Kıbrıslıtürk Lider Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununda devam eden ve 7 Kasım’da İsviçre’nin Mont Pelerin bölgesine taşınacak müzakerelerle ilgili bilgi verdi.
Mustafa Akıncı, Mecliste bulunan tüm partilerin onay verdiği 11 Şubat 2014 belgesinin çerçevesi içerisinde, iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonun müzakere edilmekte olduğunu söyleyerek, halka mutabakat sağlanan konular hakkında bilgi verdi.
Federal hükümete verilecek yetkilerin hemen hemen tamamlandığını, net bir şekilde bu yetkilerin kaleme alındığını belirten Akıncı, “Federal seviyede alınacak olan kararlarda Kıbrıslı Türklerin onayının aranması çeşitli düzenlemelerle büyük oranda temin edildi” dedi.
“Dönüşümlü başkanlık Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin iki temel unsurundan biridir ve mutlaka olmalıdır” diyen Akıncı, bu konuda henüz tam net bir uzlaşma olmadığını ama bir çözüm olacaksa bu konunun mutlaka olması gerektiğini söyledi.Büyük oranda mülkiyetin tazminatlarla çözüleceğini söylemenin mümkün olduğunu da kaydeden
Akıncı, İçişleri Bakanlığının sunduğu rakamların çözümün ilk gününde herhangi bir köken farkı gözetilmeksizin Federal devletin vatandaşı ve AB vatandaşı olacağını da belirtti.
Akıncı, 17 aylık müzakere sürecinde sağlanan ilerlemeler ve İsviçre’de 7-11 Kasım tarihleri arasında yapılacak görüşmelerle ilgili, 7 televizyon kanalında canlı olarak yayınlanan programla halka bilgi verdi. BRT 2 ve Facebook’tan da Rumca simültane tercümeyle eşzamanlı olarak yayınlandı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan canlı yayın saat 21.30’da başladı ve yaklaşık 2 saat sürdü.
BİLGİLENDİRME
İsviçre görüşmeleri öncesinde iki tarafın bilgilendirilmesinin birlikte yapılabileceğini, son buluşmalardan birinde Kıbrıslırum lider Nikos Anastasiadis’e bunu “vardığımız mutabakatları kamuoyuna birlikte açıklayalım” şeklinde teklif ettiğini ifade eden Akıncı, Anastasiadis’in bunu uygun görmediğini belirtti.“Bu nedenle ayrı ayrı oldu ama aynı gün olmasını ben istedim” diyen Akıncı, saatlerin de çakışmasını da uygun görmediğini herkesin hem onu hem kendisini dinlemek isteyeceğini düşündüğünü, nitekim bazı kanalların Türkçe tercüme ile Anastasiadis’in söylediklerini verdiklerine dikkat çekti.
Akıncı, “Onun düşüncelerinin de bizim topluma yansıması olumludur diye düşünüyorum” dedi
ERDOĞAN İLE GÖRÜŞME
Yarın İstanbul üzerinden İsviçre’ye 16 kişilik bir heyetle gideceklerini ifade eden Akıncı, BM’nin kontenjanının otelde ayrılan yerin de bu kadar olduğunu, basının ayrı yerde olacağını söyledi.
Süreçte Türkiye ile istişare içinde yüründüğüne işaret eden Akıncı, yarın TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul’da görüşeceğini, müzakere heyetinin de dün Ankara’da TC Dişişleri Bakanı Çavuşoğlu ve bürokratlarla görüşmesi olduğunu ifade etti.
