CTP Kıbrıs Çalışma Grubu üyesi milletvekili Asım Akansoy, “hidrokarbon yatakları konusunda atılan adımların gerilimi artıracağı ve bunun doğrudan müzakereleri olumsuz etkileyeceği gerçeğinden hareketle araştırma ve sondaj çalışmalarının askıya alınmasını sağlamalıyız” dedi. CTP Kıbrıs Çalışma Grubu ile AKEL Kıbrıs Komitesi bir süredir sürdürdüğü program çerçevesinde PEO Konferans Salonunda, ‘Kıbrıs’ta Federasyon’ konulu konferans düzenledi. İki toplumun ilgisinin yoğun olduğu konferansın açılış konuşmasını Toumazos Tsielepis yaptı. Konferansa CTP adına katılan Asım Akansoy burada yaptığı konuşmada Kıbrıslıların ne istediği üzerinde durdu. Garantörler ve hidrokarbon konularının da değerlendirildiği konferansta Sol’un görevleri ve ne yapılması gerektiği ele alındı.
NE İSTİYORUZ, NE YAPIYORUZ?
CTP milletvekili Asım Akansoy konuşmasına Nazım Hikmet’in, “Dünyanın En Tufah Mahluku” şiirinden alıntıyla başladı. Kıbrıs’ın makus tarihi akışını değiştirme gibi temel bir siyasi görevi kendisine ilke edinmiş partiler ve bireyler olarak, toplumların özgür ve eşit gelişiminin ancak son yarım yüzyıllık gidişatın ters yüz edilmesi ile mümkün olabileceğini ifade eden Akansoy, ‘ne istiyoruz’ sorusu üzerinden hareket edilmesi gerektiğini belirtti. “Eşit ve adil, kalıcı ve özgür yeni bir düzen kurmak istiyoruz. Farklı kimliklerin tanındığı çoğulcu bir düzen” diyen Akansoy, katılımcılık ve ortaklaşmayı yaratacak, özgürlükçü ve eşitlikçi günleri çağıran, ilerici, adalet duygusunun hakim olduğu bir düzen istediklerini vurguladı. Emperyal unsurların hangi gerekçe ile olursa olsun sağlanacak düzeni bozamayacağı ortak bir yurt yaratma hedefinde olduklarını aktaran Akansoy, BM parametrelerine dört elle sarılmak gerektiğini vurguladı. Akansoy ayrıca siyasi partilerin, yurtsever bireylerin ve sivil toplumun katılacağı güçlü uzlaşı metinleri yaratılması ve toplumların çıkarının gözetildiği bir çözüm için istikrarlı siyaset üretiminin sürekliliğin sağlanması gerektiğini ifade etti.
BEŞ BAŞLIKTA ÇOK BÜYÜK İLERLEME OLDU
2016 sonu itibarıyla aslında Kıbrıs Sorunu dosyasının büyük oranda kapandığını, müzakere sürecinde her iki liderin de söyleyeceğini, resmi ve gayrı resmi olarak söylediğini, BM’nin bunu not ettiğini ve resmi bağlamda çok ciddi ilerleme kaydedildiğini ve gayrı resmi olarak tarafların birbirlerine her konudaki görüşünü bildirdiğini belirtti. Altı temel başlıktan dört tanesinde; yani Yönetim ve Güç paylaşımı, Ekonomi, AB İlişkileri, Toprak konularında uzlaşı ile masadan kalkıldığını geriye simgesel boyutu güçlü dönüşümlü Başkanlık ve içerik olarak gerçekten çok önemli olan Etkin Katılım konusunun kaldığını kaydeden Akansoy, Cenevre Konferansına bu çerçevede gidildiğini ancak orada Anastasiadis’in zaman kazanmaya çalışan tavrı ile karşı karşıya kalındığını ifade etti. Ardından Crans Montana yani 2. Kıbrıs Konferansında liderlerin harita konusunda da güçlü bir açılım yaparak, kağıtlarını BM Genel Sekreteri ile paylaştıklarını hatırlatan Akansoy, geriye Garantiler konusunun kaldığını belirtti. Akansoy, “yani altı başlıktan beşi resmi düzeyde olmasa da gerçekte netleşmişti” dedi.
GÜVENLİK REJİMİ TOPLUMLARIN İHTİYACINA GÖRE DÜZENLENMELİ
Garantiler konusunun toplumların ve kurulacak yeni düzenin bağımsızlığı, anayasal yapısı ve toprak bütünlüğü üzerinden ele alınması gerektiğini belirten Akansoy, bunun güvenlik meselesi olduğunu, Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıslı Rumların da bu yöndeki hassasiyetlerini karşılamak gibi bir sorumluluğun mevcut olduğunu söyledi. Konunun sadece şu anki üç garantör ülkeyi değil, ondan çok daha fazla adadaki toplumları ilgilendirdiğinin altını çizen Akansoy, “yeni devlet, Yunanistan’ın olduğu gibi Türkiye’nin de dostu olacaktır, olmalıdır. Bu iki ülke, kurulacak yeni devletin düşmanı olmayacaktır. Olmamalıdır da. Kıbrıslı Türk ve Rumların, tarihsel, sosyal ve psikolojik duyarlılıkları gözetilmeden bu yönde sergilenecek dışlayıcı bir söylemin çok yönlü olumsuz etkiler doğuracağı çok iyi bilinmelidir.” dedi.
