9 Haziran’da gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimleri, aşırı sağ ve neofaşizmin daha da güçlenmesi ile sonuçlandı. İtalya’da olduğu gibi Fransa ve Almanya gibi birçok ülkede iktidara gelmeleri beklenmektedir. Aşırı sağ ve neofaşizmin yükselmesinin nedenini yalnızca göçmenlere bağlamak büyük bir hata olur. Kapitalist neoliberal politikalar, sosyal devletin yok edilmesi, gelir dağılımında yaşanan kırılma, alt sınıfların daha da yoksullaştırılması, sınıf ve emek hareketlerinin bastırılıp, solun yok edilmeye çalışılması ve emperyalist savaşlar başlıca nedenlerdir. Esas olarak aşırı sağın yükselişi neoliberalizmin bir ürünüdür.
Bunun yanında, liberal sağ ve sosyal demokrat siyasi partilerin popülizminin kitlelerde yarattığı hayal kırıklığı, aşırı sağın hanesindeki oy oranını arttırmıştır. Avrupa’nın şu an içinde bulunduğu durum, Nazilerin iktidara gelmesinden önceki dönem ve ikinci dünya savaşı öncesi dönem ile büyük benzerlikler göstermektedir. Avrupa, neofaşizm tehlikesi ile hiç olmadığı kadar yüz yüzedir. Önümüzdeki süreçte, demokrasi, sosyal adalet ve barış taleplerini daha da fazla gündeme getirmek, dayanışma ve ortak mücadeleyi güçlendirmek tüm sol partilerin önünde duran en önemli görevdir.
Kıbrıs’ta gerçekleşen seçimlerde de, Avrupa genelinde olduğu gibi aşırı sağ ve neofaşizmin güçlenmesine tanıklık ettik. Neoliberalizmin bir sonucu olarak her iki toplumda da egemen olan bireyselleşme, nemelazımcılık ve apolitikleşme, AP seçimlerinde etkisini oldukça göstermiş, her iki toplumda da seçime katılımın beklenenin altında kalmasına neden olmuş ve ilericileri, solu dumura uğratmıştır. Sol kendi eksikliklerini, hatalarını ve toplumun seçimlerde vermek istediği mesajı derinlemesine inceleme sorumluluğunu üstlenmelidir.
Bunun yanı sıra, özellikle Kıbrıslıtürk toplumuna yönelik seçim kampanyalarının üstenci ve yetersiz olması, beklenen oranda katılımın olmamasının en önemli nedenlerindendir. Bu noktada, mücadelenin geleceği açısından yapılması gereken topluma parmak sallamak değil, neden sandığa gitmediği nedenleri üzerinde durmak, özeleştirel bir değerlendirmeyi de ihmal etmemektir.
Avrupa Parlamentosu seçimleri, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum ilericilerin ve toplumların gerçek anlamda işbirliği ve ortak mücadelesi bağlamında önemli bir örnek oluşturmuştur. Kıbrıslılar ortak listelerden aday olmuş, Kıbrıslıtürkler, Kıbrıslırumlara, Kıbrıslırumlar, Kıbrıslıtürklere oy vermiştir. Bu federal Kıbrıs için umut vericidir. Bunu geliştirmek ve yeni örnekler yaratmak bizlerin elindedir.
Kıbrıslı ilericiler, solcular ve çözüm güçleri olarak yenilgilerden, hatalardan, yanlışlardan gerekli dersleri çıkarmalı, birliğimizi ve dayanışmamızı büyütmeli, her türlü zorluğa, engele rağmen, federal birleşik Kıbrıs ve emeğin Avrupa’sı için karalı bir şekilde mücadelemize devam etmeliyiz.