Birleşik Krallık‘ta iktidardaki Muhafazakar Parti‘nin lideri başbakan Boris Johnson, 50’den fazla hükümet görevlisinin istifasının ardından görevi bıraktığını açıkladı.
Johnson, sonbahara kadar görevi sürdürüp, koltuğunu seçilen yeni lidere devredecek.
Londra‘da meşhur başbakanlık konutu Downing Caddesi 10 numarada istifasını açıklayan Johnson,”Dünyanın en güzel işinden vazgeçecek olduğum için çok üzgün olduğumu bilmenizi isterim,” dedi.
Sağlık Bakanı Sajid Jawid ve Maliye Bakanı Rishi Sunak kabineden istifa eden ilk bakanlar olmuş, yeni Maliye bakanı Nadhim Zahawi, göreve geldikten iki gün sonra Başbakan Johnson’u istifaya çağırmıştı. Bakan ve bakan yardımcılarının bulunduğu 50’den fazla kamu görevlisinin istifası ile hükümet çıkmaza girmişti.
Muhafazakar Parti’nin yeni lideri seçtikten sonra Johnson, Kraliçe Elizabeth‘e istifasını verecek ve Kraliçe yeni hükümeti kurma görevini devralacak.
Johnson’ı istifaya götüren süreç, COVID-19 salgınının başında ülke karantinadayken Başbakanlıkta düzenlenen partilerle başlamıştı.
Karantina kısıtlamalarını ihlal ettiği ortaya çıktıktan sonra Johnson tüm tepkilere ve istifa çağrılarına karşın koltuğunu korumayı başarmış, 148’e 211 oyla partisinden güvenoyu almıştı.
Muhafazakar Parti’nin Parlamento’daki grup denetçisi Chris Pincher, taciz iddiaları sebebiyle partiden uzaklaştırıldı.Suçlamalara karşın Pincher’ı görevden almayan Johnson’ın kabinesinde art arda yaşanan son istifalar ise hükümetin sonuu getirdi.
Johnson döneminde iklim politikalarında neler oldu?
2000li yılların başından bu yana iklim krizini tamamiyle inkar etmese de şüpheci açıklamalar yapan Johnson, sonrasında söylemini değiştirmişti.
Örneğin, 2015’te Daily Telegraph‘ta yazdığı yazısında, olağandışı kış sıcaklığının “küresel ısınmayla hiçbir ilgisi olmadığını” iddia etmiş, 2013’te, Dünya’nın mini bir buzul çağına doğru gittiği fikrine “açık fikirli” olduğunu söylemişti.
Geçen yıl gazetecilere, geçmişte ‘iklim şüpheciliği yaşadığını’ itiraf eden Johnson, 2019’da başbakan olduktan kısa bir süre sonra aldığı bilimsel bir brifing nedeniyle fikrini büyük ölçüde değiştirdiğini söyledi.
Johnson hükümetinin ormanları kurtarmak, metanemisyonlarını azaltmak ‘Yeşil Küresel Britanya’ için net sıfır karbon gibi vaatleri vardı.
Milletvekilleri, 24 Haziran 2019’da, tek bir itiraz olmaksızın, Birleşik Krallık’ı yasal olarak bağlayan bir 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine bağlayan yasayı kabul etti.
Hükümetin, dünyanın takip etmesi için bir ölçüt oluşturacağını söylediği, ender görülen bir parlamenter birlik gösterisiydi.
Johnson İskoçya‘nın Glasgow kentinde düzenlenen COP26 zirvesine ev sahipliği yapmış ve iklim değişikliği konusunda uyarılarda bulunmuş, ülke liderlerinden cesur taahhütler istemişti:
“Kömür, arabalar, nakit destek ve ağaçlar konusunda konuşma ve tartışmayı bırakıp eyleme geçilmeli. Anlamlı olsalar da umutlar, hedefler ve istekler değil, değişim için net taahhütler ve somut zaman çizelgelerine ihtiyacımız var. İklim değişikliği konusunda gerçekçi olmamız gerekiyor ve dünyanın bunun ne zaman olacağını bilmesi gerekiyor.”
Greenpeace, sonrasında, COP26’nın büyük bir kaçırılmış fırsat olduğunu söyleyerek “Fosil yakıtlarla ilgili her belirsiz politika değerli zamanı boşa harcıyor. Söz verilen ve teslim edilmeyen her pound, Hükümet tarafından iklim değişikliğinden en çok etkilenenlere ihanettir. Okyanusları ve ormanları savunmak için yapılan her başarısız anlaşma, hassas atmosferimizi geri dönüşü olmayan bir devrilme noktasına itiyor” demiş ve Başbakan Johsnon’a verilmek üzere bir imza kampanyası başlatmıştı.
Kampanyada şu ifadeler yer alıyordu:
“İngiltere’nin iklim değişikliği konusunda gerçek bir liderlik sunma zamanı geldi:
- Yeni fosil yakıt projelerini durdurun ve yenilenebilir enerji, yeşil evler ve temiz ulaşımda milyonlarca yeni iş yaratın.
- Bankaların ve yatırımcıların iklimi yok eden sektörlere fon sağlamasını engelleyen yasa çıakrın.
- Ormanları, okyanusları ve doğayı gerçekten koruyun.
- Ön saflarda yer alan ülkelerde iklim eylemi için fonları artırmak ve yardım bütçesindeki kesintileri tersine çevirmek için çalışın”
Mart ayında İngiltere basını, bazı Muhafazakar Parti vekillerinin Rusya-Ukrayna savaşı sonrası artan yaşam ve enerji maliyetinin İngiltere’nin sera gazı emisyonlarını azaltma planlarının örtüşmediğini dile getirmesiyle ‘Johnson’ın iklim planlarının sınandığını’ yazdı.
Enerji bağımsızlığı için İngiltere hükümeti çözümü , yeni enerji stratejisine mevcut nükleer santrallere sekiz yeni nükleer reaktör eklemekte buldu.
Nisan ayında açıklanan planda İngiltere’nin “enerji bağımsızlığını artırmak” ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte artan fosil yakıt fiyatlarına karşı “enerji güvenliğini” sağlamayı amaçlayan plan rüzgar, güneş ve hidrojen enerjisi üretimini artırmak da öngörülüyordu.
İş ve Enerji Bakanı Kwasi Kwarteng de dün kabineden istifa edenler arasında yer aldı.