Bu makale ilk kez 9 Ocak tarihinde Avrupa Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
2024 yılı Haziran ayında Avrupa Parlamentosu için seçimler yapılacaktır. Bu seçim 1979 yılından sonra gerçekleşecek olan 10. seçim ve Brexit ten sonraki ilk seçim olacaktır. Bir AB ülkesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti de bu seçimlerde AB parlamentosuna göndereceği temsilcilerini seçecektir.
1960 Cumhuriyetinde seçimlerin etnik temelde düzenlenmiş olması, Kıbrıs halkı içinde ulusal ayrımcılığı pekiştirerek sınıfsal temelde siyasi örgütlenmenin önünde önemli bir engel teşkil etmiştir. İngiliz sömürge idaresi altında bile ortak partilerde örgütlenebilen kitleler sözde bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesi altında bu olanaktan yoksun bırakılmışlardır.
Saldırgan emperyalist bir devletler birliği olmasına rağmen, Kıbrıs Cumhuriyetinin, AB’ne üye olması ve AB parlamentosu seçimlerine katılabilmesi ile, en azından AB parlamentosuna yönelik seçimlerde etnik temelde siyasi örgütlenmenin aşılabileceği görülmüştür.
2015’te yapılan AB parlamento seçimlerine Partimiz Kıbrıs Sosyalist Partisinin yanında, bağımsız aday Şener Levent ve bazı Kıbrıslı Rum ve Türklerin ortak örgütlülüğü olan “Eylem”/ “Drasis” grubunun katılımı ile kıbrıslı seçmenler ilk kez etnik temelde olmayan bir seçim yaşamışlar ve her iki toplumdan adaylara oy verebilmişlerdir. 2019 yılındaki seçimlerde AKEL partisinden aday olan Kıbrıslı Türk Niyazi Kızılyürek de AB parlamentosuna seçilmiş ve böylelikle bir AB milletvekili olan ilk Kıbrıslı Türk olmuştur. Yaklaşmakta olan Avrupa Parlamentosu seçimleri konusunda yanılsamalar içerisinde değiliz. Bunun hayatlarımızı değiştirecek bir Avrupa Parlamentosu seçimi olmadığını biliyoruz.
Bu seçimleri, Avrupa Birliği’nin emperyalist karakterini vurgulayabilmek ve ayni zamanda Ziyonist katilleri destekleyen AB Komisyon başkanı Ursula Von Der Leyen ve AB liderliğini ülkemizde patronlar tarafından sömürülen binlerce işçi ve emekçiye teşhir etmek için bir fırsat olarak görmeliyiz. Elimizden gelirse, olanaklarımız elverirse emekçi halkımıza bu seçimlerde devrimci bir seçenek sunmak da sorumluluklarımız arasındadır.
Kıbrıs’ta ve Avrupa ülkelerinde yükselmekte olan faşizme karşı Avrupa ve Kıbrıs emekçi halklarının anti-faşist, anti-emperyalist birleşik cephesinin kurulmasına katkı koymak, Avrupa Birliğinin emperyalist burjuvazisinin yozlaşmış (corrupt) ve hali hazırda emekçi halklar arasında teşhir olmuş temsili burjuva demokrasisinin yerine emekçi halkların doğrudan demokrasisinin uygulanması mücadelesini vermek; bağımsız, birleşik, emperyalist üs ve ordularla işgal kuvvetlerinden arınmış, özgür bir Kıbrıs için mücadele etmek üzere, bu yıl yapılacak olan AB parlamentosu seçimlerine kendi adaylarımızla katılmak için çaba sarfetmeliyiz.