GELİNEN NOKTA
Mustafa Akıncı müzakerelerde gelinen nokta konusunda yaptığı kısa sunuma, Mecliste bulunan tüm partilerin onay verdiği 11 Şubat 2014 belgesinin çerçevesi içerisinde, iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonun müzakere edilmekte olduğunu söyleyerek başladı. Akıncı, şöyle konuştu:
“Bunun tek bir egemenliği ve tek bir uluslararası kimliği olacak. Bu egemenlik Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan eşit olarak kaynaklanacak. Federal hükümetin yetkileri Anayasa tarafından belirlenecek. Anayasada artık yetkilerin kurucu devletler tarafından kullanılacağı da belirlenecek. Eşit statüde iki kurucu devlet sözkonusu olacak. Bu kurucu devletler tüm yetkilerini federal hükümetin müdahalesi olmaksızın tamamen ve geri döndürülemez şekilde kendileri kullanacaklar. Halkımızın daha iyi anlayabilmesi için bir merkezi hükümet olacak onun organları olacak ama iki tane de kurucu devlet olacak. Biri kuzeyde biri güneyde onlar kendi artık yetkileri çerçevesinde fonksiyok yapacaklar onların da ayrı meclisleri, hükümetleri, yargı organları polis teşkılatları herşeyleri olacak. Hatta uluslararası anlaşma yapma yetkileri bile olacak belli spesifik alanlarda. Bir de merkezi hükümet olacak. Merkezi federal hükümet ve kurucu devletin birbirleri üzerine otorite kurmayacaklar. Kimse kimsenin yetki alanına müdahale edemeyecek. Kurucu devletlerin yasalarını federal devlet ihlal edemeyeceği gibi, kurucu devletler de fedaral devletin yasalarını ihlal edemeyecek. Federasyonun bu iki bölgeli iki toplumlu yapısı ve AB’nin üzerine inşa edilmiş olan ilkeler adanın bütünü üzerinde geçerli olacak. Bunlar 2014 mutabakatının temel unsurlarıdır. Biz bu çerçevede bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarla şu noktaya vardık; Federal hükümete verilecek yetkiler hemen hemen tamamlandı. Net bir şekilde bu yetkiler kaleme alındı. Federal seviyede alınacak olan kararlarda Kıbrıslı Türklerin onayının aranması çeşitli düzenlemelerle büyük oranda temin edildi. Anayasada fedaral yetki olarak sıralanmayan tüm konuların artık yetkiler olarak kurucu devletlere ait olacağı benimsendi ve bu yetkilerin kurucu devletlerin kendi topraklarında münhasıran ve özgürce icra edileceği konusunda mutabakat sağlandı.”
SİYASAL SİSTEM; BAŞKANLIK SİSTEMİ
Siyasal sistem konusunda başkanlık sisteminin geçerli olacağı bu dönem karara bağlanmış olan diğer bir unsur olduğuna da dikkat çeken Akıncı, federal yapılanmada, federal yürütme, federal yasama ve federal yargı sözkonusu olacağını kaydetti.
“Başkan ve başkan yardımcısı başkanlığı simgeleyecek” diyen Akıncı, başkan ve başkan yardımcısının dahil olacağı Bakanlar Kurulu’nun sayısı ile ilgili ise henüz bir sonuca varmadıklarını söyledi.
Bakanlar Kurulu sayısının Annan Planı’nda 4’de 2 olduğunu hatırlatan Akıncı, bunun 6’ya 3 olma ihtimali de bulunduğunu vurguladı. Akıncı, “Biz başkan ve yardımcısının da kararlarda oy kullanmasını arzu ediyoruz ancak Rumlar bu konuda çekimser davranıyorlar. Çünkü başkan ve yardımcısı da oy kullanırsa 7’ye 4 gibi bir rakam çıkıyor. Bunun 6’ya 3 kalmasından yanalar. 1960 anayasasındaki 7’ye 3’den daha iyidir diyorlar. Nasılsa bakanların 3 tanesini eğer o dönemde Türk ise başkan yardımcısı atayacak. Eğer o dönem Rumsa 6 tanesini de Başkan atayacak. Onların nasılsa bakanlar başkanları dinlemek zorundadır gibi bir yaklaşımları var. Bizim yaklaşımımız net olarak şudur; katıldıkları toplantılarda kararlarda niye onların da oyu olmasın. Onu anlamakta zorluk çekiyoruz” dedi.
