• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Salı, Mayıs 13, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
29 °c
Nicosia
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG DÜNYADAN YAZARLAR

“Yanlış olan ne varsa 68’in suçu!” Sağ popülizmin kültürel hegemonya mücadelesi – Hans-Georg Betz

Gazedda Gazedda
12 Ağustos 2018
Okuma Süresi: 8 dk
A A
“Yanlış olan ne varsa 68’in suçu!” Sağ popülizmin kültürel hegemonya mücadelesi – Hans-Georg Betz
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris

Oysa hiçbirinin ’68 kuşağıyla bir ilgisi yok. Bunlar daha çok, kendi gelir kaynaklarını arttırmak için şirketleri ve uluslararası kuruluşları her türden vergi indirimi vaadiyle kendine çekmek isteyen yönetimlerin eseri. SVP’li politikacılar bu aşırı gelişmenin tüm olumsuz sonuçlarıyla teşvik edilmesine diğer partilerden hiç de geri kalmayacak şekilde suç ortaklığı yaptılar. Ancak bu sonuçların provoke ettiği hayal kırıklığı, öfke ve güceniklikten en başta SVP faydalandı ve bunu da ülkenin büyük oranda aşırı gelişmişlikten kaynaklanan gerçek sorunlarını ele almak için değil, bir daha ulaşılamaz şekilde kaybedilmiş görünen bir dünyaya yönelik ’68 karşıtı bir nostaljiyi körüklemek için seçim sermayesi haline getirdi.

Popülist* sağ üzerine boy vermekte olan literatürde, şu “alttan alta kaynayan güceniklik” denilen duygu henüz yeterince değerlendirilmiş ve incelenmiş değil.

SVP (İsviçre Halk Partisi) İsviçre’deki en büyük siyasi parti. Ama öyle değildi. 1990’lara kadar SVP ancak yüzde 10 kadar oy alabiliyordu. İsviçreli çiftçilerin çıkarlarının geleneksel temsilcisi olarak bir sandalyeye sahip olduğu oydaşmacı koalisyon hükümetinin küçük ortağıydı. Ulusal bir parti olmasına rağmen SVP’nin kalesi olan bölgeler esasen Zürih ve Bern kantonlarının yanı sıra, daha küçük, yoğunluklu olarak Almanca konuşulan bir dizi kantondu.

Tüm bunlar İsviçre’nin en zengin girişimcilerinden biri olan Christoph Blocher’in (SVP Zürih) İsviçre’nin lider – ve en tartışma yaratan – politikacısı olarak öne çıkmasıyla değişti. Onun liderliğinde SVP, kendisini İsviçre’nin (AB’ye karşı) bağımsızlığının ve (ülkenin İkinci Dünya Savaşı’ndaki pek parlak olmayan rolünü sorgulayan “dahili ve harici bedhahlara” karşı) ulusal gururunun savunucusu olarak lanse eden bir sağ popülist partiye dönüştü. Ama hepsinden önemlisi, parti İsviçre’nin göç politikasının keskin bir eleştirisi üzerinden parladı.

SVP, ülkede göçün kontrolden çıktığı iddiasıyla, her menşeden ama özellikle de Müslüman ülkelerden göçmen akınını ciddi şekilde kısıtlayacak tedbirler alınması çağrısında bulundu. İslam’ın İsviçre anayasası ve Rechtsstaat ile uyumsuz olduğunu iddia eden parti, bu dinin İsviçre toplumu ve kültürü üzerindeki etkisini katı şekilde kısıtlamayı açık amacı olarak ilan etti. Parti bu doğrultuda, İsviçreli seçmenlerin 2009’da az bir farkla kabul ettiği minare karşıtı girişimi – başta biraz isteksizce – destekledi.

SVP’deki bu popülist dönüş ve özellikle de göç ve ulusal kültürel kimlik meselelerini radikalleştirmesi, yalnızca seçmen tabanında ciddi bir genişlemeye yol açmakla kalmadı, bir yandan da, mevcut kantonlardaki yerel parti örgütlerinde bir canlanmaya ve yeni örgütlenmelerin oluşumuna (özellikle de İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgesi Suisse romande’nin kimi kesimlerinde) neden oldu. 2010’lara gelindiğinde, SVP ülke çapında seçimlerden başarıyla çıkıyordu (kayda değer bir istisna, partinin giderek güçlenen bir “yerli” popülist rakiple – Lega dei ticinesi – baş etmek zorunda kaldığı İtalyanca konuşulan Ticino kantonu oldu).

