Avrupa Parlamentosu, dün Strasbourg‘da gerçekleşen genel kurul toplantısında Osman Kavala‘nın ömür boyu hapis cezasına çarptırılması sebebiyle Türkiye‘nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılım sürecini yeniden başlatma konusundaki “tüm umutları yok ettiğini” söyledi.
Parlamento vekilleri, 25 Nisan’da müebbet hapis cezasına çarptırılan Osman Kavala’nın 2017 yılının sonundan bu yana “tutuklanmanın haksız, hukuka aykırı ve keyfi olmasını” kınadı ve “derhal ve koşulsuz tahliyesini” talep etti.
Parlamentonun çoğunluğunun imza attığı ortak metinde, “Türk hükümeti, Osman Kavala davasında ve diğer davalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM)bağlayıcı kararlarına açıkça meydan okumaya karar vererek, Birliğe katılım sürecinin yeniden açılması, yeni süreçlerin başlamsına dair her türlü umudu kasıtlı olarak yok etmiştir” denildi.
Vekiller ayrıca, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin “Türkiye’de temel hak ve özgürlükler, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında gerçek anlamda iyileşmeye bağlı olduğunu” vurguladı.
Genel kurulda konuşma yapan Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de Osman Kavala ve diğer yargılananlar için verilen mahkumiyet kararını eleştirerek “Bu karar, AİHM’in Aralık 2019’daki kararında yer alan bulguları tümüyle göz ardı etmekte ve Türkiye’de sivil toplum için var olan alanın küçüldüğüne dair ürkütücü bir işaret vermektedir” dedi.
Avrupa Konseyi‘nin ihlal sürecini başlattığını hatırlatan Borell, bir kez daha Kavala’nın serbest bırakılması çağrısında bulundu ve şunları söyledi:
Birçok usule aykırı ve kusurlu olan bu yargılama ve karar, Türkiye’nin temel haklar alanında daha da geriye gittiğini gösteren endişe verici işaretlerin bir yenisidir.
Sistematik olarak Türk yargısının bağımsız olmadığına dair yeni bir örnek teşkil eden bu trajik karar sonucu ortaya çıkan durum, sadece Türkiye’nin bir iç meselesi değildir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve katılmayı arzu ettiği Avrupa Birliği’nin temel değerleriyle ilgilidir.
AİHM’in yargı organı olduğu Avrupa Konseyi, Türkiye’ye karşı son derece ender bir adım olan yaptırım davası açtı. Türkiye, bu sürecin sonunda Konsey’den çıkarılabilir veya üyeliği askıya alınabilir.
Mart ayının sonunda, Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk rolü üstlenmek isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB’den ” katılım müzakerelerini bir an önce başlatmasını” istemişti.
Türkiye’nin 2005 yılında başlayan olası AB üyeliğine ilişkin müzakereler, Ankara ile Brüksel arasında birçok cephede yaşanan yüksek gerilim nedeniyle son yıllarda durmuştu. Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından baskıyla birliktegerginlik tırmandı.
Kapanan kapı bundan sonra başka bir Türkiye’ye açılır
AP Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor da Kavala hakkındaki kararı, “Sadece gaddar bir ceza ve bir hukuk komedisi olmaktan ziyade, AİHM kararlarını uygulamamanın siyasal sonuçlarını gayet iyi bilen Türk yargı makamları tarafından gönderilmiş net bir siyasi mesajdır” sözleriyle değerlendirdi.
Türkiye’nin AB sürecini “kasıtlı olarak bitirdiğini ” söyleyen Sanchez Amor, “Kapattıkları bu kapı bundan sonra ancak başka bir Türkiye’ye açılacaktır” ifadelerini kullandı.