Bakanlar Kurulu bir gecede sessiz sedasız bir karar alarak ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki çocuklarını ilgilendiren ve baş örtüsü takılmasının önünü açma hedefini taşıyan bir kararla Disiplin Tüzüğü’nde değişiklik yaptı.
Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan yeni disiplin tüzüğüyle, okullarda kılık kıyafetle ilgili kurallar artık yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek.
Düzenlemeye göre, öğrencilerin dini inançları gereği başlarını örtmek istemeleri hâlinde, yalnızca bone üzerine bandana takmalarına izin verilecek. Bandananın sade ve düz renkte olması şartı da koşulan kararda, bone ve bandananın üzerinde herhangi bir şekil, desen, yazı, sembol veya işaret bulunması ise yasaklandı.
Bakanlar Kurulu tarafından Disiplin Tüzüğü’nde yapılan değişiklikle kılık kıyafet kuralları üzerindeki yetki okullardan alınarak Eğitim Bakanlığı’nda devredilmiş oldu.
Orta Eğitim Sendikası-KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, Disiplin Tüzüğü’ndeki değişikliğin eğitim sistemini dini referanslarla şekillendirmeye yönelik bir adım olduğunu kaydederek “uzun süredir artan şiddet ve akran zorbalığıyla ilgili güncellenmesi gerektiğini verilerle, önerilerle ortaya koyan sendikamız, yasal mevzuata uymayacak şekilde değiştirilen ve sadece bu madde eklenen siyasi tüzük dayatmasına, saldırının bu yeni boyutuna karşı her türlü mücadeleyi vermeye devam edecektir” açıklamasında bulundu.
İlahiyat kolejiyle, Kuran kurslarıyla, vakıf, dernek, tarikat yapılanmaları, zikir evleri, Çanakkale ve benzeri kamplar, kültür anlaşması adı altında misyonerlik çalışmaları ve dini sembol takan öğretmen atamalarıyla AKP’nin Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde de yapmak istediğinin eğitimde dinî muhafazakarlaştırma, dindar nesil yetiştirme, sorgulamayan, biat eden bir toplum modeli yaratmak gibi hedeflerle ortaya koyduğu ideolojik politikalara dikkat çeken Eylem, “bu çerçevede tüm okullar imam hatipleştirilmeye çalışılmakta, Kıbrıs Türk toplumuna dayatılan ekonomik, siyasi, sosyal politikaların kalıcılaşması için Türkiye’de olduğu gibi burada da toplumsal farklılıkları ve hoşgörüyü yok etmeye, bölmeye, halkı birbirine düşman etmeye uğraşılmaktadır” dedi.
Selma Eylem şöyle devam etti:
“Bünyemize uymayan dayatmalarla, kötü örneklerle, eğitimle, dinle, ithal örgütlerle sürekli bölünme, cehalet, çatışma örgütlenmektedir. Toplumumuzun hiç yaşamadığı yeni çatışma alanları yaratılmak istenmektedir. Toplumumuza dayatılanlar normalleştirilmeye, ihtiyaçmış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Bunun ne bir özgürlük ne de kıyafet meselesi olmadığı açıktır.
T.C. elçiliğinde çalışılıp kuklalar aracılığıyla hayata geçirilen birçok örnekle karşı karşıya kalmaktayız. Sınıfsal ve toplumsal haklar gasp edilip geri götürülürken seyirci kalınmamalı; bilimsel, laik eğitim ve toplum yapısı için, toplumumuzun geleceği için bedel ödeyerek direnen öğretmenlerimiz ve sendikamızla dayanışma içerisinde olunmalıdır.
AİHM’nin Türkiye’yi dinî sembollerle yaratmaya çalıştığı bu uygulamaları nedeniyle mahkum ettiği bir konunun okullarımıza sokulmak istenmesinin amacı nedir?
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem yazılı açıklamasında BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 18 yaşından küçük herkesin çocuk olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çekerek “18 yaşından küçük kız çocuklarının örtülmesi, bir özgürlük alanı olarak nitelendirilip meşrulaştırılamaz” vurgusunda bulundu.
Eylem “Türkiye 1995 yılında BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bazı önemli maddelerine “çekince” koyarak çocuklar arasında etnik köken, din ya da kültüre dayalı ayrımcılık yapmayı meşrulaştırmıştır. Eğitimde imam hatipleştirmeyle, din dersi sayısının artırılması, her okulda mescit açılmasının zorunlu olması, başörtüsünün 9 yaşındaki kız çocuklarına kadar indirilmesi, kız ve erkek öğrencilerin okullarının ayrıştırılması, kamusal alanda da bu ayrıştırmanın yapılmasına yönelme, dinî, muhafazakâr bir toplum yaratma hedefi taşır” dedi.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki iktidarın politikaları ele alındığında bu uygulamanın kız çocuklarına yönelik baskı, ayrımcılık ve istismar içerdiğine ve kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Selma Eylem, “AİHM kararlarında, anayasamızda devletin dini yoktur ve herhangi bir dinî örtünmenin de ideolojik sembol olduğu, ayrıştırıcı olduğu nettir.” ifadelerini kullandı.
KTOEÖS Selma Eylem yazılı açıklamasını şöyle tamamladı:
“Çocukların her türlü şiddete, istismara ve ihmale karşı korunmasının yanında, sağlıklı ve güvenli yaşayabilmesi, tüm çocukların parasız, nitelikli, laik, bilimsel eğitim alabilmesi devletin ve bu konudaki paydaşların temel sorumluluğudur. Bu sorumluluğunu koltuk uğruna yok sayan, birkaç gün önce “ben laik ve Atatürkçüyüm” diye kükreyen, Kuran kurslarında olduğu gibi okullarda örtünmeyi, çocuk istismarını yasal hale getirmek isteyen Eğitim Bakanı, Bakanlar Kurulunu da bu suça ortak ederek birlikte miyavlamışlardır.
Koltuk uğruna boyun eğen, geleceğimize, çocuklarımıza ihanet eden kuklalara karşı da, talimatları veren ve organize edip dayatanlara karşı da öğretmenlerimiz ve sendikamız, boyun eğmeyecek, geleceğimiz, çocuklarımız, toplumumuz için her türlü mücadeleye devam edecektir.


