eni Kıbrıs Partisi (YKP) Genel Sekreteri Murat Kanatlı, seçime haftalar kala TC Elçiliği‘ne ‘Adalet Müşaviri‘ atanmasının ve ‘kaçak saray’ ödeneği çıkmasının müdahale olduğunu vurguladı.
Boykot Eylem Komitesi adına yazılı açıklama yapan Kanatlı, seçime müdahale etmenin çeşitli yollarını 1976’dan beri gördüklerini ve görmeye devam ettiklerini belirtti.
Kanatlı, “Erken seçim zili çaldığından beri TC elçisi Ali Murat Başçeri’nin parmağı havada birilerini işaret edip duruyor, belli oluyor ki bunun daha da netleştirilmesi gerekirdi, bu nedenle son olarak adalet müşaviri atanması haber oldu, neden şimdi? Eski ismi ile yardım heyeti yeni ismi ile KEİ Ofisi‘ndeki her müşavirin fiili bakan gibi hareket ettiği bilinmiyor mu? Adalet müşavirinin buradaki gölgesine eş düşecek Adalet Bakanlığı tartışmalarına neden yetkili yetkisizler yalanlama getirmedi, getirmiyor?” diye sordu.
“O zaman soruyoruz; bu protokolü kim imzaladı?”
Adalet müşaviri konusunu tartışırken TC ile imzalanan “Suçların Önlenmesi ve Ülkeye Giriş Çıkışlarda Sakıncalı İnsanların Tespitine Yönelik İşbirliği Protokolü”nün de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Kanatlı, atamanın kılıfının da bu protokol olduğunun belli olduğunu söyledi.
Kanatlı, “O zaman soruyoruz; bu protokolü kim imzaladı? Her şeyin Türkiye’ye bağlandığı koşullarda adalet başlığının da TC’ye bağlanma sürecinde Meclis ne kadar etkin müdahale edebildi? Tüm diğer dayatma yıkım paketlerinde, varoluşumuzu tehdit eden antlaşma ve protokollerde TC’nin kendisine ve yerli işbirlikçilerine geri adım attıran sokak değil miydi? Meclisin TC’nin dayatmalarını meşrulaştırma görevi olduğunu göremiyor muyuz?” sorularını yöneltti.
“Meclis yalnızca onay makamı görevi görmektedir”
Tam da bu nedenle siyasi partilerin Kıbrıs Türk halkını temsil etmediğini ve “onlara oy moy yok”, “rejime karşı mücadele için, her cephede direniş için boykota katıl” dediklerini ve demeye deval edeceklerini belirten Kanatlı şöyle devam etti;
“Kaçak saray için ödeneğin hazırlandığı haberi de açık bir müdahaledir. TC, net bir şekilde kimin arkasında olduğunu göstermektedir. Kaçak saray ilanından beri Meclis’te ciddi bir muhalefet ortaya konmamıştır, orası yalnızca onay makamı görevi görmektedir. Böylesi koşullarda kaçak saray mücadelesi de sokaktan geçiyor, Meclis’te onaylayacak olanlara da bu nedenle en net mesaj boykottur.
Yeniden altını çiziyoruz diktatör Tayyip Erdoğan’ın elçisi Ali Murat Başçeri’ye verilecek yanıt, “Bu memleket bizim, biz yöneteceğiz! Senin parmak işaretlerinle oy vermeyeceğiz” demektir. Bunun en dolaysız yolu da seçime hayır demek ve boykot çağrısına katılmaktır.
“Her cephede direniş”
YKP olarak, bir kez daha iradenin bizde olmadığının, işlerin talimatla yürütüldüğü böylesi bir yapıya tepkilerin boykot ile ortaya konmasının önemine dikkat çekeriz.
YKP olarak, hali hazırda müdahale edilmiş bu seçimden hayır gelmez diyoruz! İrademize ve geleceğimize sahip çıkmak için “her cephede direniş” ilkesiyle herkesi boykot cephesinde direnmeye çağırırız”