İsviçre, siyasal sistemi dışarıdan bakan gözlemcilere son derece esrarlı görünen görece küçük bir ülke. İsviçreliler – yerel, kantonal ve ulusal girişim ve referandumlardaki (çoğu zaman epey düşük olan) katılım oranları farklı bir tablo çizse de – kendi doğrudan demokrasi versiyonlarıyla çok gurur duyarlar. Fransa’nın Ulusal Cephe’si (Marine Le Pen liderliğinde) ve Almanya’nın AfD’si gibi radikal sağ popülist partilerin İsviçre’yi “özgün” bir demokrasi örneği olarak övmesinin önüne geçemedi bu. Ancak küçük bir kasabadan geçecek yeni bir yolun bile yerel referanduma tabi olduğu görünürde örnek bu doğrudan demokrasi modeli, bir şekilde Avrupa’nın en başarılı sağ popülist partilerinden birini de barındırıyor. Popülizm, “halkın sesi” olmakla ilgili; en azından Ulusal Cephe ünlü sloganında öyle iddia ediyor. Peki ama o zaman popülizmin bu doğrudan demokrasi ülkesindeki – ve eklemek gerekir ki dünyanın en zengin ülkelerinden birindeki – başarısını neyle açıklamalı?

İsviçre örneği, batılı liberal demokrasilerde ardımızda bıraktığımız on yıllar içinde yükselen sağ popülist dalganın, “daha fazla demokrasi” talebi ile – teknokrasinin ve neoliberal politikaların yaygınlığı düşünüldüğünde – pek de ilgisi olmadığını gösteriyor. Tam tersine, sağın “geleneklerin altını oyup batı demokrasilerinin ahlaki dokusunu zehirlemiş olan” 1968’in menfur etkisi olarak gördüğü şeyleri bir kerede ve hepten tersyüz etme arzusuyla bir bağlantısı var. Amaç 68 sonrası solunu kesin olarak mağlup edip anlam üretimi – İtalyan Marksist entelektüel Antonio Gramsci’nin (Mussolini döneminde zulme uğradı ve hapse atıldı) bir keresinde “kültürel hegemonya” olarak adlandırdığı ve Almancada Deutungshoheit (yorum gücü) olarak bilinen şey – bakımından stratejik üstünlüğü geri kazanmak.

Kültürel hegemonya

Geçtiğimiz yıllar bize anlamın çok derin mücadelelerin ve çatışmaların konusu olduğunu kör göze batar şekilde gösterdi. Temel bir yeni çekişme alanı haline gelen “yalan haber” mefhumunun spektaküler kariyeri, belki de günümüz siyasetinde yorumun merkezî öneminin en net yansımasını teşkil ediyor. Bu son sağ popülist dalga üzerine yapılan yakın zamanlı çalışmalar, günümüzün sağ popülist hareketlerinin merkezinde ekonomiden ziyade kültürün yer aldığını gösteriyor. Sağ popülist seçmenler işsizlik, Çin gibi yükselen ekonomilerden ucuz ithalat veya düşük ücretli işçilerle rekabet etmek zorunda kalmaktan ziyade, aşina oldukları yaşam dünyalarının ve paylaşılan kimliğin çözülüşünden rahatsızlar. Onları kızdıran şey, Vietnam’da üretilip mahallelerindeki alışveriş merkezlerinde satışa sunulan tişörtler değil; daha çok, İsviçre, Avusturya ve başka yerlerdeki küçük şehirlerin pastoral ufuk çizgisini bozan cami ve minareler.

Ferasetli sağcı entelektüeller, kültürün stratejik önemini kavrama konusunda uyanıktılar. 1980’lerde Fransa’da Alain de Benoist, Almanya’da Karlheinz Weissmann ve İtalya’da Marco Tarchi gibi “yeni sağın” entelektüelleri, Gramsci’ci düşüncenin iç edilmesinde ve “meta-politika” gibi anahtar kavramların sağcı çevrelerde yaygınlaşmasında kilit rol oynamışlardı. Örneğin Karlheinz Weissmann, ta 1988’de, çoğulcu bir toplumda siyasi grupların etkisinin, “politika öncesi alanı” (örn. fikirler ve anlam alanını) işgal etmekle – Weissmann’ın Almanya’da solun ’68 sonrası yıllarda başardığını düşündüğü bir şey – en az gerçek siyasi iktidara sahip olmak kadar belirlendiğinde ısrar ediyordu.

