Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Avrupa Parlamentosu (AP) seçim sonuçlarını değerlendirdi.
AP seçimleri “Kıbrıs sorunu odaklı” siyasetin çöküşünü tescilledi
Özkızan, Kıbrıslı Türklerin imkân buldukları her platformu bir mücadele alanı olarak kullanması gerektiğini ifade ederek AP seçimlerinde aday olmanın da oy vermenin de mücadelenin bir parçası olduğunu söyledi. Özkızan, hiçbir alanı boş bırakma lüksümüzün olmadığını ekledi.
Asıl söylemek istediğinin bu seçimlerin, “Kıbrıs sorunu odaklı” siyasetin çöküşünü tam anlamıyla tescil etmiş olması olduğunu ifade eden Özkızan, Kıbrıslı Türklerin bu seçime katılım oranı, bir önceki AP seçimine katılım oranının bile altında kaldığına değindi. Özkızan, kuzeyde propaganda yapan 3 ayrı parti olmasına, sosyal medyada haftalardır bu seçime katılım yönünde teşviklerle ve çağrılarla dolmuş olmasına ve kuzeydeki çeşitli siyasi partilerin ve örgütlerin yetkililerinden de bu seçime yönelik katılım çağrısı yapılmış olmasına rağmen, katılım oranının komik bir düzeyde kaldığını kaydetti.
Güçlü bir toplumsal muhalefet, emek temelli bir siyaset ile mümkün
Kıbrıslı Türk halkı içinde güçlü bir toplumsal muhalefetin, ancak halkın gündelik sorunlarını merkeze alan emek temelli bir siyaset ile mümkün olduğuna dikkat çeken Özkızan, halkın derdinin geçim sıkıntısı, asgari ücret, özel sektörde güvencesizlik, kamusal sağlık ve eğitim ihtiyacı, sosyal konut ihtiyacı, enerji, elektrik meselesi, ulaşım sorunu ve toplu taşıma ihtiyacı, su, sosyal hizmetler ve daha birçok şey olduğunu söyledi.
Özkızan, bu tür gündelik sorunları emek temelli bir şekilde merkezine almayan, anlamlı çözüm önerileri üretmeyen ve bu gündelik sorunlara ilişkin mücadele etmeye dair heyecan duymayan bir yaklaşımın başarısız olmaya mahkum olduğunu söyledi. Özkızan, Kıbrıs sorununu, “Avrupalı olmak” gibi gündelik hayata dokunmayan yaklaşımların ve işgal meselesini ya da çözüm meselesini merkezine koyan siyasi yaklaşımların da başarısızlığa mahkum olduğunu ekledi.
Özkızan, kendine “solcu”, “ilerici”, “muhalif”, “demokrat” ya da “çözümcü” diyen ama gündelik hayata ilişkin yukarıda sıraladığı gündelik sorunların etrafında bir mücadeleye düzenli olarak katkı koymayan kişilerin, emek temelli bir siyaseti merkezine almayan kişilerin artık dönüp kendilerini ve kendi siyaset yapma biçimlerini sorgulama zamanı geldiğini hatta geçtiğini ifade etti. Özkızan, “Kendi halkına bu kadar yabancılaşmak, siyasi açıdan da akıl sağlığı açısından da iyi değildir” dedi.