Ali Bizden Türkiye’ye alınmadı.
Kıbrıslıtürklerin yüzde 60’ından fazlasının oyuyla seçilen Kıbrıslıtürk eski lider Akıncı’nın İletişim Danışmanı Ali Bizden’e Türkiye’ye giriş yasağı kondu.
‘Milli güvenliğe aykırı davranış’ denmiş gerekçe olarak.
Parasına, çantasına, telefonuna el kondu.
11 saat Kabul Edilemez Yolcular Odası’nda kilit altında tutuldu.
Ardından da Türkiye’den sınır dışı edilerek Kıbrıs’a gönderildi.
Türkiye devleti ilk kez bu durumlara düşmedi.
Bugün yaşananlar 80 darbesi Türkiye’sinde çok yaşandı.
Onlarca Kıbrıslı Türkiye’ye alınmadı, yasaklandı.
O günlerde demokrasi fiilen askeri yönetimle rafa kaldırılmıştı.
Oysaki bugün Türkiye’de “ileri demokrasi” olduğu yalanıyla faşist bir rejim her geçen gün şuurunu kaybederek dünyayla demokrasi dalgası geçiyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinde Ankara’nın kayyumlar cuntası olarak görev yapan Cumhurbaşkanlığı ve sözüm ona hükümet bırakınız tüm bunlara ses çıkarmaya, zevk alıyor yaşananlardan.
Daha fazla koltukta oturabilecekleri için, Ankara’nın onları adeta birer kukla olarak kullanmasından gurur duyuyorlar.
Çember gittikçe daraltmakta.
Ankara sömürge topraklarında giderek daha da saldırganlaşmakta, çirkinleştikçe çirkinleşmektedir.
Endişe verici olan ise tüm bu olup bitenlere karşı bir direnişin var olmaması.
Sıra bir gün susmayıp konuşan, Ankara’ya karşı çıkan herkese gelecek. Hatta dahası Faiz Sucuoğlu gibi hiç konuşmadan da aforoz edilenleri de akıldan çıkarmamakta fayda var.
Hatırlayınız ne oldu?
Ankara önce 4’lü hükümeti Kudret Özersay’a bozdurtarak, Tatar’ın Başbakan olmasının yolu açıldı. Bu sıralarda kendisini Ankara’nın gözbebeği olarak hayal eden Özersay daha sonra oyun dışı bırakılarak, Tatar’a Cumhurbaşkanlığı yolu açan işbirlikçi olarak tarihe geçti.
Ardından sıra Mustafa Akıncı’yı Silihtar’tan indirmeye geldi. Türkiye başta MİT ve AKP ile MHP teşkilatlarıyla Kıbrıs’a çıkarma yapmış, insanlar tehdit edilerek seçimin sonucu değiştirilmiş ve Tatar Silihtar’a bu şekilde çıkarılmıştı.
Mustafa Akıncı’nın seçilmemesi için yapılanlar daha sonra UBP’ye ve hükümete müdahale olarak devam etti. UBP bugün kurultayını dahi yapamayan bir AKP şubesine dönüştürüldü. Tatar gibi, Ersan da kayyum olarak başbakanlığa getirildi.
Ankara’nın planı adım adım uygulanıyor. Operasyon bugün de devam ediyor.
Bugün Ali Bizden’i Türkiye’ye “milli güvenlik” gerekçesiyle almayanlar, yarın kimi almayacaklar?
Bu listede kimler var bilmesek te, Ali Bizden’in yalnız olmadığı aşikâr.
50’den fazla yıldır “çıkarlarımız ortak” yalanıyla bizleri korsan bir sömürge ülkesi haline getirenler, bugün “milli güvenlik riski” taşıdığımızı söylüyorlar.
Tüm bunlar yaşanırken Ankara’nın kayyumu Tatar Türkiye’nin şehirlerini gezerek “Türkiye’yi çok seviyorum” diye el pençe divan duruyor, onu kayyum olarak atayan Erdoğan’a olan minnet borcuyla…
Çember daralmaktan da öte, gittikçe boğazımıza geçirilen bir ilmek gibi keskinleşiyor.
Son nefese doğru ilerliyoruz.
Ankara’nın 50’den fazla yıldır bu topraklarda ne yaptığı tüm bu yaşananlarla deşifre olsa da, dahası bu deşifreye ihtiyacımız olsa da, tüm bu yaşan süreçlerin üzerlerini örtmeden ilerleyemiyoruz.
Yaşananların üzerlerini örtenler, kendi kendilerinin üzerlerine toprak atıyor.
Haberleri yok.