İki yıl sonra, (Alman entelektüellerini Nazi geçmişi ile nasıl başa çıkacakları sorusu üzerinden birbirine düşüren) Historikerstreit’ın zirvesinde, tartışmanın ana figürlerinden biri olan tarihçi Michael Stürmer bunun neyi ifade ettiğini kısa ve özlü bir şekilde şöyle dile getirecekti: (Almanya gibi) insanların yön ve kimlik arayışında olduğu bir ülkede, yalnızca “hafızayı dolduran, kavramları tanımlayan ve geçmişi yorumlayan” insanlar geleceğin sorumluluğunu üstlenme konumundadır.

68’in mirası

Alain de Benoist ve entelektüel sağdaki takipçileri, örneğin Ulusal Cephe’nin yürüttüğü tarzda bir seçim siyasetinin başarı şansından epeyce şüpheliydiler. Bunun yerine, en iyi uzun vadeli bir sağ meta-politik endoktrinasyonla yürütülebilecek bir değerler değişimi süreci olarak anlaşılabilecek, “sağdan bir kültürel devrimi” savunuyorlardı. Kültürel devrim asla gerçekleştirilebilir bir aşamaya varamadı, büyük oranda yeni sağ, fikirlerini geniş kitlelere ulaştırmayı hiç başaramadığı için. Benoist’nın Eléments’i (ki hala çıkıyor) ve Alman dergisi Mut (2017’de yayınına son verdi) sıradan insanları etkileyebilmek için fazla entelektüel kalıyorlardı.

Ancak ironik biçimde, fikirlerinin meyveleri popülist sağın siyasi partilerince toplandı. Örneğin Jörg Haider, ta 1993’te, “hem hâkim siyasi sınıfı hem de entelektüel kastı (Kaste) yerinden edecek bir Avusturya devrimini demokratik yollardan” başarmanın temel siyasi önceliği olduğunu açıklamıştı. Yirmi yıl kadar sonra, popülist sağdaki temel amaç halen aynı – 68’in mirasını ortadan kaldırarak kültürel hakimiyete ulaşmak. Alman AfD’nin önde gelen figürü Jörg Meuthen’in 2016’daki AfD parti kongresinde söylediği üzere: “Sol-kızıl-yeşilin bulaştığı bu ’68 Almanya’sından kurtulmak istiyoruz.” Kitlenin buna yanıtı bir alkış tufanı oldu.

Bu bir yabancı gözlemcinin, AfD’nin önemli ölçüde, Alman milliyetçi sağının, ’68 kuşağına karşı alınan “küçük düşürücü tarihsel yenilgiyi” tersine çevirerek “’68’in intikamı alma” girişiminin bir uzantısı olduğunu not etmesine neden oldu. Milliyetçi sağın gözünde bu kuşağın en büyük suçu, geçmişe dair suçluluk duygusunun üzerine inşa edilmiş bir siyasi kültür aşılamış olmalarıydı. Hiç şaşırtıcı olmayan biçimde, önde gelen AfD siyasetçileri, diğer şeylerin yanı sıra, görkemli bir mazinin küçücük bir lekesi olduğunu iddia ederek Nazi dönemini önemsizleştirme amaçlı açıklamalar yaptılar. Sözcük seçimi Jean-Marie Le Pen’in Holokost’a rezilce “tarihte bir ayrıntı” demesini hatırlatıyor.

Hınç

Alman siyasetçiler sağ popülizme sebep olan şeyin, büyük oranda, uzunca bir süredir alttan alta kaynamakta olan güceniklik duygusu – kuvvetli bir güçsüzlük, örselenme ve adaletsizlik algısının bileşimi olan o obsesif duygu – olduğunu söylemeye kadar vardıracaklardır işi. Popülist sağ üzerine büyümekte olan literatürde bu mesele henüz yeterince değerlendirilmiş ve incelenmiş değil ama günümüzün sağ popülist hareketlerinin arkasındaki motivasyonu anlamak için önemli olduğu su götürmez.

