Berlin‘den ve Paris‘e, Brüksel‘den Bükreş‘e kadar Avrupalı çiftçiler son haftalarda protesto amacıyla traktörlerini yollara sürdü.
Raporlara göre, Avrupa Birliği genelindeki protestocularının, ucuz ithalattan kaynaklanan rekabet, artan enerji-gübre maliyetleri ve çevreci kurallar da dahil olmak üzere bir dizi endişesi var.
Belçika, Fransa, Almanya, Yunanistan, Litvanya, Polonya, Romanya ve artık İspanya‘nın da aralarında bulunduğu ülkelerdeki çiftçiler son birkaç aydır protesto gösterileri düzenliyor.
Birleşik Krallık merkezli Sunday Telegraph, protestoları “net sıfır isyan” (net sıfır karbon politikasına atfen) olarak tanımlamaya çalıştı ve diğer birçok medya kuruluşu, çiftçilerin “yeşil” kurallara (Avrupa Yeşil Mutabakatı sonrası konulan kurallar) karşı yürüdüklerini söyledi.
Carbon Brief‘in yayımladığı analizde, Avrupa’daki çiftçi gruplarının temel taleplerini analiz ederek bunların sera gazı emisyonları, iklim krizi, biyolojik çeşitlilik veya koruma ile ilişkilerini ele alınıyor.
Bulgulara göre protestolarının sebeplerinden bazılarının iklim kriziyle ilişkili olduğu gözlenirken, bazı sebeplerin ise hiç ilgisi yok. Bazı sebepler ise, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Güney Amerika Ticaret Anlaşması gibi henüz yürürlüğe girmemiş anlaşmalara dayanıyor.
Çiftçiler neden protesto ediyor?
Guardian‘ın haberine göre, AB’li çiftçilerin gündeme getirdiği sorunlar düşen satış fiyatları, artan maliyetler, ağır düzenlemeler, güçlü ve otoriter perakendeciler, borç, iklim krizi ve ucuz ithalatı içeriyor.
Carbon Brief, protestoların devam ettiği yedi AB ülkesindeki medya raporlarına ve çiftçi birliklerinin açıklamalarına dayanarak bir dizi kaygıyı bir araya getirerek inceledi.
Bazı ülkelerdeki protestocular, özellikle çiftçilerin tarım arazilerinin sel ve diğer aşırı hava olayların zarar görmemesi için önlem alınmasını talep ediyor. Yunanistan gibi ülkeler, iklim değişikliği ile başa çıkma konusunda daha fazla eylem çağrısında bulunuyor.
Diğer durumlarda çiftçiler, yakıt sübvansiyonlarının devam etmesi ve gübre ile böcek ilacı kısıtlamalarının gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyor.
AB’nin “Tarladan Çatala” stratejisi, sürdürülebilir gıda tedarikini optimize etmeyi ve zararları azaltmayı hedefliyor. Bu strateji, önümüzdeki yıllarda hem pestisitlerin hem de gübrelerin kullanımının sıfıra inmesine odaklanıyor.
Geçtiğimiz kasım ayında, politikacılar AB’nin önerdiği pestisit düzenlemesine karşı oy kullandı, bu da on yılın sonuna kadar kimyasal pestisitlerin kullanımını ve riskini yarıya indirmeyi amaçlıyor. (6 Şubat’ta Avrupa Parlamentosu tarım ürünlerinde kullanılan pestisitlerin azaltılması planını iptal etme kararı aldı. YG)
AB, bu kurallara ilişkin”Avrupa’daki biyolojik çeşitlilik kaybını durdurma taahhüdümüzü eyleme dönüştürecek” diyerek pestisit kullanımıyla ilişkili sağlık ve su kalitesi sorunlarını vurguladı.
Avrupa’da yasa koyucular, haziran seçimleri öncesinde bir dizi iklim ve biyolojik çeşitlilik kurallarını sonuçlandırmak için çalışıyor.
Protestolar nasıl gelişti?
Aralık ayında Alman Hükümeti, ülkenin 2024 bütçesindeki 17 milyar Euro‘luk açığı kapatmak amacıyla sübvansiyonları ve harcamaları azaltma planlarını duyurdu. Bu önlemler arasında tarımsal sübvansiyonların kesilmesi ve vergi indirimleri bulunmaktaydı, bu da çiftçi protestolarının patlamasına yol açtı.
O zamandan bu yana, AB genelindeki diğer çiftçiler de sokaklara çıkmaya başladı.
ALMANYA
Associated Press’in bildirdiğine göre, Alman hükümeti Ocak ayında bütçe kesinti planlarını hafifletti. Bunun yanı sıra tarım araçlarına yönelik otomobil vergisi muafiyetini kaldırma teklifinden vazgeçildi ve tarımsal dizel sübvansiyonlarının tamamen değil, aşamalı olarak kaldırılması planlandı.
