Bonn’da iklim değişikliği sorununun masaya yatırıldığı Dünya İklim Konferansı başlamadan kısa süre önce, Birleşmiş Milletler 2100 yılına kadar küresel ısınma ölçümlerinin 3.2 dereceye kadar çıkacağı uyarısında bulundu. Bu, Paris İklim Anlaşması’nın sıcaklık artışını 1.5 ila 2 dereceyle sınırlandırma hedefinin çok çok üstünde.
Peki rakamların ötesinde, “küresel” ısınmış bir Dünya neye benzeyecek? Küresel ısınmanın etkilerinin bölgeden bölgeye değişeceğini unutmamak gerekiyor. Dünya 3 derece daha ısındığında bizi ne gibi senaryoların beklediğini gezegenimizdeki 5 farklı şehir üzerinden inceledik.
New Orleans, ABD: Fırtına ve sel
İklim değişikliği ile fırtınalar arasındaki ilişki henüz anlaşılmaya başlanıyor. Küresel sıcaklıkta 3 derecelik artış gerçekleştiği takdirde, New Orleans’ın akıbeti belirsiz olacak. Yükselen deniz seviyesi ve artan deniz yüzeyi sıcaklıkları, New Orleans’ta Katrina Kasırgası’na benzer hava olaylarının daha sık yaşanmasının muhtemel hale geleceği anlamına geliyor. 2017’de yaşanan alışılmışın dışında bir hiperaktiviteye sahip kasırga sezonu, Dünya’nın başına gelecek daha büyük felaketlerin bir habercisi olabilir.
New Orleans Kanalizasyon ve Su Kurumu’nda (SWBNO) üst düzey bir şehir planlamacısı olarak çalışan Bridget Tydor, aynı zamanda Dünya İklim Konferansı’nda ICLEI ABD Halk Delegasyonu üyesi. DW’ye konuşan Tydor, şehrin su setlerini korumak ve daha çok sayıda insanı tahliye etmeye hazır halde olmak için çok çalıştığını söyledi. Tydor, “Gördüğümüz ve öğrendiğimiz üzere, felaketlere karşı savunma ya da afetlerin hafifletilmesi yapbozun tek parçası değil. Aynı zamanda daha yüksek yoğunluklu yağmur, sel ve kasırga olaylarını atlatabilmemiz adına sürdürülebilirliği daha yüksek altyapı ve binalara uyum sağlamamız gerekiyor” dedi.
Paris, Fransa: Sıcaklık dalgaları ve kirlilik
3 derecelik bir sıcaklık artışı aynı zamanda sıcaklık dalgalarını da çok daha olası hale getirecek. Paris İklim Anlaşması’nın doğum yerini de…
Dünya Hava Niteliklendirme Kurumu’nun (WWA) kısa süre önce yayınladığı bir analize göre, Avrupa’da yaz sıcaklıkları 2050 yılına kadar 40 dereceyi aşacak. Avrupa’nın Paris gibi görece büyük şehirleri de uzatmalı sıcak havanın neden olduğu hava kirliliğiyle mücadele etmek zorunda kalacak.
2017’de yapılan bir araştırma, sıcaklık dalgaları ve partikül kirliliğinin birbirlerini karşılıklı olarak tetiklediklerini ortaya koydu. Bu da elbette insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Aşırı sıcak havanın büyük kentleri nasıl etkilediğini gözlemleyebilmek içinse yüzyılın sonunu beklememiz gerekmiyor. Fransa 2003’teki Avrupa sıcaklık dalgasıyla sarsılmıştı ve bu dalganın yaşandığı süreçte Paris’teki ölüm oranı yüzde 141 artmıştı. Yakın geçmişteki Lucifer sıcaklık dalgası da güney Avrupa’da birçok gazeteye manşet olmuştu.
Paris ise ısınmış geleceğine hazırlanmaya başladı bile: 2030 yılında şehir merkezinde diesel araçların yasaklanması kararlaştırıldı.
Cape Town, Güney Afrika: Kuraklık
Sıcaklıklar arttıkça kuraklık riski de artıyor. Yalnızca çorak bölgelerde değil, aynı zamanda sezonluk yağmura bağımlı olan bölgelerde de.