HİDROKARBON ÇALIŞMALARI
Hidrokarbon yatakları konusunda atılan adımların gerilimi artıracağı ve bunun doğrudan müzakereleri olumsuz etkileyeceği gerçeğinden hareketle araştırma ve sondaj çalışmalarının askıya alınmasını sağlamaları gerektiğini belirten Asım Akansoy şöyle konuştu:
“Bilinmesi gerekir ki, bu konu sıcak çatışma potansiyelidir. Ve masanın dağıtılması için de provokatif etkiye açık bir alandır. Sorunun çözülmemesi ve ilelebet statükonun kalıcılaşması için bir kibrit yeterlidir. Kıbrıslıların çıkarları bu çalışmaların askıya alınmasını gerektirir. Burada ne egemenlik ne de uluslararası hukuk sizi veya bizi koruyabilir. Sayın Anastasiadis ateşle oynamaktadır veya ateşle oynamak isteyenlere çok ciddi bir imkan tanımaktadır. O bunun farkında değilse biz olmalıyız! Ve korkusuzca ona, bizi yangına götürdüğünü söylemeliyiz. Ancak elbette sadece Anastasiadis’i uyarmak yetmez, bunun karşılığında BM’nin süreci gerilimden kurtarmak adına, aynı zamanda Türkiye’nin de sondaj ve araştırma girişimlerini sonlandırması gerekmektedir. Bu konudaki hassasiyeti BM Genel sekreteri de son raporunda açıkça ifade etti.”
SOL’UN GÖREVİ: YÜZÜMÜZÜ SOKAĞA DÖNMELİYİZ
Konuşmasında, “Sol’un üzerine düşen görevler nelerdir – ortak değerlerimizi ön plana çıkaracak mıyız?” sorusuna yanıt arayan Akansoy, etkin katılımın bu noktada çok önemli olduğunu, eğer ortak yurt, ortak üretim ve paylaşım ekseninde oluşturulacaksa, etkin katılım imkanlarının sonuna kadar zorlanması ve etkin katılımın ayrıştırıcı, engelleyici bir yöntem olarak görmekten vazgeçilmesinin şart olduğunu belirtti. Solun bu noktada kendi farklılık yaratacak yaklaşımını ortaya koyması gerektiğini ifade eden Akansoy, etkin katılımda yer alacak Kıbrıslı Türk bireyleri şimdiden ötekileştiren bir dil ve akıl yürütme ile asla sonuç alınamayacağını belirtti. Akansoy, “11 Şubat 2014 ortak açıklamasında nasıl bir Federasyon kurulacağı şekillendirilmiştir. 30 Haziran 2017 tarihinde BM Genel Sekreterinin taraflara sunduğu çerçevenin kabul edilerek süratle müzakerelerin başlamasını ve en erken zamanda sonuç odaklı bir Konferansın çağrılmasını sağlamak için, sadece basın ve diplomasi yolu ile hareket değil, kararlılıkla yüzümüzü sokağa dönmeliyiz. Zamanı artık gelmiştir” dedi.
SAMİMİYET VE GİRİŞİM BEKLİYORUZ
CTP olarak, Kıbrıs’ta tek egemenliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir Federal çözümü savunduklarını vurgulayan Akansoy, bunun kendileri için tarihi bir ilke ve varlık nedeni olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz sadece Kıbrıslı Türk toplumu için değil, adadaki tüm toplumlar ve bireyler için özgür yaşam alanının bu model olduğuna inanıyoruz. Diplomatik müzakere oyunları değil, çözüm odaklı bir görüşme süreci istiyoruz. Dünya Kıbrıslı elitlerin oyuncağı haline dönüşmüş bir çözüm sürecine tahammül etmek zorunda değil. Kıbrıslı toplumlarsa hiç değil. Dolayısıyla biz artık önümüzü görmek istiyoruz. Sonuç odaklı, iyi tanımlanmış bir sürece başlamaya hazırız. Sayın Akıncı hazırdır. BM hazırdır. Bugün kuzeyde gerek Başbakanlık gerekse Cumhurbaşkanlığı çözüm güçlerinin elindedir. Bugün çözüm konusunda atılan adımlara destek verilmekte, bu yönde ciddiyetle çalışılmaktadır. Biz Sayın Anastasiadis’ten ciddiyet, samimiyet ve girişim bekliyoruz. Sayın Anastasiadis masaya çözüm için oturduğu gün, irade ortaya koyduğu gün, çözüm günüdür. Buna inanıyoruz”.