23 Ocak tarihinde gerçekleşen genel seçimler, ne yazık sol ve demokrasi güçleri adına büyük bir başarısızlık ile sonuçlanmış bulunmaktadır. Federal çözüm yanlısı güçler, çözüm karşıtı ayrılıkçı güçler karşısında ciddi bir kan kaybına uğramış, sağ ve statükocu güçler daha da güçlenmiş bulunmaktadır.
Bu sonuçların temel nedeni, emek, demokrasi ve barış güçlerinin ortak bir program etrafında demokratik bir birliktelik sağlamak yerine, bölünmüş ve bir biri ile kavgalı bir şekilde seçim sürecine taraf olmalarıdır.
Sol Hareket olarak seçim öncesi süreçte, emek, demokrasi ve barış güçlerinin en geniş güç birliğinin sağlanması ve seçimlerde birlikte hareket edilmesi için seçime katılan tüm partiler ile yoğun çalışmalar yürüttük.
Ortak Program ve en geniş demokratik yurtsever birlik oluşturma önerimiz ne yazık gereken ciddiyet ile değerlendirilmedi ve kabul edilmedi. Partisel, örgütsel, bireysel hırs ve hesaplar, toplumsal çıkar ve mücadelenin önünde tutuldu.
Sol ve demokrasi güçlerinin yaşadığı başarısızlığın en büyük sorumlusu, en geniş demokratik birlik çalışmalarını ısrarla reddeden, tüm uyarılara ve önerilere kulaklarını tıkayan partisel ve kişisel hesaplarını önde tutanlardır.
Diğer yandan, 23 Ocak seçimleri siyasi tarihimizin en düşük katılımlı seçimi olarak kayıtlara geçmiş bulunmaktadır. Toplumun önemli bir bölümü sandığı boykot etmiştir. Sandığı boykot ederek, oy kullanmayanların büyük oranda ilerici ve yurtsever kesimler olduğu açıktır. Sandığı boykotun temelinde de rejime ve rejim partilerine olan güvensizlik ve inançsızlık, emek, demokrasi ve barış güçlerinin demokratik birliğinin oluşturulamaması, seçenek yaratılamaması bulunmaktadır.
Seçim sonuçları, emek, demokrasi ve barış güçlerinin en geniş demokratik birliğinin önemini bir kez daha göstermiş bulunmaktadır. Şayet seçim öncesi güç birliği çalışmaları başarılı olmuş olsaydı, bugün çok farklı ve başarılı bir sonuç elde edilebileceği açık ve nettir.
Kıbrıs’ta bölünmüşlüğü kalıcılaştırma, Kıbrıs’ın kuzeyini sömürgeleştirme ve ilhak etme politikası, bu ülkenin yurtseverleri ve toplum olarak karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdittir.
Sol Hareket olarak, önümüzdeki dönemde ayrılıkçı rejime ve Kıbrıs’ın kuzeyinin vilayetleştirilmesi çabalarına karşı tüm muhalif ve ilerici güçler ile en geniş demokratik yurtsever birliği oluşturma, meydanlarda, sokaklarda, seçim süreçlerinde, kısacası yaşamın her alanında mücadeleyi ortaklaştırma ve büyütme hedefi ile çalışmalarına devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.