Bir başka uzlaşma olan konunun daha bulunduğunu ifade eden Akıncı, “Başkan ve Başkan Yardımcısı bazı önemli konularda, dış ilişkiler, savunma, polis ve güvenlik gibi konularda ortak karar alacaklar, federal parlamentoda kabul edilen bir yasayı birlikte veya ayrı ayrı yeniden tezekkül edilmek üzere federal parlamentoya iade hakları olacak” şeklinde konuştu.
“DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK MUTLAKA OLMALI”
Dönüşümlü başkanlık konusuna da değinen Akıncı şöyle konuştu:“Dönüşümlü başkanlık Kıbrıslıtürklerin siyasi eşitliğinin iki temel unsurundan biridir ve mutlaka olmalıdır. Henüz tam net bir uzlaşma yok ama bir çözüm olacaksa bu konuyu da içerecek. Bunun kabul edilmemesi halinde anlaşma metninin Kıbrıslı Türkler tarafından onay görmeyeceğini bir Kıbrıslıtürk Lider olarak, toplumun seçtiği cumhurbaşkanı olarak çok iyi biliyorum. Bunu saklamakta gereklilik yok, Bu konuda net pozisyonumuz budur.”
KARARLARDA ETKİN KATILIM
Kararlara etkin katılım konusu da olduğunu belirten Akıncı, bakanlar kurulunda başkan ve başkan yardımcısının oy hakkı olmayacaksa bir bakanın mutlaka oy hakkı olması konusunda bir sıkıntı olmadığını, bunu kurullarda da istediklerini söyledi.Kurullarda en az bir üyenin olumlu oyunun olmasını istediklerini ifade eden Akıncı, kurullarda kiminde eşitlik olacağını kiminde eşitlik olmayacağını, bunlarda büyük ihtimalle ikiye bir oranı olacağını kaydetti.
Akıncı, “Diyelim bir kurul var. Örneğin rekabet kurulu diyelim. Altıya üçtür diyelim. Eğer basit çoğunlukla kararlar alınacaksa kararlar, bir Kıbrıslı türkün katılımı olmayacaksa öyle bir nokta olabilir ki çok çok ters birşeydir ve Kıbrıslı Türklerin buna topyekün bir karşı çıkışı vardır. Eğer siz bir oyun bile verilmesini kabul etmezseniz demek ki orada Kıbrıslı Türkler açısından çok sakıncalı bir durumu bile bile göz göre göre geçirmek niyetindesiniz. Böyle bir durumda federasyonun temellerine dinamit koyarsınız. Katılımcılığı öldürürsünüz. Dolayısıyla bunun iyice anlaşılması lazım. Bunu bazı Rum dostlarımız veto hakkı olarak algılarlar. Eğer üç oy birden istense yani tüm türk üyeler de oy verecek dense belki bir veto olarak algılanabilir. Ama öyle değil bir oyun evet olması şartı aranıyor. Dolayısıyla eşitlik prensibinin dönüşümlü başkanlık gibi ve temel unsuru olduğunu değerlendiriyorum” şeklinde konuştu.
ORANLAR
Federal senatonun 20 20, temsilciler meclisinin ¼ oranında olacağını ifade eden Akıncı, federal yargıda tam bir eşitlik olacağını söyledi. Federal yargının 4’e 4 olacağını vurgulayan Akıncı, ana bağımsız kurumların 4 tane, bunların 2’ye 2 olması ve dönüşümlü olması konusunda mutabakat sağlandığını da ifade etti. Akıncı, “Sayıştay başkanı başsavcı ombudsman ve merkez bankası başkanı” dedi.
KAMU YÖNETİMİ
Kamu yönetiminin 1960’da 70’e 30 oranı olduğunu hatırlatan Akıncı, şimdi 1/3 oranında uzlaşıldığını yani 67’ye 33 olduğunu belirten Akıncı, kamu hizmeti komisyonu konusunda da eşitlik konusunda anlaşıldığını söyledi.
