Geçen hafta Avrupa’yı kasıp kavuran sıcak hava dalgası yüzlerce kişinin ölümüne yol açtı, aşırı sıcakların da etkisiyle çıkan yangınlarda on binlerce hektarlık orman alanı yok oldu. Uzmanlar iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle aşırı hava olaylarındaki artışa işaret ederek aşırı sıcakların hayatın bir parçası haline geleceği ve kalıcı önlemler alınması gerektiği uyarısı yapıyor.
Sıcaklardan korunmak için bireylerin yapabileceği şeyler tabii ki var: Bol su içmek, ağır yiyeceklerden kaçınıp bol sebze ve meyve tüketmek, güneşin en yoğun olduğu 11.00-15.00 saatleri arasında dışarı çıkmamak, rahat kıyafetleri tercih etmek gibi önlemlerle sıcağın tehlikeli etkilerinden bir nebze korunulabilir. Ancak bu bireysel önlemler genel halk sağlığının korunması için yeterli değil.
Yeşil alanlar serinletiyor
Alman Federal Çevre Dairesi Başkanı Dirk Messner, halkı sıcaklardan korumanın hükümet ve yerel yönetimlerin de görevi olduğuna işaret ederek siyasileri acilen harekete geçmeye çağırdı. Messner’e göre öncelikle yeşil alanların artırılması ve ağaçlandırmaya ağırlık verilmesi gerekiyor. Çünkü yeşillik sıcaklığı düşürücü etki yapıyor, havayı serinletiyor. Beton ise ısıyı emerek sıcaklığı artırıyor.
Kent yönetimlerinin sıcaklığa karşı kapsamlı eylem planları oluşturması gerektiğine vurgu yapan Messner, gerekli olmayan yerlerde zemin kaplama malzemelerinin sökülmesi yoluyla toprağın açığa çıkarılması, toplu taşıma araçlarına klima cihazları takılması, bilgilendirme kampanyaları gibi önlemlere ağırlık verilmesi gerektiğini söylüyor.
Gölgelik caddeler, serinleten kütüphaneler…
Ancak Avrupa aşırı sıcaklarla yeni tanışırken yıllardır sıcaktan bunalmış ve halkın sıcaklardan korunmasını kent planlamalarına dahil etmiş bölgeler de var. Örneğin Katar’ın başkenti Doha’daki Muşairib semtinde binalar, yayaların kesintisiz bir şekilde gölgede yürüyebileceği şekilde dizilmiş. Mimarlar semti tasarlarken, binaların arasındaki hava cereyanının sürekli bir esinti etkisi yaratmasına da dikkat etmiş.
Hindistan’ın batısında aşırı sıcaklar konusunda deneyimli Ahmedabad kentinde son on yılda devlet ile yerel yönetimler arasında koordinasyonu güçlendiren bir dizi eylem planı hayata geçirildi. Aşırı sıcak alarmı verildiğinde gerekli uyarılar televizyon, radyo ve cep telefonuna gönderilen kısa mesajlarla halka ulaştırılıyor, kamuya açık alanlarda halk, sıcakla mücadele için hizmet veren özel çağrı merkezinin numarası hakkında bilgilendiriliyor. Yerel düzlemde oluşturulan sağlık ekipleri risk grubundaki kişilere ulaşırken işverenler çalışanlara gölgeli ortam ve yeterli dinlenme olanağı sunmaya çağrılıyor. Tapınaklar, kütüphaneler ve otobüs durakları serinleme ve su dağıtım merkezlerine dönüştürülüyor.
Hastanelere personel takviyesi
Hindistan’ın doğusundaki Odişa eyaletinde 1998 yılında 2 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan sıcak hava dalgası sonrasında kapsamlı bilgilendirme kampanyalarıyla ölüm sayısının azaltılmasında başarı sağlanmış. Eyalette sıcaklıklar tehlikeli boyutlara ulaştığında kısa mesajlar ve sokaklara asılan panolarla risk grubundaki kişiler uyarılıyor, hastaneler sıcaklıklarla bağlantılı hastalıklarla ilgilenen ayrı bölümler açarak personel sayısını artırıyor.
ABD’nin Kaliforniya eyaletinde çöllük bölgedeki Palm Springs kentinde ise sıcaktan bunalan ve evlerinde klima cihazı bulunmayanlar için “serinleme merkezleri” bulunuyor. Kentteki üç merkez, sıcaklık 38 derecenin üzerine çıktığında kapılarını vatandaşlara açarak serinlemelerini sağlıyor.
Serinletici önlemler kalkınma planında
Vietnam’ın başkenti Hanoi, serinletici önlemleri 2030 yılı kalkınma planına dahil etti. Buna göre mevcut yeşil alanların, kentteki hızlı yapılaşmadan etkilenmemesi güvence altına alınırken kent merkezinde kişi başına düşen yeşillik ve sulak alan yoğunluğunun yedi kat artırılması hedefleniyor.
Bu hedeflere uyulması durumunda 2030’da nüfusta tahmin edilen 2,5 milyon kişilik artışa rağmen kentteki sıcaklığın kabaca 2011 seviyelerinde tutulabileceği tahmin ediliyor.
Geleneksel mimarinin öğrettikleri
Kent yönetimlerinin yanı sıra mimarlık şirketleri de geleceğin sıcaklarına karşı alternatif çözümler için kolları sıvamış durumda. Büyük kentlerde hâkim olan çelik ve cam cepheli yapılar sıcağı içeri iletmekle kalmayıp serinlemek için sürekli klima cihazının çalıştırılmasını gerektiriyor. Kullanımı giderek artan klima cihazlarının hem pahalı hem de çevreye zararlı olması nedeniyle geleneksel yapı teknikleri yeniden öne çıkmaya başladı.
Hindistan’ın Ahmedabad kentinden mimar Yatin Pandya, sıcaklara karşı geleneksel mimarinin avantajlarını yeniden keşfetmeye başladıklarını söylüyor. Eski mimaride sıcaklardan korunmak için pencereli cumba ve kepenkli pencereler bulunduğunu, tente ve güneşlikler kullanıldığını, avluların büyük önem taşıdığını hatırlatan Pandya, “Konu, ibreyi geriye çevirmek değil. Ama yerel mimari, elektrik icat edilmeden önceki dönemde sıcağa karşı alınan yerel önlemlerle ilgili önemli ipuçları veriyor. Bunlar bugüne de kolayca uyarlanabilecek son derece basit mantıklı ilkeler” diyor.
Hindistan’da on kentte faaliyet gösteren The Mahila Housing Trust da, düşük gelirli bölgelerde kadınları eğiterek evleri serinletici önlemler alınmasına öncülük ediyor. Ahmedabad kentinde 17 bin eve güneş ışınlarını geri yansıtan seramik çatılar döşenmiş. Duvar ve çatıların yansıtıcı özellikli boyalarla boyanması yoluyla güneş ışınlarının yüzde 80 oranında yalıtımı mümkün olabiliyor. Aynı şekilde çatılara sarmaşık gibi bitkiler, toprak ve saksı bitkileri konması ev içindeki sıcaklığı 2,5 dereceye kadar azaltabiliyor.