Yazar: Thanasis Photiou
Çeviri ve Görsel: Penna
Kaynak: AVEROF’UN BEKLEMEDEKİ ADIMI
ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Geçtiğimiz Pazar, iki farklı gazete Pinadarou Sokak’taki ‘fil’ konusunu gündeme getirdi. [Çevirmenin notu: İktidardaki DİSİ (Demokratik Seferberlik) partisinin merkezi]. Tahmin edildiği üzere, ertesi gün, Sigma televizyonundan [gazeteci] Giannis Kareklas DİSİ başkanını, Nikos Anastasiadis’in [önümüzdeki seçimlerle ilgili] duruşuyla ilgili doğrudan sorgulama fırsatını değerlendirdi. Averof Neofitu hazırlıksız yakalanmış gibi değildi. Tam tersine, şairin de dediği gibi, uzunca bir süre hazırlanmış, cesaretle süslenmiş bir şekilde [Çevirmenin notu: Konstantinos Kavafis’in ‘Tanrı Antony’i terk eder şiirinden bir satır] (Ben ise şöyle demeyi tercih ederdim: seçim kampanyası boyunca sergilediği becerisizlikle tutarlı bir şekilde) pozisyonunu, üst kademe parti yetkililerini bile şaşırtarak, sakin ve net bir şekilde anlattı. Ki bu [parti yetkililerinin] bazıları araya mesafelerini korudular. O zaman sorulması gereken soru şu: Neden?
DİSİ tarafında düpedüz şaşkın bir şekilde “biz bunu beklemiyorduk” diyen bazı ‘romantikler’ haricinde, herkes Nikos Anastasiadis’in perde gerisinde oynadığı rolden haberdar. Ama, yılanın izlerini bulduğunuzda, bekleyip yılanı görmenize gerek yoktur, buralarda bir yerde olduğunu bilirsiniz, derdi eskiden büyükbabam. Dışişleri eski Bakanı [adaylığını] açıklamadan iki ay önce, geçtiğimiz mart ayında bunu belirtmiştik “… Özellikle de Cumhurbaşkanının yakın çevresi potansiyel adayla tanışma yemekleri düzenlerken, NC’nin [Nikos Hristodulidis] Limasol’da bu kadar iyi gitmesi tesadüf mü? Tabi yanlış bir anlaşılma olmasın, yakın çevre derken aile ortamından söz etmiyoruz… Yakın arkadaşlarından, iş ortaklarından bahsediyoruz…” Bu yüzden Anastasiadis’in etkisi altında olan insanların – yani medyanın, iş adamlarının, iş ortaklarının, sosyetenin – tutumu önemlidir. Öte yandan, şu da bir gerçekt ki, en azından kamuoyu önünde, hiçbir zaman…duygusal bir bağ kurmadığı Averof’la ilgili söylemesi gerekeni, yani onu desteklemenin ‘görevi’ olduğunu söyledi. Daha çok kazan-kazan gibi bir durum söz konusuydu diyebiliriz.
Ancak, Averof’un adaylığının açıklanmasından sonraki akşam, Nikos Anastasiadis onunla sadece akşam yemeği yemekle kalmadı – masa [etrafında oturan insanlar] tanıdık simalardan oluşmaktaydı ki, medya da bunu “herkesin onu desteklediğinin” bir göstergesi olarak yorumladı – adaylığa itiraz eden herkese de parti içinde hangi prosedürlerin izlenmesi gerektiğini kesin bir şekilde anlattı. Daha sonra, parti kürsüsünden, birçok kez ve farklı şekillerde, söylemesi gerekenleri söyledi: “Hepimiz, parti kenetlenmezse 2003’te yaşadığımız trajediyi yeniden yaşayacağımızın farkında olmalıyız. Ve ben bunun bir parçası olmaya hazır değilim. Şunu da vurgulamak ve önemle belirtmek istiyorum: Söylenenler veya kasıtlı olarak yayılan haberlerle kandırılıyorsunuz. Benim için tek bir tercih var. O da benim kabiliyetli ve kendini ispatlamış ortağım, partinin lideri Averof Neofitu’dur.”
Peki o zaman Averof Neofitu, neden Anastasiadis’in kendisine olan (açık) desteği yerine, onun hangi adayı tercih ettiği konusunda şüpheleri olduğuna vurgu yapıp duruyor? Melathron’daki [EOKA gaziler rehabilitasyon merkezindeki] şakadan… dolayı mı? [Çevirmenin notu: Anastasiadis’in seçimi kim kazanırsa kazansın, tüm adaylar yakın çevresinden olduğu için, seçim sonrasında da etkisini sürdüreceğini söylediği konuşmaya atıfta bulunuluyor]. Böyle bir hesaplaşmadan kazanan taraf olarak çıkacağını mı düşünüyor? Bunu düşünmek bile ütopik olurdu. Bu şekilde davranarak, DİSİ kampındakilerin desteğini kazanacağını mı düşünüyor? Anastasiadis’in tercihleri konusunda şüphe uyandırmakla tam tersi bir etki yaratması daha olası değil mi, özellikle de Anastasiadis partililer için bu kadar önemliyse? Başka bir [seçmen] kitlesine mi hitap etmeye çalışıyor? “O tren çoktan kaçtı.” O zaman ne? Bu cephe taarruzunun nihai amacı ne? Perde gerisindeki müdahalelerine son vermek mi? Anastasiadis’in [Averof’un lehine] bir kahvehane turu başlatmasını mı sağlamak? Şiiri tekrarlamamız gerekirse: “Tek bir seçenek var, Averof”? Ya sonra? Yoksa Averof Neofitu kendisini neler beklediğinin farkına mı vardı – çünkü, şairin de söylediği gibi: “…ona hoşçakal de, gidiyor olan Aleksandria’ya” – ve yenilgisiyle başa çıkma sürecini mı başlattı? Bir de düşünün, Anastasiadis’in kendisini parti başkanlığından devirmeye hazırlandığını bir öğrense. Çünkü Anastasiadis, doğru zamanlamayla, Averof’un hiç bir zaman beceremeyeceği kadar etkili bir şekilde partiyi bir araya getirebileceğini biliyor. Bir de buna aldıkları darbeden sonra ‘DİSİ içerisinde bir Rönesans’ı’ dört gözle bekleyen birkaç parti içi oyuncuyu da ekleyin. Tabii eğer AN [Averof Neofitu] tüm bunların farkına varmış ve her şey bir sonraki adımı için bir ön hazırlık değilse…