Cape Town şu sıralar son 100 yılın en sert kuraklığını yaşıyor. Cape Town Valiliği Finans Komitesi Üyesi olan ve Dünya İklim Konferansı’na katılan Johannes Van Der Merwe, DW’ye yaptığı açıklamada şehrinin mevcut krize yeraltı suyu depolayan daha çok akifer tesisleri ile deniz suyunu arıtan desalinasyon tesisi inşa etmek ve su kullanımını kısıtlandırmak suretiyle karşılık verdiğini söyledi. Van Der Merwe’ye göre ayrıca, uzun vadede su kıtlığına adapte olmak gerekecek.
“Yaklaşık bir hafta önce Cape Town’dan ayrıldığımda baraj seviyeleri yüzde 38’di” diyen Van Der Merwe, sık sık bu durumun artık normalleşmesi hakkında konuştuklarını söyledi.
Şehrin giderek artan nüfusu elbette işleri daha da karmaşıklaştıracak. Şu anda 400 bin kişinin yaşadığı Cape Town’da nüfus yılda yüzde 3 artıyor. Van Der Merwe, “İyi yönetilen ve güvenli bir şehir olabilirsiniz ancak eğer orada su yoksa bir sorununuz var demektir” diyor.
Dakka, Bangladeş: Yükselen deniz seviyesi
Yaklaşık 14 buçuk milyonluk nüfusuyla Dakka, dünyada nüfus yoğunluğu en yüksek dördüncü kent. Şehir aynı zamanda yükselen deniz seviyelerinden etkilenebilecek hassasiyette.
Küresel sıcaklığın 3 derece artması, okyanusların da gelecek üç yüzyılda 2 ila 4 metre arasında yükselmesi anlamına gelecek. 2013’te yapılan bir analiz, Bangladeş’te deniz kabarmalarının dünya ortalamasına göre 10 kat daha hızlı gerçekleştiğini gösterdi. Bu veri de 2100 yılına kadar 4 metrelik bir yükseliş yaşanmış olacağı anlamına geliyor. Bunun da en az 15 milyon kişiyi deniz seviyesine yakın kırsal bölgelerden Dakka gibi kentlere itmesi olası.
Dünya Bankası’nın Güney Asya Sürdürülebilir Kalkınma Dairesi’nde çalışan bir ekonomist olan Muthukumara S. Mani, gelecek on yıllarda “iklim değişikliği sıcak noktası” haline gelecek bölgeleri tespit etti.
DW’ye konuşan Mani, “Dakka iklim değişikliği karşısında mutlak suretle çok hassas ve buna hazırlıklı olunması gerekiyor” dedi. Mani “Dakka’da gerçekleşen şey Bangladeş’in diğer yerlerinde gerçekleşen şeylere de büyük oranda bağlı olacak. Eğer işler kötü gitmeye başlarsa insanlar tabii ki Dakka’ya göçmeye başlayacak ve bu durumu daha da kötüleştirecek” şeklinde konuştu.
Dakka deniz seviyesinden yalnızca 4 metre kadar yukarıda ve yüksek yoksulluk oranı nedeniyle iklim değişikliğine uyum sağlama kapasitesi sınırlı. Mani, “Hükümetin sınırlı kaynakları düşünüldüğünde geleceği planlamak zor” diyor.
Norilsk, Rusya: Donmuş toprağın erimesi
Donmuş toprak (permafrost), 2 yıldan fazla süreyle aralıksız olarak donan toprağa ya da çökeltiye verilen isim. Donmuş toprağın erimesi, iklim değişikliğinin sıklıkla görmezden gelinen bir belirtisi. Yine de etkileri, kuzeyde bulunan bazı şehirlerde hissedilebiliyor.
2016’da yapılan bir araştırma, Sibirya’da donmuş toprak üzerine inşa edilmiş kentlerin küresel ısınma nedeniyle paramparça olma tehlikesi altında bulunduğunu gösterdi.
Yaklaşık 100 bin kişilik nüfusa sahip Rus şehri Norilsk, dünyanın en kuzeyindeki şehir olma özelliğini taşıyor. Kent, kalıcı donmuş toprak bölgesinde yer alıyor.
Akademik çalışmalar, Rusya’nın Arktik bölgesinin dünyanın geri kalan kısımlarından daha hızlı bir biçimde ısındığını ortaya koydu. Bahsedilen rakam tam 2.5 derece. Isınma bu oranda devam ettiği takdirde, Norilsk’teki binaların taşıma kapasitesinin 2040’lara kadar yüzde 75 ila 95 düşüş göstermesi bekleniyor.
Kent sakinleri halihazırda bazı binaların zarar gördüğünü ve çatladığını bildirmeye başladı bile… Çünkü altlarındaki zemin eriyor.