Nikos Hristodulidis’in Politis tarafından yayınlanan (özel) konuşmalarından birkaç mevzu ortaya çıkıyor. [Çevirmenin notu: Hristodulidis’in eski sosyal medya sorumlusu Manolis Kyriacou, siyasi rakipleri ve gazetecileri karalamak amacıyla sahte sosyal medya hesapları açmak gibi bazı kirli seçim taktiklerine başvurulduğunu iddia etmiş]. Birinci konu, diplomat olan ve her daim şık gözükmek için en ufak kırışıklığını bile ütüleyerek takım elbisesini nasıl giyeceğine karar vermek için dahi prova yapan cumhurbaşkanı adayının herhangi birine güvenmek konusundaki saflığı ve ciddiyetsizliğidir. Hristodulidis yaptığı bu görüşmede sadece siyasetçiler ve gazeteciler hakkındaki görüşlerini paylaşmakla kalmayıp, aynı zamanda kendisine düşman olarak gördükleri herkesi (bu da [seçim] ekiplerinin dünyasında çok sayıda insan demek) karalamak ve kendisini [Hristodulidis’i] ilahlaştırmak için sahte sosyal medya hesapları açma talimatı verdi – veya en azından bizim olaydan anladığımız bu.
Kaynak: SIRTINDA BİR KEÇİYLE
Çeviri ve Görsel: Penna
İkinci konu, destekçilerine, imajını yok etmek için bir karalama kampanyasına maruz kaldığı şikayetinde bulunması saçmalığıdır. Geçtiğimiz Çarşamba günün Marios Tokas amfisinde yaptığı konuşmasında – [Hristodulidis] “attığın çamur senin olsun, ben halkın haysiyetine sahip çıkıp yoluma devam edeceğim…” demiş – ancak bazı aktarılanlara göre, kendisi de benzeri bir davranışı üç gazeteciyi karalayarak sergilemiş. Birincisini büyük paralar karşılığı Annan Plan’ınıdesteklemekle, bir diğerini bir partinden “maaş” çekmekle suçlamış ve üçüncüsü ile ilgili olarak ise “bazı insanlar bana şimdi onun…” olduğunu söylüyorlar demiş. Buradaki esas çelişki, insanlara toplu olarak hitap etmekten kaçınıp, mevzular ortaya çıktıkça dolaylı olarak atıfta bulunmayı tercih etmesi ve sadece kendisini alkışlayanların önünde konuşması.
Olaylar birbiriyle kıyaslanamaz ancak bu bana etraf yangın yeriyken, partili kitlesine “yüksek katılımınızdan dolayı teşekkür ederim/insanların da kendilerini ifade etmesi gerekir” diyen eski cumhurbaşkanlarımızdan birini hatırlattı. Hepimizin yaptığı –[online] konuşmaların gizliliği ile ilgili ciddi bir sorun olduğunun farkındayım – ancak dürüst olmamızı istiyorum. Eğer ortaya çıkanlar başka bir siyasetçiyle ilgili olsaydı, kıyamet kopardı. Ne olayın kişisel gizlilik ile ilgili boyutunu konuşuyor olurduk, ne de… Hrisis Pantelidis konuyu sözüm ona dedikodu seviyesine çekmeye tenezzül ederdi. Çünkü örneğin eğer sırtında keçi ile yakalanan [Çevirmenin notu: ‘Sırtında keçi ile’ hırsızın suçüstüyakalanması anlamında kullanılan Yunanca bir deyim] Averof Neofitu olmuş olsaydı, bu tür üst düzey siyaset derhal terk edilirdi. Hem siyasetçiler hem de yaptıkları yayınlara doğrudan veya dolaylı yönden hakaret edildiğinde bile aptala yatan gazeteciler tarafından.
Cumhurbaşkanı adayı tam da haysiyetten bahsetmişken, bunu muhafaza etmeye çalışalım. En azından bazılarımız bunu yapmak için çaba gösteriyor. Dolayısıyla, ciddiyetsizlik, saflık ve siyasi yargılama dışında bu hikâyeden ortaya çıkan en önemli mevzu, ne Nikos Hristodulidis’in Vasilis Palmas ve Annita Demetriu hakkındaki görüşleri, ne kendisini şu an destekleyen Hrisis ve Anastasia’nın idare ettikleri anonim Twitter hesaplarından onu bir ilah olarak tanıtmaları, ne de yarın başka bir siyasetçiyle ilgili bir açıklama duyup duymayacağımızla alakalı değildir. O gülümsemenin altında yatan gerçek kişiliğin ortaya çıkmasıyla da alakalı değildir.
Bu tür olayları bir şekilde geçmişte de yaşadık, gerçekten herhangi bir şeye şaşırmak artık mümkün değil. Bu daha çok siyasi çevrelerin ve gazetecilerin yapmacık tepkileriyle (neden acaba?) ve daha da önemlisi, sosyal medyada gördüğümüz “O kadar da büyük bir olay değil, çözmemiz gereken çok daha önemli sorunlarımız var” tepkisini gösteren Nikos Hristodulidis’in müminleriyle alakalıdır. Ve de “mümin” kelimesini kullandım çünkü kural olarak mümin olmak, kör olmayı gerektirir.