Bu bizi yine SVP konusuna getiriyor. SVP’nin 1990’lardaki dramatik yükselişi, partinin popülist hareketlere büyük çaplı bir yönelişinin ertesinde geldi. Bu yöneliş ’68’e ve onun habis mirasına cepheden bir saldırıya dönüştü. Önde gelen parti yetkililerinden birinin dillendirdiği gibi, SVP açısından ’68 hareketi, güvenilirlik, sıkı çalışma ve disiplin gibi geleneksel erdemlerin yozlaşmasına yol açacak şekilde, “kendi tembelliğini program haline getirmiş yıkıcı bir tertipti.” İsviçre toplumunu, “SVP’nin yapmak istediği ama henüz başaramadığı” bir şekilde değiştirmişti. “Ahlaki ve kültürel değerlerden, rol modellerinden, mitlerden ve dini içerikten yoksun,” bencilliğin ve narsisizmin kol gezdiği bir toplum yaratmıştı. SVP bu gelişmeleri tersine çevirip ülkeyi yeniden düzen, disiplin ve sıkı çalışmanın hâkim olduğu bir nizama kavuşturmanın temel meselesi olduğunu açık bir şekilde belirtmiş durumda.

Düzen, disiplin ve sıkı çalışma

Bu sağ popülist programın, son yirmi yıldır çehrelerini tanınmayacak ölçüde değiştiren ve arkasında sıkışık sokaklar, ücretsiz park imkanının ortadan kalkması ve geleneksel işletmelerin yerini fastfood zincirlerinin alması gibi etkiler bırakan inşaat balonundan fazlasıyla etkilenen küçük kasabalarda belirli bir çekim gücü var ama uyuşturucu ve güvenlik açısından büyük sorunların söz konusu olduğu Lozan ve Cenevre gibi büyük şehirlerde de kendini hissettiriyor.

Artan sayıda İsviçre vatandaşı, Amerikan tarzı fabrika satış mağazalarının ana otoyollar boyunca bitivermesinden ve Fransızca veya Almancadan çok İngilizcenin konuşulduğu koca süpermarketlerin her yana yayılmasından ve ülkenin demiryolu sistemin artık bir zamanlar olduğu kadar sorunsuz çalışmamasından usanmış durumda.

Ama bu gelişmelerin hiçbirinin ’68 kuşağıyla ilgisi yok. Bunlar daha çok, kendi gelir kaynaklarını arttırmak için şirketleri ve uluslararası kuruluşları onlara her türden vergi indirimini sağlayarak kendine çekmek isteyen yerel yönetimlerin ve idari kurumların eseri. SVP’li politikacılar bu aşırı gelişmenin tüm olumsuz sonuçlarıyla teşvik edilmesine diğer partilerden hiç de geri kalmayacak şekilde suç ortaklığı yaptılar. Ancak bu sonuçların provoke ettiği hayal kırıklığı, öfke ve güceniklikten en başta SVP faydalandı ve bunu da ülkenin büyük oranda aşırı gelişmişlikten kaynaklanan gerçek sorunlarını ele almak için değil, bir daha ulaşılamaz şekilde kaybedilmiş görünen bir dünyaya yönelik ’68 karşıtı bir nostaljiyi körüklemek için seçim sermayesi haline getirdi.

Kaynak: OpenDemocracy.net

Çeviri: Serap Şen

Çevirenin notu: “Sağ popülizm” fenomeni üzerine çalışan Cas Mudde, özellikle ABD’de Trump’ı Beyaz Saray’a taşıyanın, popülizm değil yerlicilik (AKP’nin “yerli ve milli olacağız”ındaki anlamıyla yerlicilik), yani ekonomiden ziyade ırkçılıkla, kimlik meseleleriyle bağlantılı kaygı ve öfkeler olduğunu söylüyor. Yazar da esasen bu görüşe yakın bir değerlendirme yapmış.

Gazedda

Gazedda

Gazeddakıbrıs yurttaş gazeteciliği anlayışı ile yayın yapan, yurttaştan yana taraf olan ve gazetecilikte meslek etiği ilkelerine inanan bir yayın organıdır. Gazeddakıbrıs her koşulda barıştan yanadır.

ABD-Türkiye Krizi | Halil Savda
DÜNYADAN YAZARLAR

Erdoğan Trump İle Yeni Bir Dostluk Kurabilir Mi? | Paul Taylor | The Guardian

Gazedda
29 Ocak 2025

Paul Taylor yazdı: ABD-Türkiye ilişkileri açısından belki de en büyük risk, Esad sonrası güvenlik boşluğunda fiilen komşu haline gelen Türkiye ve İsrail'in Suriye'de doğrudan karşı karşıya gelme ihtimalidir.