VATANDAŞLAR
Vatandaşlıklarla ilgili içişleri bakanlığının tespit ederek sunduğu rakamlar ışığında herhangi bir köken farkı gözetilmeksizin vatandaşların, çözümün ilk gününde birleşik Kıbrıs’ın vatandaşı, dolayısıyla AB vatandaşı olması üzerinde mutabakat olduğuna işaret eden Akıncı, yurt dışında yaşayan Kıbrıslıların, KKTC kimliği almamış olsa da onların da doğal hak olarak adaya gelip yerleşmek isterlerse vatandaş olabileceklerini söyledi.
ULUSLARARASI ANLAŞMA YETKİSİ
Kurucu devletlerin uluslararası anlaşma yapma yetkisi konusuna da değinen Akıncı, şunları dile getirdi:“Kurucu devletler yabancı devletler ve uluslararası örgütlerle yani UNESCO olsun İİT olsun ilişkilere girme ve anlaşma yapma hakkı temin edildi. Bunun tek egemenliği bozucu hiçbir yanı yoktur. Bunun federal devlet olma kavramını rencide edici hiçbir yanı yok çünkü bizi izleyenlere herkese şunu hatırlatmak istiyorum Montreal’ın Fransa ile anlaşma yapabiliyor. Bunun gibi örnekler çok var. Bu nedenle kurucu devletlerımız de Annan Planı’na göre daha iyileştirilmiş olarak ticari konularda askarı olarak turizm ekonomik yardım mali yardım kültürel konularda, yine askari olarak eğitim sanat spıor alanlarında uluslararası anlaşma yapabilecekler. Ayrıca yetki alanlarına giren tüm konularda dilediği şekilde işbirliği anlaşmaları protokol mutabak metni ve benzeri akitler imzalayabilecekler. Bu konfederal bir yetki değildir. Zaman zaman bu çarpıtılır özellikle güneyde, bu tamamen bir federal yetkidir. Dünyada örnekleri var”
MÜLKİYET
Mülkiyete de değinerek 2010 yılında alınan Demopulos kararını hatırlatan Akıncı, bunun yeni bir bakış açısı getirdiğini, 30-35 yıldır o konutlarda oturan insanlara da hak tanındığını, yani sadece eski koçan sahibi değil yıllarını vermiş çocukları torunları o evde doğmuş insanlara da hak verildiğini kaydetti.Akıncı, “AİHM dedi ki eğer bir şeyi düzeltmeniz gerekiyorsa başka birşeyi bozmaya gerek yok orada kurulan yaşamları da dikkate alın, ama mağdur olanı da tazmin edin onun hakkı illaki başka bir mağduriyetle giderilmesin. Onun hakkını da ya tazminat ya alternatif mülkiyetya takas olur ama illa ki boşaltıp da oraya gelmek olarak algılanmamalı. demopulos kararının özü budur. Bundan dolayı bizim çalışmalarımızda bu yaratıcı bir unsur oldu” dedi.
Bağımsız bir mülkiyet komisyonu kurulup Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumlardan oluşacağını belirten Akıncı, gerektiğinde yabancıların da katılacağını söyledi.Akıncı, “Bugünlerdeki en büyük sıkıntı duygusal bağ konusuyla ilgili. Oralardaki belirsizliklerin giderilmesini kriterlerin berrak olmasını net olmasını istiyoruz. Büyük oranda mülkiyet tazminatlarla çözüleceğini söylemek mümkün. Tabi ki kısmı iadeler sözkonusu olabilir. Bir miktar iade bir miktar tazminat, bir miktaralternatif mülkiyet olur yani karma bir şey olacak. Bunun tek bir formülü yok. Büyük oranda tazminat olacağını söylersem yanlış bir şey olmaz” şeklinde konuştu.
