Sol Hareket Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sekreteri Semen Saygun, yaptığı yazılı açıklama ile “Aile Çalıştayı”nı değerlendirdi.
Açıklama şu şekilde;
Sibel Tatar, Vakıflar İdaresi ve Cumhurbaşkanlığı Sosyal Destek Komitesi yardımlarıyla 17- 18 Şubat tarihlerinde, Girne Acapulco Otel’ de KKTC 1. Aile Çalıştayı düzenledi. Kıbrıs’ın kuzeyindeki boşanma oranlarımızı düşürmek ve aile içi sıkıntılarımızı çözmek için Türkiye Cumhuriyeti Aile Bakanlığı uzmanları eşliğinde, yerel kurum ve kuruluşların da katılımıyla iki gün aile dayatması yapılan toplantılar düzenlendi.
Bütün bunlar bize hiç yabancı değil aslında Kıbrıs’ta Tarih Eğitimi Çalıştayı, Kıbrıs Türk Tarih Eğitimi ve Öğretimi Paneli, Türk Kültürü Kongresi, şimdi de Aile Çalıştayı. Bunlar aslında daha da çoğaltılabilir. Kültürümüz, tarihimiz, tarih öğretimimiz, dilimiz ve şimdi de yaşam biçimimiz aile kurumu dayatılarak sorgulanıyor ve biçimlendirilmeye çalışılıyor. Bu yaşadıklarımız işgal ve sömürü düzeninin bize dayattıklarıdır. Bu dayatmalara birlikte karşı durmalı ve ses çıkarmalıyız.
Bu tehlikeli adım, kadını, aile ile özdeşleştirip yok sayma adımıdır. Türkiye’de 1991 de kurulan ‘Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın adını (Kadını aile ile özdeşleştirdiği için bu ad bile sorunluyken) değiştirip 2011 de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ na döndürdüler. Kadının adını tamamen sildiler. Artık kadın politikaları değil aile geliştirme politikaları görüşülmeye başlandı. Artık kadına yaklaşım kadını aile içine hapsetme ve her ne olursa, ne yaşanırsa yaşansın evliliği kurtarma oldu. Biz bu süreci biliyor ve gelmekte olanı görüp şimdiden reddediyoruz.
Neden aileyi konuşuyorsunuz? Çünkü aile içinde biz kadınlardan beklediğiniz iyi eş, iyi anne olmamız. İtaat etmemiz. Ataerkil düzeninizi devam ettirmemiz. Bakım hizmetlerinin tümünü devlete kalmayacak şekilde üstlenmemiz. Bunlardan birini zamanında, beklenen nitelikte yerine getiremediğimiz ya da getirmek istemediğimizde, ‘Hayır’ dediğimizde bizi bekleyen psikolojik, ekonomik, fiziksel, cinsel şiddete rağmen aile kurumu altında yaşamaya devam etmemiz ya da bu kurumu korumak pahasına öldürülmemiz.
Biz kadınların hayatları sizin aile kurumunuzdan çok daha değerlidir. Heteroseksüel çekirdek aileyi bir norm olarak kabul ederek bizi şekillendiremezsiniz. Biz hiçbir ilişki ve yaşam biçimini tek doğru olarak kabul etmiyoruz. Ailenin heteroseksüel, evli çift üzerinden tanımlanmasını da kabul etmiyoruz.
Dayattığınız ideal ailenizde mutsuz evliliklere hapsolmayacağız. Mutsuzsak idare etmeyeceğiz, yeniden denemeyeceğiz. Ne mükemmel eş, ne mükemmel anne olma çabasında olmayacağız. Kadınların özgürlüğünü savunacağız. Aşk aşktır diyeceğiz. Aile dışında da bir hayat var ve biz o hayata, yaşamlarımıza sahip çıkacağız.