Kıbrıslıların DNA referanslarını ortaya koyan bir çalışma, Kıbrıslı erkeklerin en iyi ihtimalle sadece yüzde 10 ile 30’unun Yunan kökenli olduğunu gösteriyor.
Bu çalışma ada nüfusunun yüzyıllar boyunca gelen karışık kökenli nüfusla daha fazla genetik benzerliğe sahip olduğunu gösteriyor.
Tarihi ve arkeolojik çalışmalara göre Kıbrıs’ın ilk sakinleri, Yunanlılar ya da Türkler tarih sahnesine çıkmadan çok önce, 12.000 yıl kadar önce komşu ülkelerden geldiğini gösteriyor.
Yunan Mikenler ve Akaların çok daha sonra, MÖ 14. yüzyılda Kıbrıs’a geldiklerini söyleyen. Deltas, Kıbrıslıların yüzde kaçının Yunanlı olduğunu söylemenin zor olduğunu da sözlerine ekleyerek, Mikenlerin Kıbrıs’a 3,500 yıl önce geldiğini ve Kıbrıs’ta bundan 8,000 yıl önce de yerleşim olduğunu hatırlattı.

Kıbrıs Üniversitesi Biobank.cy başkanı araştırmacı Konstantinos Deltas, tarihi ve arkeolojik çalışmalara göre Kıbrıs’ın ilk sakinlerinin, Yunanlılar ya da Türkler ortaya çıkmadan çok önce, 12.000 yıl kadar önce komşu ülkelerden, yani Küçük Asya, Levanten, Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’den geldiğini söyledi.
Kıbrıslıların nüfusu, tekrarlanan fetih veya ziyaretçi dalgalarından birçok etki aldığına işaret eden Deltas, “zaman zaman neredeyse yok oldukları da göz ardı edilemez, bu da bazı genetik endekslerin yapay olarak artmasına yol açabilecek genetik sapma olaylarını desteklemektedir” dedi.
Kıbrıs Üniversitesi Biobank.cy başkanı araştırmacı Konstantinos Deltas, Kıbrıslıların DNA referansının ilk kez oluşturulduğunu, genetik mirasa ilişkin yeni bilgiler üretildiğini ve nüfus düzeyinde patolojik genetik yükün değerlendirildiğini söyledi.
Deltas Kıbrıs Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, çalışmanın yakında açıklanacak önemli sonuçlara ulaşacağını ve şimdiye kadar 1,400 Kıbrıslının genomunun analiz edildiğini, bunu 1,500 örneğin daha takip edeceğini ve bir sonraki dönüm noktasının 5,000 örnek olacağını söyledi.
Profesör, Yunan DNA izinin Kıbrıs nüfusunda ne ölçüde mevcut olduğunu söylemenin zor olduğunu söyledi.
Son çalışmaların, ilk Kıbrıslıların kökenlerine ilişkin tarih ve arkeolojiyi doğruladığını, ancak “Kıbrıslı erkekler arasında Y kromozomunu analiz eden çalışmanın, Yunan kökeniyle ilgili endekslerin en iyi ihtimalle yüzde 10 ila 30 arasında olduğunu gösterdiğini” söyledi.
Deltas, şimdiye kadar elde edilen en önemli başarının, kişisel, demografik ve klinik verilerle ilgili kapsamlı bilgiler içeren yaklaşık 11.000 Kıbrıslı gönüllünün arşivlenmesi olduğunu söyledi.
Konstantinos Deltas “Bu verilere biyolojik materyaller ve elbette imzalı bir rıza belgesi eşlik ediyor. Verilerin ve materyallerin büyük bir kısmı araştırma projeleri bağlamında kullanılıyor ve inceleniyor” dedi.
Deltas, analizlerin DNA’da “diğer pek çok popülasyondakilerle aynı ve benzer frekanslarda varyasyonlar bulduğunu, bunun da insanlığın uzun tarihi boyunca popülasyonların dünya çapında göç ettiğini ve karıştığını kanıtlamasa da gösterdiğini” söyledi.
Çalışmanın ayrıca böbrek, kalp ve göz hastalıkları gibi kalıtsal hastalıklar hakkında daha fazla bilgi sağlaması bekleniyor.
Deltas, “tüm bunlar DNA’mızda kayıtlı ve umuyoruz ki yakında bu tür genetik bulguları belirli fenotiplerle, yani hastalıklarla ilişkilendirebileceğiz” dedi.
Deltas, geçtiğimiz birkaç yıl içinde, kalıtsal kalp hastalığı olan onlarca aile arasında genetik bir heterojenlik bulunduğunu ve çoğunlukla Avrupalı popülasyonlarda birçok varyasyonun tanımlandığını söyledi.
Deltas, sıtma gibi çevresel faktörlerin de nüfus içinde talasemi ve daha az oranda orak hücre anemisi gibi hemoglobinopatilerden sorumlu mutasyonların artışında rol oynadığını sözlerine ekledi.
“Sıtmaya karşı koruyan bu genetik avantaj, seçici olarak varyasyonları taşıyan Kıbrıslıların hayatta kalmasına yardımcı oldu” dedi.
Deltas, DNA’larında bu tür varyasyon-mutasyon taşıyıcısı olan bireylerin sıklığının bugüne kadar Kıbrıslırumlar arasında yedide bir olduğunu söyledi.