Küresel Kalkınma Merkezi‘nin (CGD) analizine göre, ocak ayının ilk iki gününde ortalama bir İngiliz, Demokratik Kongo Cumhuriyeti‘nden bir kişinin bir yıl içinde üreteceğinden daha fazla karbondioksit emisyonundan sorumlu.
Zengin ve yoksul ülkeler arasındaki “büyük enerji eşitsizliğini”ni vurgulayan araştırma, her bir Birleşik Krallık vatandaşının ortalama Kongolu bir insanın iklim emisyonlarının 200 katını, ABD‘deki insanların ise bunun 585 katını ürettiğini buldu. Ocak ayının sonunda, Birleşik Krallık’ta yaşayan birinin yaydığı karbon, 30 düşük ve orta gelirli ülkenin vatandaşlarının yıllık emisyonlarını aşacak.
Guardian’ın aktardığına göre, CGD Europe‘da politika analisti olan Euan Ritchie, çalışmalarını, gelişmekte olan ülkelerdeki fosil yakıt projelerine yardım finansmanını durdurma sözü veren Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere batılı ülkelerin “iklim ikiyüzlülüğü” üzerine yaptıklarını söyledi.
Ritchie şunları söyledi:
“Cop26’da, yardım ve diğer kalkınma finansmanının daha yoksul ülkelerdeki fosil yakıtları ne ölçüde finanse etmesi gerektiği konusunda zengin ülkeler arasında pek çok çekişme vardı. Bu ikiyüzlülük dikkatimi çekti. Analizimiz, sadece birkaç gün içinde, Birleşik Krallık’taki ortalama bir insanın, birçok düşük gelirli ülkedeki insanların bir yıl boyunca yaptığından daha fazla iklim emisyonu ürettiğini gösteriyor. Bu soruna en az katkıda bulunan ülkelerin enerji altyapısına erişememesi acımasız bir ironi olur.”
Bazı gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere birçok ülke ve finans kurumları, uluslararası fosil yakıt projelerine verilen kamu desteğini sona erdirme taahhüdünü imzalamıştı. Ancak aynı ülkeler kendi ülkelerinde fosil yakıtları geliştirmeye devam edebilecekler . ABD, 1,6 gigatondan fazla potansiyel sera gazı emisyonuna denk gelen, en az 24 askıda bekleyen fosil yakıt projesine sahipken, Birleşik Krallık Kuzey Denizi’ndeki yeni petrol ve gaz sahalarına lisans veriyor.
CGD araştırması, bir İngiliz veya ABD vatandaşının enerji kullanımının düşük veya orta gelirli bir ülkede yaşayan birinin enerji kullanımını hesaplamak için her ülke için Dünya Bankası‘nın bir yıla yayılan kişi başına karbon emisyonu verilerini kullandı. Başta Sahra Altı Afrika’da olmak üzere yaklaşık 940 milyon insanın elektriğe erişimi yok .
Uluslararası bir araştırma ağı olan Büyüme için Enerji Merkezi, Güney Afrika ve birkaç kuzey Afrika ülkesi hariç Afrika’daki 48 ülke, doğal gaz kullanımı yoluyla elektrik tüketimini üç katına çıkarsa bile, ortaya çıkan karbon emisyonlarının küresel toplamda yüzde 1’den az olacağını tahmin ediyor.
Kaliforniya, Berkeley‘deki Breakthrough Enstitüsü‘nün enerji ve kalkınma direktörü Vijaya Ramachandran, yoksul ülkelerdeki fosil yakıt projelerine yönelik kapsamlı yasakların “sömürge anlayışı” olduğunu ve dünyanın karbon emisyonlarını azaltmak için çok az şey yaparken yoksulluğu artıracağını savundu:
“Zengin ülkeler için fakir ülkelere fosil yakıt finansmanı yasakları getirirken aynı zamanda kendi fosil yakıt tüketimini artırmaları çok kolay. Bu ikiyüzlülüktür ve kalkınmayı hızlandırmak için geniş bir enerji yelpazesine ihtiyaç duydukları için yoksul ülkeler için yıkıcıdır. Afrika ülkelerine sadece güneş enerjisine ihtiyaçları olduğunu söylemek tamamen ikiyüzlülük ve sömürgeciliktir.”
Kenyalı Mutiso, “İklim krizini orta vadede çözmek, yalnızca soruna neden oldukları için değil, aynı zamanda mantıksal olarak, yüksek emisyonların yoğunlaştığı yer olduğu için yüksek emisyonlu ülkelerin sorumluluğudur” dedi:
Mutiso, yalnızca Kaliforniya’da oyun oynamaktan kaynaklanan tahmini elektrik talebinin 2011’de 5 terawatt saatten (TWh) 2021’e kadar 11TWh’ye, yani Sri Lanka’nın tüm tüketimine eşit olacağını belirten 2019 tarihli bir araştırmayı da hatırlattı.