ÖZGÜRLÜKLER
Özgürlüklerin AB üyesi olan bir ülkede çok önemli olduğunu ifade eden ve “Kıbrıs Türk halkının özgürlüklerden çekindiği ya da AB norlarını içselleştirmeyecek bir halk olduğunu kimse düşünmesin” diyen Akıncı, kendi ülkemizde özgür halk olarak yaşamak istendiğini söyledi.“Biz daha az sayıda olan ve maddi yönden daha güçsüz olan toplumuz o nedenle bir mutabakat var aramızda bireyin mülkiyet hakkına saygı duyacağız. Alamazsın asla Türk tarafında mal demeyeceğiz ama mesela bir apartman varsa ondaki 10 daireyi de alamazsın diyebileceğiz” diyen Akıncı, kurucu devletlere mülkiyeti düzenleme regüle etme hakkı çerçevesinde düzenleme yapılacağını bu konuda uzlaşma olduğunu ifade etti.
NÜFUS
Nüfus bakımından herkesin istediği yerde yaşayabileceğini, gelip insanların kalabileceğini, iş de kurabileceğini kaydeden Akıncı, ama yasal ikamet kavramının yüzde 20’yi geçmeyeceğini söyledi.Akıncı, “Siyasal hakkı olmadan gelip kalmak istiyorsa ancak haklarını diğer tarafta kullanacak o da mümkün” dedi.
EKONOMİK KONULAR
Doğrudan vergilerin Kurucu devletlerin olacağını, dolaylı vergilerin ise federal bütçeye gideceğini vurgulayan Akıncı, kurucu devletlerden Kıbrıs Türk devleti daha düşük seviyede olacağından, ta ki ekonomilerin oranı yüzde 85’e denk gelsin kalkınma bütçesinin 5/6’sının Kıbrıs Türk kurucu devletine aktarılacağını söyledi.Akıncı, bütün bütçenin değil, kalkınma bütçesinin bütün bütçesnin yüzde 6 sı olacağını bunun da 5/6 sının Kıbrıs Türk kurucu devlete verileceğini belirtti.Nats 2 diye bir olay olduğunu bunda uzlaşıldığını anlatan Akıncı, Nats 2 olarak KKTC’nin şimdiki alanı kabul edilmese Kıbrıs’a daha az para geleceğini, daha çok para gelmesi ve kalkınmanın daha erken olması için Nats 2’lerden birinin kuzey bölgesi olacağını ifade etti.
Programda Akıncı’nın sunumunun ardından habercilerin Kıbrıs sorununa ilişkin sorularına geçildi.
Mustafa Akıncı, İsiviçre’ye 2016 çözüm hedefini gerçeğe dönüştürmek için gittiklerini vurgulayarak, Rum tarafının 50 yıl daha müzakerelerin sürmeyeceğini bilmesi gerektiğini ifade etti.
Çözümün bugün 12 yıl öncesine göre daha zorlaştığını vurgulayan Akıncı, “Bir 10 yıl sonra konuşacak ne kalacak onu hesaplamak lazım” dedi.
Akıncı, Anastasiadis ile İsviçre’ye ortak bir hedef içi gitmelerinin şart olduğunun altını çizdi. Akıncı, istenilen süreç İsviçre’de elde edilemezse, olumsuz sonuç çıkarsa 2016’nın çözüm hedefini sonu demek olduğunu, 2017’nin risklerle dolu olduğunu, BM Genel Sekreteri’nin değişeceğini, 8 Kasım’da ABD’de yeni başkan seçileceği için ekibinin yeniden oluşacağını, 2018’de güneydeki başkanlık seçimi yapılacağını kaydetti.
Diplomaside nokta konmayacağının söylendiğini belirten Akıncı, federal çözüm olarak son deneme olduğunu, çünkü ayrılıkların kökleştiğini, başarılmazsa ileride başka formülerin konuşulacağını, iki toplumun el birliği ile çözüm için çaba sarf etmesi gerektiğini kaydetti.17 aydır 57 kez liderler görüşmesi yaptıklarını söyleyen Akıncı, ilerlemeleri heba etmeyip İsviçre’den olumlu sonuçlarla dönmeyi arzu ettiğini dile getirdi.
