Yazar: Pambos Charalambous
ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Kaynak: KIBRIS SORUNU VE YOZLAŞMA
Görsel ve Çeviri: Penna
Dokuz BM Genel Sekreterinin yedisi ve neredeyse üç düzine BM özel danışmanı Kıbrıs sorunuyla uğraştı. Espen Barth Eide ve Álvaro de Soto gibi birçok isim, Kıbrıs sorununu çözümün eşiğine getirmeyi başaran kişiler olarak, gölün kıyısına kadar geldiler ama suyundan içemediler. Ancak aralarında Kıbrıs’ın sorununu gerçekten anlayan ve açıkça dile getiren tek kişi Hugo Gobbi’ydi. Gobbi, %72.5 ve %27.5 dağılımıyla toprak ayarlaması yapan bir haritayı ilk sunan Birleşmiş Milletler özel temsilcisiydi. Hugo Gobbi Kıbrıs sorununu bir cümlede özetledi: “Kıbrıs’ın dramı, dramın olmayışıdır.”
Bu sözleri 1983 yılında söylemişti ve o zamandan beri sözleri birçok kez doğrulandı. Türk işgali, elbette, Kıbrıslı Rumlar için bir trajediydi, ancak Kıbrıslı Rumlar bu felaketi ekonomik toparlamanın panzehriyle çok hızlı bir şekilde aştı. Makarios’tan sonraki ilk cumhurbaşkanı Spyros Kyprianou, sıkça bir Kıbrıs mucizesinden ve tabii ki ekonomik mucizenin koşullarında, ‘muzaffer’ ama bahtsız Kıbrıslı Türklerle uzlaşma isteğinin zayıfladığından söz ederdi.
Diğer uluslararası medya kuruluşları arasında belki de Kıbrıs’la en fazla ilgilenen uluslararası gazete “The Guardian”, Kıbrıslı profesyonellere ve kuruluşlara uluslararası yaptırımların uygulanmasının ardından Hugo Gobbi’yi doğruladı. The Guardian 22 Nisan’da, “arka arkaya toplantılar, fark edilebilir bir panik havası, hummalı bir hasar sınırlama politikası yürüten politikaya yön verenler ve Kıbrıs’ın bir kez daha Rusya ile ilgili bir fırtınanın ortasında kalmasından” söz etti.
Haber, 1970’lerde Lübnan iç savaşının mültecileriyle ekonomisini güçlendiren, Yugoslav savaşları sırasında Milošević rejiminin “para aklama” için ana varış noktası haline gelen ve Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra ilk Rus oligarklara kapılarını açan Kıbrıs’ın, jeopolitik çalkantılardan yararlanan az sayıdaki ülkeden biri olduğunu iddia etti.
Kıbrıs, Türk işgalinin ve topraklarının %40’ını kaybetmenin yarattığı dramı Lübnan iç savaşının sağladığı refah, Milošević’in para aklama faaliyetleri ve Rus oligarkları misafir etmenin getirdikleriyle aştı. En az yirmi beş yıl süren Rus oligarşisinin sömürülmesi, yalnızca bölünmenin dramını gölgede bırakmakla kalmadı, aynı zamanda bağımlılıklar da yarattı. Kıbrıs sorununun çözümünden yarar sağlamayacak bir ülke olan Rusya’ya bağımlılıklar. Rusya aksine, Batı’da istikrarsız bir bölgenin kalbinde, NATO’nun güneydoğu kanadının sinir merkezinde, Batılı bir sorununun sürdürülmesinden istifade ediyor.
Kırk yıl sonra, Hugo Gobbi dramatik bir şekilde haklı çıkıyor. Peki bizim dramımız? Kıbrıslı Rumlar hala anlamaya çalışıyorlar.