4 yıl önce bu zamanlar bir başka genel seçim için bir başka seçim kampanyası sırasında, en büyük çıkış noktası “evi temizleyelim” şeklindeydi. Hafızamızı zorlarsak o zaman şeffaflık, hesap verebilirlik, iyi yönetim ilkeleri üzerine bir siyasi alan yaratılmış, en sonunda da dörtlü “temizler” koalisyonu kurulmuş, sonra da “yasal ama etik olmayan” sebeplerden ötürü bozulmuştu…
Temizler hükümetinin rövanşı alınmıştı. Bu rövanş, iç dinamiklere özel değildi. Hepimizin bildiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce hijyenik siyasete tepki Ankara’da oluşmuştu. Önce ekonomiden anlayan başbakan, Kıbrıs sorunundan anlayan dışişleri bakanı yaklaşımı öne sürülmüş sonra, milliyetçi sloganlar ve provokatif eylemlerle Ankara, bir buçuk sene önce Bursa’da bir miting sırasında düşman bellediğini ortaya koyduğu demokratik Kıbrıslı Türk aktörlerini teker teker yedek kulübesine göndermeye başladı.
Evin içini temizlemeye dair reform tutumu ile birlikte cumhurbaşkanlığı seçimlerinde federasyondan yana olan anlayışa da bir tekme vuruldu.
Yedek kulübesinde tekrar sahaya sürülme ihtimalini bekleyenler ve yediği tekmenin acısını hissedenler Ankara’nın türlü listelerinde kendilerine yer buldu. Kimisine Türkiye Cumhuriyeti’ne giriş yasağı kondu, kimisine elçilik resepsiyonlarına giriş yasağı…
Yeni paradigma kolonyal tarihe bakınca hiç de yeni değil. Böl ve yönet sadece İngiliz’e ait mi sanıyorsunuz. Bir Osmanlı millet sistemine bakın, bol yönetin Kıbrıs’a özgü kökenini orada görürsünüz. Bugün yaşananlara bakınca yine aynı kolonyal anlayışı görürsünüz.
Bugün seçim üstünden irade beyanı da bu ilişkiyi andırıyor. Ankara’ya kayıtsız şartsız biat edenlere karşı vesayeti Ankara ile konuşacak olanlar. Ancak bu irade beyanında herkes mi körleşti de bu ikilikte anahtarın Ankara olduğunu görmüyor.
Ankara isterse konuşturur.
Ankara isterse biat ettirir.
İrade Ankara’da ise bizim Ankara’ya konuşmamız neye yarar, Ankara kendi bildiğini okuyacak olduktan sonra…
Bu yüzden belki bir adım geri atıp, Ankara’ya rahatsızlığı aracısız bildirmeyi seçen bir kesimin olduğunu göstermekte yarar var.
Kurulan ve on yıllardır süre giden oyunun can sıkıcı olduğunu anlamasına yardımcı olmakta yarar var.
Rahatsızlığın seviyesini aktaramayan örgütlü siyasetin dışında olan ancak rahatsızlığını kendi öz bilinci ve iradesiyle açıkça dile getirmek için – aleyhte yapılan onca propagandaya rağmen – hala seçimin kendini protesto etme iradeye sahip bir kesim var.
Doğu Akdeniz’de cephaneliğe dönmüş ada yarısında son bulmayan sömürge idaresinde kendi kaderini belirlemek için kararlılık gösteren bir kesim insanın olması az bir şey mi ?