Ancak Alman çiftçiler, sübvansiyonların tamamen yürürlükte kalması çağrısında bulunarak protestolarını sürdürdüler. Financial Times, sübvansiyon sorunlarının protestoların “en önemli tetikleyicisi” olduğunu belirtti.
Associated Press , protestoların “Almanya hükümetine karşı daha geniş bir hoşnutsuzluğa yol açtığını” ve çiftçilerin ihtiyaçlar ve ucuz ithal gıda konusunda benzer endişeleri dile getirdiğini söyledi.
Guardian, gösterilerin devam ettiği Ocak ayı ortasında yaklaşık 30 bin protestocu ve binlerce traktörün Berlin şehir merkezinde yaşamı durdurduğunu söyledi.
FRANSA
Fransa’daki protestolar da kısmen tarımsal yakıt sübvansiyonlarını azaltma planları üzerine başladı ve hükümet bu planı ocak ayının sonunda geri aldı.
Geçtiğimiz hafta, aralarında BBC News’in de bulunduğu birçok medya kuruluşunun “Paris kuşatması” olarak adlandırdığı olayda, yüzlerce traktörün ülkenin başkentine giden ana yolları kapatmasıyla protestolar yükseldi.
‣Fransa’da iklim önlemlerine karşı çiftçilerin öfkesi büyüyor, siyasetçiler çözüm arıyor
Times, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un artan siyasi ve sosyal krizi sona erdirmek için çabaladığını söyledi.
Al Jazeera‘ye göre, 1 Şubat’ta ülkenin önde gelen çiftçi sendikaları, finans ve düzenlemelerle ilgili konularda hükümet yardımı vaatlerinin alınmasının ardından protestolara son verilmesi çağrısında bulundu .
Daily Telegraph gazetesinin haberine göre ise, bu kararların arasında, çevrecilerin “geriye doğru büyük bir adım” olarak tanımladığı, hükümetin pestisit kullanımını bu on yılın sonuna kadar yarıya indirme çabalarını askıya alma kararı da vardı:
“Araştırmalar, Fransa’da tarım arazilerindeki kuş popülasyonunun son 30 yılda yüzde 30 oranında düştüğünü ve bunların ölümünün başlıca nedeninin pestisitler olduğunu gösteriyor.”
BELÇİKA
Brussels Times‘ın haberine göre, Belçikalı çiftçiler, geçen hafta Brüksel‘e girerek ve şehir merkezine çıkan yolları kapattı. Sky News, yüzlerce “öfkeli çiftçinin” Avrupa Parlamentosu binasının önünde toplandığını, “vergileri, artan maliyetleri ve ucuz ithalatı” protesto etmek için binaya yumurta fırlattığını bildirdi.
Guardian’ın haberine göre, Avrupa Komisyonu‘nun çiftçilere “biyoçeşitliliği ve toprak sağlığını teşvik etmek için arazi ayırmaya” yönelik kuralları ertelemeyi teklif etmesinin ardından, AB çiftçileri Brüksel’den ilk imtiyazlarını geçen hafta almış oldu.
Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen yaptığı açıklamada, bunun çiftçilere birden fazla zorlukla uğraştıkları bir dönemde ek esneklik sunacağını belirtti.
Belçika ve Fransa’daki çiftçiler, AB ile diğer ülkeler arasındaki ticaret anlaşmalarından kaynaklanan rekabetten endişe duyuyor. Bu endişeler arasında AB-Mercosur Ticaret Anlaşması da bulunuyor. Birçok AB çiftçisi, bu anlaşmanın haksız rekabete yol açacağına inanıyor.
Euractiv’e göre, anlaşmaya ilişkin müzakerelerin çoğu 2019’da tamamlandı, ancak son görüşmeler eski Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro‘nun ormansızlaşma konusundaki tutumu nedeniyle duraklatıldı. Luiz Inácio Lula da Silva‘nın geçen yıl göreve gelmesinden bu yana, aralarında Fransa ve İrlanda‘nın da bulunduğu ülkelerin devam eden muhalefetine rağmen anlaşmanın tamamlanmaya yaklaştığı belirtiliyor.
YUNANİSTAN
e-Kathimerini, Yunanistan‘da devam eden protestolarda çiftçilerin “doğal afetler ve hastalıklar” nedeniyle kaybedilen mahsuller için daha fazla geri ödeme alma konusundaki isteklerini dile getirdiğini bildirdi. Yunanistan geçen yaz orman yangınlarından kötü etkilendi.
