Ulusal katkı beyanları iklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz kalırken, küresel emisyonlar artmaya devam ediyor.
Ancak Paris’te açıklanan Emisyon Açığı Raporu’nda, iklim eylemine dair kapsamlı bir değerlendirme ve en son küresel emisyon düzeyleriyle birlikte, özel sektörde görülen ivmenin ve henüz kullanılmayan yeşil finansman ve inovasyon potansiyelinin gerekli emisyon azaltımı için fırsatlar sunduğu belirtiliyor.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNEP tarafından hazırlanan en önemli yıllık değerlendirme çalışması olan rapor, 2030 yılında beklenilen emisyon düzeyleri ile 2°C ve 1,5°C hedefleriyle uyumlu emisyon düzeyleri arasındaki fark olarak tanımlanan “emisyon açığı”nın nihai bir değerlendirmesini yapıyor.
2030 yılı itibarıyla sadece 57 ülkenin emisyonları inişe geçecek
Raporda, ulusal emisyon azaltım çalışmaları ve Paris Anlaşması’nın temelini oluşturan Ulusal Katkı Beyanları’na (NDC) dair en son rakamlara yer veriliyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 24. Taraflar Konferansı’ndan (COP24) birkaç gün önce sunulan rapor, küresel emisyonların 53,5 GtCO2e ile tarihteki en üst düzeye çıktığını ve düşüşe geçeceğine dair herhangi bir belirti olmadığını ortaya koyuyor. Raporda yapılan değerlendirmeye göre, 2030 yılı itibarıyla sadece (küresel emisyonlarının %60’nı teşkil eden) 57 ülkenin emisyonları inişe geçecek.
Bu analiz ve Paris Anlaşması kapsamında sunulan ulusal katkı beyanlarında kaydedilen gelişmelerin değerlendirmesi, ulusal eylemlerin mevcut hızının Paris hedeflerinin tutturulmasında yetersiz kaldığını net biçimde ortaya koyuyor. Artan emisyonlar ve geciken eylemler, bu yılki raporda emisyon açığı rakamlarının her zamankinden daha büyük olduğunu gösteriyor. Rapora göre, bu sonuçlara iklim eylemi açısından bakıldığında, ülkelerin hedeflerini küresel ısınmayı 2°C’de sınırlamak için 3 misli, 1,5°C’de sınırlamak için ise 5 misli artırmaları gerektiği görülüyor.
“Yangını söndürecek yöntemler elimizin altındayken, biz yangını körüklemeye devam ediyoruz”
BM Çevre Programı Direktör Yardımcı Joyce Msuya, “IPCC raporu küresel bir yangın alarmı ise, bu rapor da bir ‘kundak soruşturması’. Bilim bu konuda çok açık; gördüğüm tüm iddialı iklim eylemlerine rağmen, hükümetlerin daha hızlı ve ivedilikle hareket etmeleri gerekiyor. Bu yangını söndürecek yöntemler elimizin altındayken, biz yangını körüklemeye devam ediyoruz.” diyor.
Rapora göre, mevcut eğilimlerin devam etmesi durumunda yüzyılın sonuna kadar küresel ısınmanın 3,2°C dereceye çıkması ve sıcaklık artışının hızlanarak devam etmesi muhtemel.
Her ne kadar rapor yazarları emisyon açığını kapatmanın ve küresel ısınmayı 2°C derecenin altından tutmanın hala mümkün olduğunun altını çizseler de yapılan değerlendirme çok net bir uyarı niteliğini taşıyor: Acil ihtiyaç duyduğumuz etkili ve geniş kapsamlı eylemlerini hala göremiyoruz.
2018 Emisyon Açığı Raporu, bu boşluğun doldurulması için iklim eyleminin nasıl yapılması gerektiğine dair bilgiler de içeriyor. Küresel emisyonları, mali politikaları ve halihazırdaki inovasyon hızı ve özel sektörün ve alt ulusal düzeyde iklim eylemini detaylı olarak inceleyen yazarlar, raporda bahsi geçen her bir sektörün potansiyelinin en üst düzeye çıkarılmasında gerekli olan dönüştürücü eylem türlerinin uygulanması için bir yol haritası sunuyor.
Şehirlerden ve eyalet ve bölgesel yönetimlerden şirketlere, yatırımcılar ve yüksek öğrenim kurumlarından sivil toplum örgütlerine kadar cesur iklim eylemi taahhüdünde bulunan devlet dışı aktörlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu kurumların küresel emisyon hedeflerinin gerçekleştirilmesindeki kilit rolleri ise giderek daha büyük kabul görüyor. Emisyon azaltım potansiyeli hakkında birbirinden çok farklı tahminler olmasına rağmen, kimi uzmanlar 2030 itibarıyla 19 gigaton karbon dioksit eşdeğerinden bahsediyor. Bu rakam 2°C açığını kapatmaya yeterli.
Dikkatlice tasarlanan mali politikalarla birlikte, bu potansiyel daha da büyüyor.
“Hükümetler fosil yakıtlara vergi getirerek, enerji sektöründe doğru yatırımların hayata geçmesini sağlayabilir”
BM Çevre Programı Başuzmanı bilim insanı Jian Liu “Hükümetler düşük emisyonlu alternatifleri desteklemek için mali politika önlemlerini kabul ederek ve fosil yakıtlara vergi getirerek, enerji sektöründe doğru yatırımların hayata geçmesini sağlayabilir ve karbon emisyonlarını önemli miktarda azaltabilir. Bu yaklaşım, yani mali politikaları düşük karbona geçiş için bir teşvik olarak kullanılma potansiyeli gün geçtikçe daha fazla kabul görmekte. Halihazırda, küresel emisyonların yaklaşık olarak yüzde 15’ni kapsayan 51 karbon ücretlendirme girişimi başlatıldı ya da belirlenmiş durumda. Tüm fosil yakıt teşvikleri durdurulduğu takdirde, 2030 yılına kadar küresel emisyonlarda yüzde 10’luk bir azaltım yapılabilir. Karbon fiyatını da doğru belirlemek de çok büyük önem taşıyor. Bazı ülkelerde ton başına 70$ karbon fiyatı ile yüzde 40’lık bir emisyon azaltımı gerçekleştirilebilir” diye ekledi.
Bu kendini kanıtlamış yöntemler, politika yapıcıların yenilikçi çözümleri benimsemesiyle daha da gelişiyor. Raporda düşük karbonlu inovasyonun hızlandırılması için dikkate alınması gereken beş temel ilke de tanımlanıyor: risk kabulü, ticari ölçeklenebilirlik, bütüncül ekonomik hizalama, hedefe yönelik yaklaşımlar ve finansal tutundurmanın arttırılması için uzun dönemli görünüm.
Dokuzuncu Emisyon Açığı Raporu’nun yazımı için, IPCC Özel Raporu kapsamında ve diğer yakın tarihli bilimsel çalışmalarda yayınlanan bilgiler de dahil olmak üzere, tüm mevcut bilgiler önde gelen uluslararası bilim insanı tarafından değerlendirildi.
(Yeşil Gazete)