Uluslararası Af Örgütü’nün İngiltere şubesi Direktörü Sacha Deshmukh yazılı açıklamasında, hükümetin, kadınları ev içi şiddete karşı korumak için “yeterince adım atmadığını” söyledi:
“Hükümet sözleşmenin 59’uncu maddesi’ne sessiz sedasız çekince koyarak, bu ülkede yaşayan en savunmasız durumdaki kadınların bir kısmını, yani göçmen kadınları yüz üstü bırakmaya devam ediyor.”
Örgüt, hükümetin bu kararıyla, hükümlerini hiçbir temelde ayrımcılık yapmadan uygulama zorunluluğu getiren sözleşmenin temel ilkelerinden birine de “aykırı davrandığını” belirtti.
İstanbul Sözleşmesi’nin 59’uncu maddesi, bir ülkede eşi ya da partnerine bağlı olarak oturma izni bulunan kadınlara şiddet görmeleri halinde eş ya da partnerlerinden bağımsız şekilde ikamet verilmesini öngörüyor. Söz konusu maddede, “Bağımsız oturma izninin verilmesine ve süresine ilişkin koşullar iç hukuk tarafından belirlenir” deniyor.
‘Kadınlar seçim yapmak zorunda bırakılmamalı’
BBC‘nin aktardığına göre, eski İçişleri Bakanı Priti Patel bu yıl içerisinde ülkenin sözleşmeyi 59’uncu maddeye çekince koyarak onaylayacağını açıkladığında, kadın ve göçmen hakları örgütleri bu karara tepki göstermişti. 80’den fazla örgüt imzaladıkları açık mektupta, kararın göçmen kadınları hayati destekten mahrum bırakacağını ve istismarcı eş ve partnerlere cesaret vereceğini kaydetmişti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü de bu kararın, ikamet izinlerinin iptal edileceği korkusuyla ev içi şiddet mağduru göçmen kadınları resmi kurumlara başvurmaktan alıkoyacağını söylemişti. Örgüt’ten Hillary Margolis, “Hiçbir kadın istismardan kaçınma ile muhtemelen sınır dışı edilme arasında seçim yapmak zorunda bırakılmamalı” demişti.
Hükümet, son kararı vermek için Göçmen Kadınlara Destek adlı pilot programından çıkacak verileri beklerken pilot çalışmayı yürüten Southall Black Sisters adlı örgüt çalışmanın odağının farklı olduğunu belirterek, hükümetin 59. Madde’yi onaylamak için sonuçları beklemesine gerek olmadığını savunmuştu.
İstanbul Sözleşmesi, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ile ayrımcılığa karşı mücadele için 2011 yılında İstanbul’da imzalandı. 2012 yılında sözleşmeyi imzalayan Birleşik Krallık, 10 yıl sonra Temmuz’da sözleşmeyi onayladı.