Devamı içinDetails
Doların Küba’ya Dönüşü: Uzun Bir El Sürgündekilerin Cebine Dalıyor | Carla Gloria Colomé | EL PAÍS 
DÜNYADAN YAZARLAR

Doların Küba’ya Dönüşü: Uzun Bir El Sürgündekilerin Cebine Dalıyor | Carla Gloria Colomé | EL PAÍS 

Gazedda
27 Ocak 2025

Kübalılar 2025'e uyandıklarında ülke aynıydı, ancak liderleri onlara her şeyin farklı olacağına dair güvence vermişti.

Devamı içinDetails
Cinsiyet konusundaki kararnamesinden sonra Trump yasal olarak ilk kadın başkan mı? | Arwa Mahdawi | The Guardian
DÜNYADAN YAZARLAR

Cinsiyet konusundaki kararnamesinden sonra Trump yasal olarak ilk kadın başkan mı? | Arwa Mahdawi | The Guardian

Gazedda
26 Ocak 2025

Trump ikinci dönemine, aralarında cinsiyetin gebe kalındığı anda başladığını belirten bir kararnamenin de bulunduğu bir dizi kararnameyi imzalayarak başladı

Devamı içinDetails
İsrail Suriye’de ilerliyor: ‘Bir sorundan kurtulduk ve başka bir sorunla uyandık’ | Antonio Pita | El Pais
DÜNYADAN YAZARLAR

İsrail Suriye’de ilerliyor: ‘Bir sorundan kurtulduk ve başka bir sorunla uyandık’ | Antonio Pita | El Pais

Gazedda
12 Aralık 2024

Ahmed titreyen eliyle sigara içiyor ve gergin bir şekilde ayağını hareket ettiriyor. 27 yaşında ve Pazar günü diktatör Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından yaşanan karışıklığı fırsat bilen İsrail ordusunun son yarım...

Devamı içinDetails
Amerikan aşırı sağı Donald Trump’ın dönüşüyle cesaretlendi | Nicholas Dale Leal | El Pais
DÜNYADAN YAZARLAR

Amerikan aşırı sağı Donald Trump’ın dönüşüyle cesaretlendi | Nicholas Dale Leal | El Pais

Gazedda
12 Aralık 2024

Cumhuriyetçilerin zaferinin ardından neo-Nazilerin ve beyaz ırkın üstünlüğünü savunanların faaliyetlerinde bir artış yaşandı, ancak birçoğu kendilerini Trumpist hareketin bir parçası olarak görmüyor Bu sadece bir halk tiyatrosu grubunun Anne Frank'ın...

Devamı içinDetails

YAZARLAR

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri
Umut Bozkurt

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri

Umut Bozkurt
23 Mart 2025
Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor
Konuk Yazar

Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor

Konuk Yazar
22 Mart 2025
Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar
Engin Kara

Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar

Engin Kara
22 Mart 2025
Çalıyor

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

KIBRIS
Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

DÜNYA
“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

SANAT
Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

DÜNYA
“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

KIBRIS

İzel Seylani: Birlikte hayal etmeyi başardığımızda… | Video

SANAT
İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

DÜNYA
Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

DÜNYA
Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

DÜNYA

Instagram

Takip et

  • Bekir Paşa Lisesi öğretmenleri Eğitim Bakanlığı
  • Tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu paylaşımında TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin. Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin!” dedi.

https://gazeddakibris.com/imamoglu-demokrasi-meydanlarinda-sesinizi-yukseltin/
  • Tel Aviv’de toplanan onbinlerce kişi, Netanyahu
  • Güney Kore, Japonya ve Çin dışişleri bakanları, Kore Yarımadası
  • 21 Mart Dünya Irkçılık Karşıtı Gün nedeniyle Kıbrıs
  • "AKP’nin Kuzey Kıbrıs’a yaptığı müdahaleleri beni de herkes gibi rahatsız ediyor. Ancak o rejimin buraya dayattığı politikaların hıncını başını örten orta okul öğrencilerinden çıkarmamalıyız."

https://gazeddakibris.com/ortaokullarda-basortusu-yasaginin-kaldirilmasinin-dusundurdukleri/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social
  • Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve beraberindekiler, CHP
  • Gençlik Federasyonu açıklamasında 22 Mart Cumartesi akşamı, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) kampüsünde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan olayların demokratik değerler ve ifade özgürlüğü açısından endişe verici olduğu belirtildi.

https://gazeddakibris.com/genclik-federasyonundan-polise-daudeki-garabet-tutumdan-donun/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

2 ay önce
KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

2 ay önce
İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

2 ay önce
Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

2 ay önce
Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

2 ay önce

Gazedda Facebook

Gazedda Facebook
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.