İnsanın neresi acırsa canı oradadır derler.
Yarım asır sonra bu sözün doğruluğuna bir kez daha şahit oluyoruz, bir yolun önündeki barikatlar yıkıldığında…
Bu adada yarım yüzyıldan fazladır insanlar çok acılar yaşadı.
Kayıplar, ölümler, tecavüzler, göçler, baskılar ve saymakla bitiremeyeceğimiz daha niceleri.
Acıları hafifletmek için yüzleşme dışında daha güçlü bir alternatifimiz yok. Acının yaşandığı yerle, mekanla hatta o acıyı yaratanla yüzleşme dışında seçeneğimiz yok. Bu ülkede belki de en büyük eksiğimiz bu oldu on yıllarca.
Derinya Yolu ya da Mağusa Caddesi diye bilinen yola geri dönelim.
Kim derdi ki, bir zamanlar adanın tarihi ve turistik yapılarıyla, kırmızı topraklarıyla, küçük sanayisiyle, insanların mutlu şekilde yaşadığıve çalıştığı Mağusa ilçesinin güney yakasındaki bu yegane yolun ve çevresinin, acıların bitmek bilmediği bir yol olacağını!
Gerek 1974’te gerekse 1996’da, büyük travmaların, kayıpların, tecavüzlerin, ölümlerin, göçlerin ve insana acı veren ne varsa herşeyin yaşandığı üç kilometrelik bu yolu 44 sene insanlara kapatarak sadece acıların çoğalmasını sağladık.
Hiçbir müzakere, hiçbir üst düzey doruk anlaşması, hiçbir BM Güvenlik Konseyi kararı, bu acıları azaltmadı.
Hiçbir liderin seçim kampanyası, hiçbir siyasi partinin söylemi, hiçbir milliyetçi fanatik unsurun acıları bayrak yapması, insanların yüreğine dokunamadı.
Acıyı yaşayanların bazıları yüzleşmekten korktu ve uzak durdu, kimileri ise o günü bekledi. Kimisi tepkisine, öfkesine sarıldı acısını büyüttü, kimisi acısını kucağına alıp yaşadı ve yürüdü.
Ta ki o gün gelene kadar.
Hani derler ya bir yerden başlamak lazım.
İşte tam da oradan başlamak için, kapandığı günden itibaren ama özellikle son on beş yıl bu yolun insanlara açılması talep edildi.
Tüm Mağusalılar, bu yolu acısıyla tatlısıyla yaşayanlar, geçmişi ve geleceğini tartışanlar, Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar, ve bu adadayaşayanlar, hep beraber insan olgusuna vurgu yaparken, yüzleşme belki de bu yolun üzerinde başlayacaktı. Geçmişle yüzleşmenin en önemli yönü, benzer olayların tekrarlamasını önleyecek en önemli olgulardan bir tanesi olmasıdır.
Geleceğe adım atabilmemiz lazımdı. Geçmişi unutmamak ama ondan dersler çıkararak tekrarlanmasını engelleyecek adımlar atabilmemiz için belki de Mağusa’da bu yoldan başlayacak yeni bir adıma ihtiyacımız vardı.
O yol aslında bizim, Kıbrıslıların hikayesinin ta kendisidir. Adada son yüzyılda yaşanan olayların tümünün benzeri, azı ya da çoğu, o yolun üstünde de yaşanmıştır. Kayıplarıyla, ölümleriyle, tecavüzleriyle, terk edilişleriyle, evsiz yurtsuz kalınmasıyla kısaca hepsi oradada yaşanmış ve dikenli tellerin arkasına saklanmıştır.
Bir şairin dediği gibi “birşeyler var değiştirmemiz gereken, önce acılardan başlanacak” mısrasındaki gibi, değiştirmemiz gerekeni yapabilmek adına o adım Derinya yolunda atıldı.
Sarılanlar, ağlayanlar, evlerine dikenli tellerin ardından dokunmaya çalışanlar bir yaranın daha kapanması için bu yolu beraber yürümeye kararlıdırlar.
Fotoğraf: Yetin Arslan