Reuters’in aktardığına göre hükümet, çiftçilere enerji maliyetlerinde yardımcı olacağını söyledi ve “tarımsal dizel için vergi iadesinin bir yıl uzatılması” sözü verdi.
ROMANYA
Romanyalı çiftçiler ve kamyon şoförleri de birçoğu iklim değişikliği veya biyolojik çeşitlilikle ilgili olan bir dizi farklı kaygıyı dile getirdi.
Romanyalı çiftçiler Ukrayna‘dan tahıl ithalatının da kendileri için sorun olduğunu ifade ediyor. Ukrayna’yı çevreleyen ülkelerdeki çiftçiler aylardır bu ithalatların fiyatlarıyla rekabet edemeyeceklerini savunuyor.
Politico, Romanya’daki bazı kişilerin de Ukrayna tahıl ithalatından kaynaklanan aksaklıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, “Rusya‘nın Ukrayna’nın Karadeniz limanlarını abluka altına alması, Romanya’yı Ukrayna tahılı için önemli bir geçiş merkezi haline getirdi” dedi.
Uluslararası Radyo Romanya’nın haberine göre, protestolara yanıt olarak Romanya Hükümeti 26 Ocak’ta ekstra çiftçi finansmanı ve yakıt sübvansiyonlarını duyurdu.
Euronews’in haberine göre, geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu, Ukrayna ile olan serbest ticaret anlaşmasının Haziran 2025‘e kadar uzatılmasını önerdi, ancak bu teklifte, AB ülkelerinde çok fazla Ukrayna tarım ürününün satılmasını önlemek için yeni bir önlem de yer aldı.
DİĞER AB ÜLKELERİ
Litvanya ve Polonya’da benzer endişeler nedeniyle çiftçi protestoları devam ediyor ve bu protestoların çoğu yukarıdaki tabloda özetleniyor.
RTÉ’nin haberine göre İrlanda’da protestolar diğer çiftçilerle “dayanışma” amacıyla 1 Şubat’ta başladı . İrlanda Çiftçiler Birliği başkanı Francie Gorman, “AB politikalarının etkisiyle ilgili hayal kırıklığının arttığını” söyledi.
France24, geçen hafta İtalya’nın Milano kenti yakınlarında protesto amacıyla 300′den fazla aracın toplandığını bildirdi. Bu arada Reuters’in haberine göre küçük bir çiftçi grubu da 1 Şubat’ta Portekiz‘de protesto gösterisi düzenledi.
Aşırı sağ protestoları kullanıyor mu?
Bu yıl dünya çapında büyük seçimler yaşanacak .
Deutsche Welle, AB vatandaşlarının haziran ayında Avrupa Parlamentosu‘nun yeni üyelerini seçeceğini ve son anketlerin sonuçlarda “sağa keskin bir dönüş” olabileceğini öne sürdüğünü bildirdi .
Bu protestolar devam ederken Politico’da yer alan bir haberde Fransa, İtalya, Hollanda ve Almanya gibi birçok Avrupa ülkesindeki sağcı partilerin çiftçilerin öfkesini “sırtlandığını” belirtildi.
Avrupa’daki aşırı sağı inceleyen siyaset araştırmacısı Dr. Gilles Ivaldi, sağcı grupların çiftçi protestolarını seçim desteğini artırmak için kullanabileceğini ifade ettti. Ivaldi, Carbon Brief’e şunları söyledi:
“Özellikle Fransa’da gördüğümüz şey, aşırı sağın, yalnızca çiftçiler arasında değil, aynı zamanda çevre politikalarının ekonomik maliyetinden en çok etkilenen sosyal gruplarda da yeşil geçişin etkisiyle kamuoyunun hoşnutsuzluğundan yararlanmaya çalıştığıdır.”
Fransa örneğinde aşırı sağın çiftçi protestolarını hükümet ve AB’ye karşı harekete geçmek için açıkça kullanmaya çalıştığını söylüyor. Sky News, protestoların Marine Le Pen‘in sağcı Rassemblement National partisi de dahil olmak üzere “çeşitli gruplar tarafından ele geçirildiğini” bildirdi.
Ancak Ivaldi, aşırı sağın AB seçimlerindeki odağının çoğunlukla göç, ekonomi, AB’nin geleceği ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi konular üzerinde kalacağını belirtiyor. Ivaldi’ye göre potansiyel bir sağ yükselişin arkasındaki ana faktörler yalnızca tarıma odaklı da değil:
“Aşırı sağ partiler şu sıralar ekonomik kriz ve fiyat artışlarından, göçmenlik meselesinden, özellikle de Almanya’daki kitlesel mülteci akınına ilişkin artan endişelerden ve daha geniş anlamda Ukrayna’daki savaş ve jeopolitik istikrarsızlığın yol açtığı kaygılardan faydalanıyor.”