İnsan Hakları Platformu 15 Kasım tarihinde devlet gözetiminde intihar eden mülteci kadınla ilgili bir basın açıklaması yayımlayarak, 16 Kasım 2021 tarihinde Bilgi Edinme Hakkı Yasası tahtında Sağlık Bakanlığı ve Polis Genel Müdürlüğü’ne bazı sorular sorduklarını ancak halen yanıt alamadıklarını bildirdi. Açıklama şöyle:
Geçtiğimiz ay yaşadığımız acı bir kayıp üzerine bu basın açıklamasını yapmamız kaçınılmaz oldu. 15 Ekim 2021 günü yaşadığı psikolojik rahatsızlık ve intihar riski nedeniyle Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatırılan kadın mültecinin, hastaneye yatırıldığı günün gecesinde intihar sonucu ölümü gerçekleşti.
Ölüm nedeni olarak hastanenin yaptığı açıklama, hastanın gözetimde tutulduğu odada kendini asması suretiyle ölümünün gerçekleştiği yönündedir. Hastanın kendine zarar vermek istediğini beyan etmesi ve doktor kararıyla hastaneye yatırılmasına rağmen bu üzücü olayın gerçekleşmesi bizleri derinden etkiledi, aynı zamanda da Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin hastanın güvenliğini sağlayabilmek ve tedavisini gerçekleştirmek için gerekli olan tedbirleri alıp almadığı konusunda şüphe uyandırdı.
Devlet hastanesine tedavi maksatlı yatırılmış her bir hastanın yaşam hakkı ve güvenliğinden devlet sorumludur. Durumu hassas olan ve intihar etme riski bulunan bir hastanın, hastaneye yatırılmasının hemen ardına yaşamına son vermesi dehşet verici bir durumdur.
Sürecin başından itibaren takipçisi olan İnsan Hakları Platformu paydaşlarından Mülteci Hakları Derneği’nin, hastaneye yatış sürecine kadarki dönemde sarf ettiği tüm çabalara rağmen, bahse konu mültecinin hiçbir sosyal hizmet ve psikolojik destekten faydalandırılmaması ülkemizde üzerinde durulması gereken bir diğer mesele olarak görülmektedir. Bir mülteci kadının güvenliği ve sağlığı gözetilerek yatırıldığı devlet hastanesinde ölümüyle sonuçlanan bu süreç, bizlere bir kez daha ülkemizdeki gerek sağlık alanındaki boşlukları gerekse de mültecilere sosyal hizmet ve psikolojik desteğinin sağlanmamasının yol açtığı sonuçları gösterdi. Ayrıca, yaşanan olayın yaşam hakkı ihlaline yol açtığına dair ciddi şüphe uyandırdı.
Bu konuyla ilgili olarak ivedilikle etkin soruşturma yürütülmesi elzemdir ve bu soruşturma yürütülürken bağımsız, kamu denetimine açık ve makul bir özenle ilerlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Polis Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı ile iletişim halinde ve olayın takipçisi olduğumuzu ve Sağlık Bakanlığı’na Bilgi Edinme Hakkı Yasası tahtında 16 Kasım 2021 tarihinde aşağıdaki sorular iletilmesine rağmen hiçbir yanıt alınamadığını kamuoyu ile paylaşırız.
Sorular:
15 Ekim 2021 tarihinde vuku bulan intihar vakası ile ilgili görevli sağlık çalışanlarına 6/2009 Kamu Sağlık Çalışanları Yasası ve/veya Bakanlığa bağlı Dairelerin veya kurumların kuruluş yasaları ile Bakanlığın görev alanına giren öteki yasalar ve/veya tüzükler ve/veya yönetmelikler altında disiplin soruşturması başlatıldı mı?
Eğer başlatılmış ise, soruşturma memuru olarak atanan kişi kimdir ve soruşturma ile ilgili olarak hangi aşamaya gelindi?
Soruşturma süresince mülteci ile yakinen çalışan ve Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırılma sürecinde yanında olan ve vakayı yakından takip eden Mülteci Hakları Derneği çalışanlarının ifadelerine başvurulacak mı?
Eğer soruşturma başlatılmamış ise bunun nedenleri nelerdir?
Lefkoşa Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde benzer can kayıplarının yaşanmaması için Bakanlığınızın ileriki dönemde alacağı tedbir ve önlemler nelerdir?
Bu yaşanan üzücü olayın üzerine savaşlardan ve zulümden kaçarak hayatlarını kurtarmaya çalışan mültecilerin zor yollardan geçip daha güvenli topraklarda hayatlarını sürdürmeye çabaladıklarını tekrardan hatırlatmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle mülteciler için uyum politikalarının ülkemizde bulunmayışı birçok soruna neden olmakta, mültecilerin haklara erişimlerini ciddi anlamda zorlaştırmaktadır.
İmzacı örgütler:
Evrensel Hasta Hakları Derneği
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı
Kuir Kıbrıs Derneği
Mülteci Hakları Derneği
Sivil Toplum İnisiyatifi Derneği
Üçüncü Toplum Forumu