Akıncı, Anastasiadis’in iyi niyetine inandığını, çözüm istediğine inanmak istediğini kaydederek, Kıbrıs’ın güneyindeki seçilme kaygılarından doğan kamuoyu baskısıyla söylemlerin zaman zaman değişebildiğine dikkat çekti.
“HARİTA 5’Lİ KONFERANS TARİHİNİN BELİRLENMESİ VE KRİTERLERDE ANLAŞILMASINDAN SONRA”
İsviçre’deki müzakerelerin çerçevesine ilişkin varılan mutabakata değinen Akıncı toprağın da masada olacağını ancak önce 4 başlığı ele alacaklarını, 5’li konferansın tarihinin kararlaştırılması ve toprakla ilgili kriterlerde anlaşılması halinde harita konusunun gündeme geleceğini kaydetti.
“İKİ KESİMLİLİK SULANDIRILMAYACAK”
Mustafa Akıncı iki kesimlilik ile ilgili olarak da 100 bin olarak telaffuz edilen rakamın; Kıbrıslırumlara kendilerine verilecek topraklara dönmesini istedikleri rakam olduğunu ve göçmenlerden oluştuğunu, bunların çoğunun bugün hayatta olmadığını, onların mirasçısı konumundaki hayatlarını bir düzene oturtan torunlarının ise böyle bir şeyi tercih edeceğini sanmadığını söyledi.Yasal ikametgahı karşılıklı olarak yüzde 20 ile sınırlandırıldığını kaydeden Akıncı, iki kesimliliğin sulandırılacağını sanmadığını, çağdaş normlara sahip bir ülke yaratacaklarını belirtti.
“TÜRKİYE’NİN GÜVENCESİNDEN VAZGEÇİLMEYECEK”
Türkiye’nin güvencesinden vazgeçilmeyeceğini belirten Akıncı, AB’den 12 yıl önce alınan sözlerin yerine getirilmediğini hatırlattı..Akıncı, güneydeki ret cephesinin Anastasiadis’le üretmeye çalıştıkları çözüme toptan karşı çıktıklarını ve bunların sayısının arttığını, Kıbrıslıtürk toplumunun 1963’e döneceği kaygısının ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Akıncı, bir çözümde güvenin zamanla oluşabileceğini, ileride Kıbrıslıtürk toplumunun endişeleri giderilirse bazı şeylerin değişebileceğini, ancak bugün karşı tarafta “ortak bir operasyon yaptık” diyemeyen Adalet Bakanı bulunduğunu hatırlattı.
“ÇÖZÜM AKIL İŞİ”
“Kıbrıs sorununu çözmezsek bu yapı 50 yıl daha böyle gidemez” diyen Akıncı, bölgedeki ateş çemberinin Kıbrıs’ı da sarabileceğine, çözüm istemenin akıl işi olduğuna, çözümde tüm tarafların kazançlı çıkacağı bir formülün bulunabileceğine inandığını kaydetti.Müzakerelerde tarih olmamasına karşın 2016 yılının aslında doğal bir tarih olduğunu kaydeden Akıncı, toprak dahil her şeyi konuşmaya gittiklerini, toprağın konuşulması için kriterlerde yakınlık sağlanması gerektiğinin altını çizdi.İsviçre’de toprak dahil her şeyi konuşurken Yunanistan ve Türkiye’nin güvenlik ve garanti konularını konuşmasını arzu ettiğini dile getiren Akıncı, ancak Yunanistan’ın buna razı olmadığını ifade etti.
Akıncı, Kıbrıslıtürk toplumunun güvenlik ve garanti konusunda bir şeyler görmek istediğini vurguladı. Kıbrıslırumların özellikle toprak ile güvenlik ve garantilerin ilişkisini koparmaya çalıştıklarını ancak bütünlüklü çözümde bütün başlıkların birbiriyle ilintili olduğunu kaydeden Akıncı , “İstesek de istemesek de konular birbiriyle ilintilidir” dedi.
