Ürkütücü bir manzaraya şahit oldum.
Kahve içtiğim mekânın lavabosunda yüzümü yıkıyordum. Bir ara aynaya bakınca, aniden arkamda bir surat belirdiğini farkettim. Gözlüklerimi takıp baktım. Görünüşe göre Kuzey Afrikalı bir genç. En fazla 20 yaşında Sanırım öğrenci. Hiperaktif ve biraz sinirli.
*
Tamamen afallamış vaziyetteyim. Bu kez repertuvar tanıdık değil.
*
Boynunda – sahte mi gerçek mi bir türlü ayırt edemediğim – kalınca bir altın zincir. Oldum olası mücevher işinden anlamam. Sert sert bana bakıyor sanki. Bakışları bakış değil.
*
Durumu toparlamak için “Güzel kolye. Sakın kaybetme” dedim. Pot kırdım. Öfkeyle “Dün bu zinciri zorla almak için bana saldırdılar” dedi. İngilizcesi kırık dökük. Bir ara, yaşananları tarif ederken – beni ikna etmek için – yakama yapışmaya kalktı.
*
Karşılıklı konuşma esnasında, kişi muhatabının bedenine temas ediyorsa “beni dinle, benle kal” demektir bu bazen. Ya da İngilizcesi’nin yetersiz olduğunun farkında olacak ki, meramını beden diliyle – gırtlağıma yapışarak – anlatacağı zehabına kapılmış.
**
Bu genç, kendisine saldıranları polise şikâyet etmiş. Ama iddiasına göre, polis saldırganlar yerine kendisini bir gün boyunca nezarette tutmuş. Anlattıklarını pek ikna edici bulmadım.
*
İnsanları dış görünümüne bakarak yargılayan biri değilim. Bunu geçiyorum, zaten önkabuller kendi başına sosyal-toplumsal kötülüklerin kaynağı.
*
Aynaya bir süre baktı. “You look good, dont worry” dedim ki lavaboda ellerimi yıkayabileyim. Önceki ifademe göre daha akıllıca ayrıca.
*
Gelgelelim, “You look good, dont worry” ifademin de en az bir önceki ifadem kadar yersiz. Zira, ayakkabısının teki yok. Ayağında gri çorapla, yalpa vurarak dolaşıyor. Kesinlikle yolunda olmayan bir şey var.
*
Ama bu çocukta insanı endişelendiren bir şey var. Hayatının pamuk ipliğine bağlı oluşu intibaı edişe verici. Belki de insanın kırılganlığını hatırlatan endişe.
*
Görgü tanıkları da endişeli. Talep ettiği meşrubatın istediği kıvamda olmadığı için personele sorun çıkarıp duruyor. Sürekli söyleniyor.
*
Son gördüğümde, Salamis Caddesi üzerindeki mağazalara doğru yönelmişti. Sonra ne oldu ben de bilmiyorum.