aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 12 kişi yaralandı. Kentsel alanları ve köyleri vurmak için güdümsüz patlayıcı silahların kullanılmasının, sivillerin ölümüne ve yaralanmasına neden olan ayrım gözetmeyen bir saldırı başlatmanın savaş suçu olduğuna inanmak için makul nedenler vardır” denildi. Yine Türk devletinin son dönemde bölgede artan insansız hava araçları ile düzenlediği saldırılara da dikkat çekilen raporda, bu saldırılarda sivillerin de hedef alındığı belirtildi.
Özerk Yönetimin denetimindeki Hol ve Roj kamplarında yaşananlara ve DAİŞ’in bölgede artan eylemlerine de ayrıntılı bir şekilde yer verilen raporda, devletlere kamplarda bulunan vatandaşlarını geri alma, QSD’ye de kamplarda yaşanan ölümleri önleme ve soruşturma için daha fazla adım atma çağrısı yapıldı.
Rapor, 22 Eylül’de BM Cenevre Ofisi’nde 12 Eylül’de başlayan 51. İnsan Hakları Oturumlarına sunulacak.