İsviçre’deki müzakerelerin çerçevesinin BM gözetiminde belirlendiğine işaret eden Akıncı, “Kimse bundan yan çizmesin” dedi. Ada’da yaşayan toplumların daha iyi şeylere layık olduğunu gelecek nesillerin gelecek kaygısından kurtulması gerektiğini söyleyen Akıncı, “bugün için adil çözümü bulmamız lazım kendimiz için adalet isterken karşı taraf için de adil duyguyu taşımamız lazım” dedi.
“ÇÖZÜMÜN MALİYETİ 8 MİLYAR EURO”
Mustafa Akıncı, çözümün finansmanı için 24 milyar Euro gibi bir rakam telaffuz edildiğini, bunun bir bölü üçünü güneyde kalan Türk mallarının, diğer bir bölü üçünü de , kuzeydeki verilecek olan malların karşıladığını geriye maliyet olarak 8 milyar euro kaldığını kaydetti. Çözüm finansmanının sağlanması konusunda AB’nin yardım sözü verdiğini, ancak hepsini karşılamayacağını belirten Akıncı, Türkiye’nin de gerekeni yapacağına inandığını ancak çözümün tüm maliyetini Türkiye’ye yüklemenin de doğru olmadığını söyledi.Akıncı, iki uluslu tek kimlik yaratma peşinde olmadıklarını iki kimliğin barış içinde yaşayacağı koşulları yaratmaya çalıştıklarını, çok kültürlülüğün bir zenginlik olduğunu ifade etti.
“TOPLUMUN DESTEĞİ VERDİĞİ OYUN ÜZERİNDE”
Akıncı, toplumun kendisinin yanında olduğunu toplumun güven ve desteğinin seçimde verdiği yüzde 60 oyun üzerinde seyrettiğini, hükümetin kendisiyle farklı düşündüğünü açıkladığını, hükümetten beklentisinin sürecin yürütülmesinde sıkıntılar yaratılmaması olduğunu kaydetti. Akıncı hükümetle Cumhurbaşkanlığı arasındaki diyalogun yararlı olacağının altını çizerek, “Bizim birbirimize küsme ve çelme takma lüksümüz, hakkımız yok. Halkın verdiği yetkiyle bu işleri yürütüyoruz” dedi.
VATANDAŞLIK KONUSU
Akıncı, 220 bin rakamının İçişleri Bakanlığı’nın verdiği nüfus rakamı olduğunu, bu rakam üzerinde anlaştıklarını, Kıbrıslırumların kendi nüfuslarına bakarak 800 bine 220 bin rakamının 1960’taki yüzde 18 oranına çok yakın olan yüzde 21 olduğunu görünce rahatladıklarını ve 220 bin vatandaşlığı kabul ettiklerini belirtti. Kimseyi gemiye yollayıp göndermeyeceğinin sözünü verdiğini ve bunun arkasında olduğunu kaydeden Akıncı, iş izniyle çalışanlarının çalışmaya devam edeceklerini, eğer ekonomi gelişirse Türkiye’den belirli koşularda çalışma izniyle insanların gelebileceğini ifade etti.
“GÖÇMEN OLACAKLARA MUADİLİ ŞARTLAR YARATILACAK”
Akıncı, çözümden sonra yerinden edilecekler için de bunun savaşlardaki gibi bir göç olarak değerlendirilmesi gerektiğini, barış içinde yer değiştirmenin bütün koşulların sağlanmasının ardından gerçekleşeceğini vurgulayarak, “hiçbir birey ve aile muadili yaratılmadan yerinden ayrılmayacak. İş sadece bir konut değildir. Onun sağlanması kadar geçimi de söz konusu” dedi.
Kendisinin Kıbrıs’ta çözümü ne kadar istediğinin ortada olduğunu söyleyen Akıncı, halka ne söz verdiyse onun için çalıştığını hem Kıbrıs sorununun çözülmesi için uğraştığını, bir yandan da iç meselelerin çözümüne katkı sağlamaya çalıştığını belirtti. (tak)