‘Avrupalı olmayan göçmenler (Afrikalılar, Araplar, Türkler, Güneydoğu Asyalılar) göç dalgası ve yüksek doğum oranları ile hızla çoğalıyor. Beyaz Avrupalı nüfus ise düşüş doğum oranları ile her geçen gün azalıyor.
„Beyaz ırk tehdit altında, toprağını, kültürünü ve medeniyetini hızla kaybediyor. Bir süre sonra kendi topraklarımızda azınlık durumuna düşeceğiz.“
Fransız yazar Renaud Camus’un 2011 yılında piyasaya çıkan „Büyük Yer Değiştirme“ (Grand Remplacement) isimli kitabının özeti bu!
Yazar bu tabloyu „Sömürgecilik“ olarak tanımlıyor. Ve bir başka Fransız yazar Jcan Respail ise buna karşı mücadeleyi şöyle tanımlıyor:
„Nihayet insanlar şehirlerini işgalcilere (göçmenlere) karşı savunmak için direnecek ve silahlı bir mücadele kaçınılmaz olacak.“
Büyük yer değiştirme terimini ilk kullanan Renaud olsa da Avrupa merkezli ırkçı sağının bunu uzun süredir kullandığı bir hakikat.
16 Mart Cuma günü 200’den fazla etnik gurubun ve 160 dilin konuşulduğu Yeni Zelanda’da iki silahlı Cami’ye saldırı oldu. El Nur ve Cinwood isimli camilere yapılan saldırıda 50 kişi hayatını kaybetti.
Saldırgan göz hizasına yerleştirdiği bir kamera ile katliamı kendisine ait facebook hesabından canlı yayınladı.
28 yaşındaki saldırgan Brenton Tarant’ın katliamdan hemen önce yayımladığı manifesto Renaud ve Respail’in fikirlerinin tekrarı gibi.
Saldırgan özetle şöyle diyor:
‘Egemen güçler küresel kapitalizmin devamını sağlamak için göçmen akışını hızlandırdılar ve ‘beyaz soykırımı’ teşvik ediyorlar.
Dünyaya egemen olan bu ekonomik düzenin sorumlusu Yahudilerdir.’
Tarant çok kültürlülüğe ve çeşitliliğe düşman! Avrupa’da gelişen melezleşmeden ciddi biçimde rahatsız. İstiyor ki Avrupa beyaz ve Hıristiyan olsun! Onun için çok kültürlülük ve çeşitlilik korkutucu.
Herkes kendisine benzeşsin istiyor.
Charli Habdo ve Ankara Garı katliamını yapanlar da aynıydı; istediler ki herkes Sünni müslüman olsun!
DAİŞ denilen çetenin talebi de tekçi bir dünyaydı.
Onlar da gelişen çeşitlilik ve çok kültürden rahatsızlık duyuyorlardı.
İster ‘herkes beyaz olsun’ de ‘ister ‘herkes siyah olsun’ de ister ‘herkes Hıristiyanlık olsun’ ister ‘herkes Müslüman veya Yahudi’ olsun de farketmez; ırkçısın!
Dünya bütün bunlar var olduğu ve birlikte olduğu için güzel!
Dünya katliamın görüntülerini silmeye çalışırken Türkiye’nin başındaki Erdoğan katliam görüntülerini çıktığı seçim meydanlarında birkaç oy için bütün Türkiye’ye izletti!
Erdoğan, ‘Dedelerinizi hallettik, siz de gelin’ diyerek bütün Yeni Zelandalı vatandaşları hedef gösterdi. İnsan bir ülkeyi hedef gösterir mi?
Göstermez!
Lakin insanın kafası tekçiyse ve çeşitlilikten korkuyor ise bunu yapar!
Nitekim Erdoğan AKP’li olmayan herkesi rakip, karşıt ve kötü olarak görüyor ki bütün muhalefeti terörist ilan etti!
Erdoğan’ın ‘dedelerinizi hallettik siz de gelin’ diyerek tehdit ettiği binlerce Yeni Zelandalı benzer bir saldırıya mahal vermemek için her namaz öncesi camilerde nöbet tutuyorlar.
Erdoğan’a yanıtı Yeni Zelanda’da Başbakanı Jadinda Ardern verdi: „Küresel anlamda güvenli, hoşgörülü ve kapsayıcı bir dünyaya sahip olmak istiyorsak, sınırlarla düşünmemeliyiz.“
Özgür dünya çok kültürlülüğünü ve çeşitliliğini koruduğu müddetçe güzel!
Tarant itaat eden ve TEK bir dünya isterken, biz ÇOK ve özgür bir dünya istiyoruz.
Rengarenkliği ile bahara merhaba diyenlere diyorum ki Newroza we pîroz be!
Kaynak:
http://yeniozgurpolitika.net/biz-cok-oldukca-ozguruz/?fbclid=IwAR1pRqNjw8Op59ol4tslsujf8Bbv2EF89xPUPbNpwHyGx0FFbHsNCctoQlA