AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Ersin Tatar’ın seçilmesiyle ilgili yayımladığı basın açıklamasında, gerçekleşen gelişmeyi olumsuz olarak niteleyerek, çağrılarının ortak mücadeleye devam edilmesi olduğu kaydedildi. Açıklama şöyle:
Kıbrıslıtürk toplumunun yeni liderinin seçimi için işgal altındaki bölgede yapılan oylamanın sonucu BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı ve üzerinde anlaşmaya varılmış iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde Kıbrıs sorununun çözülmesi perspektifi açısından çok olumsuz bir gelişmedir.
Sn. Tatar’ın seçilmesi Kıbrıslıtürk yurttaşlarımız tarafından değil, Türkiye’nin ilk kez bu boyutlara varan müdahalesi ve yerleşiklerin oyu tarafından belirlendi. Aynı zamanda seçmenlerin neredeyse yarısının güçlü Erdoğan’a ve iki bölgeli iki toplumlu federasyona çözümüne karşı olan siyasal güçlere sırtını dönmeleri de gözden kaçırılmamalıdır.
Artık koşullar çok daha zor hale gelmektedir. Ne yazık ki zaman değerlendirilmeyerek boşa gitti. Müzakere süreci olmaksızın 3 yılı aşkın bir süre kaybedildi ve üstelik de iki devletli çözümü reddededip federal çözümde ısrar eden bir Kıbrıslıtürk lider varken. Bugünden itibaren muhatabımız taksimci seçenekleri tercih eden Sn. Tatar’dır. Kesinlikle Ankara’nın isteklerine göre politikasını icra edecek olan Sn. Tatar.
Bu vesileyle, AKEL’in taksimi kabul etmesinin asla sözkonusu olmayacağını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Durum çok zor ama henüz hiçbir şey bitmedi. Kurtuluş ve yeniden birleşme mücadelesine yılmadan yorulmadan devam edeceğiz. Sn. Anastasiadis müzakere sürecinin yeniden başlaması ve Guterres Çerçevesi ile şimdiye kadar varılan görüş birlikleri temelinde, Crans Montana’da kalınan yerden devam edilmesinde sadece lafta değil, pratikte de tutarlı bir şekilde ısrar etmelidir.
Artık gerçekleri çarpıtmanın ve yalpalamaların yeri yok. Sadece bu şekilde Türkiye taksimci yönelimleri terk etmesi ve Crans Montana’da kalınan noktaya dönmesi yönünde baskı hissedecektir.
Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk yurttaşlarımıza çağrımız hayal kırıklığına uğramamalarıdır. Bu gelişmenin Kıbrıs sorununda perdeyi kapattığını düşünmemeleridir. Kurtuluş ve yeniden birleşme için ortak mücadelede herzamankinden daha kararlı bir şekilde saflarımızı sıklaştırmalıyız.
