Mart 2018’den bu yana paramiliter grupların kontrolü altında bulunan Suriye’nin kuzeyindeki Afrin’de yaşananlar 2’nci Hukuk Çalıştayı’nda masaya yatırıldı.
Afrin İnsan Hakları Örgütü, 3 yıldır Türkiye ve desteklediği cihatçı grupların denetiminde olan Afrîn’de yaşanan insanlık suçlarını açıkladı. Paylaşılan raporda, Afrin halkına dönük işlenen suçlar yıl yıl ortaya konuldu. Çalıştay, kentte 3 yılda yaşanan insan hakları ihlalleri raporunun okunması ile başladı.
Mezopotamya Ajansı’ndaki habere göre, raporu paylaşan Afrîn İnsan Hakları Örgütü Başkanı Îbrahîm Şêxo, şu bilgileri verdi:
“Saldırılarda her türlü ağır ve gelişmiş silah, tank ve savaş uçağı kullanıldı. Saldırılar sonucunda bölgenin altyapısı ve sivil kuruluşlar yok edildi. Binlerce sivil katledildi ve yaralandı. Bölgede yüz binlerce kişi göçertildi ve onlarca katliam yapıldı. Bununla birlikte etnik soykırım yapıldı ve uluslararası ölçüt, kanun, standartlar ihlal edildi. Afrîn kantonu, Türkiye’nin ulusal güvenliğinin korunması, güvenli bölgelerin oluşturulması, Suriyeli göçmen ve mültecilerin yeniden yerleştirilmesi gibi birçok bahane ile işgal edildi. Bilindiği gibi işgalden önce, Afrîn’de sosyal yönetim sistemi oturmuştu. Suriye’nin diğer birçok şehirleri arasında güvenlik ve ekonomik alanda istikrarı olan tek yer Afrîn’di. Suriye’nin diğer bölgelerinden gelen on binlerce göçmen Afrîn’e yerleşmişti.”
‘İŞLENEN SUÇLARIN BİR KISMI BELGELİ, BİR KISMI GİZLİ’
Hazırladıkları rapor ile Afrîn’de 3 yılda işlenen insanlık suçlarına dikkat çekmek istediklerini söyleyen Şexo, raporda yer alan insanlık suçlarının bir kısmının belgelendiğini, büyük bir kısmının da Türkiye ve desteklediği paramiliter grupların gizleme politikaları ve tüm mağdurlara ulaşabilecek bağımsız uluslararası komitelerin bulunmaması nedeniyle hala gizli kaldığını söyledi.
‘400 BİN KİŞİ AFRÎN’E YERLEŞTİRİLDİ’
Şexo, Türkiye’nin 20 Ocak 2018’de 72 savaş uçağı ve ağır silahlar ve binlerce paramiliter güç üyeleriyle Afrîn kantonuna girdiğini ve askeri, sivil ve yaşamsal her alanın bombalandığını hatırlattı.
Şexo, “Demokratik Suriye Güçleri (QSD) eşi benzeri görülmemiş bir direniş gösterdi. 58 gün süren direnişin ardından Türkiye ve Suriye’deki cihatçı gruplar Afrîn’i işgal etti. Türk ordusu ve çetelerinin işgalinden sonra Afrîn halkının yüzde 80’i Şehba, Halep, Özerk Yönetim’in daha sonra kurduğu Şehba Kampı ve Til Rifet kasabasına göçertildi. 3 yıllık işgal sürecinde Suriye’nin farklı bölgelerinden özellikle İdlib’in güneyi, Halep’in güney ve batı köyleri, Guta’dan gelen 400 bin yabancı göçmen Afrîn’in köy ve ilçelerine yerleştirildi. Saldırılarda 498 sivil hayatını kaybetti. Yine 82 kişi işkence ile katledildi. Bombardıman sonucu 303’ü çocuk ve 213’ü kadın olmak üzere 696’dan fazla sivil yaralandı” dedi.
64 OKUL YIKILDI
Afrîn Eğitim ve Öğretim Komitesi’ne göre, saldırılar sonucu 64 okulun yıkıldığını belirtilen raporda bu okullarda saldırılardan önce toplam öğrenci sayısının 50 bin 855 olduğu, saldırılar sonrası 13 bin öğrencinin Şehba’da yerleştiği kaydedildi. Yine saldırılarla birlikte Afrîn Üniversitesi dahil merkezdeki tüm eğitim kurumlarını kapatıldığını, ana dildeki (Kürtçe) tüm materyallerin kaldırıldığı, yerine Türkçe ve Arapça ders kitaplarının dayatıldığı belirtildi.
Şêxo, raporda yer alan şu billgileri paylaştı:
“Türk ordusu ve Suriyeli silahlı gruplar, 2018 yılında bölge sakinlerini bilinçli bir şekilde öldürdü ve kaçırdı. Öldürülen ve kaçırılanların sayısı 943 kişiye ulaştı. Bunlardan 76’sı işkence sonucu öldürüldü veya yargılanmadan idam edildi. Suçları da Özerk Yönetim ile olan ilişkileriydi. Kaçırmaların çoğu Türkiye istihbaratının gözetiminde cihatçı gruplar tarafından gerçekleştirildi.
Onlarca stratejik bölge, sağlık, eğitim ve hizmet kurumları hedef haline getirildi. Afrîn Hastanesi 3 defa bombalandı. Heyva Sor a Kurd’a bağlı ambulanslar hastaneye yaralı götürdüğü zaman hedef haline getirildi. Şera ilçesine bağlı Metina köyündeki su arıtma istasyonu ve Meydanki barajı hedef alındı. Türkiye, bu hedeflerle suyu silah olarak kullanmak ve sivilleri göçertmek istiyordu.
2019 yılında insan kaçırma ve fidye isteme olaylarının sayısı 6 bini aştı. 500 kişinin ailesinden fidye parası istendi ve 330 kişinin akıbeti bilinmiyor. Belgelere göre 700 kişi işkenceye uğradı. Kadınlar ve çocukların kaçırılıp onlara işkence edilmesinin ardından görüntüleri ailelerine yollandı ve fidye istendi. İstenilen fidye parası bazen 100 bin doları aştı. 54 kişi işkence sonucu öldürüldü. 41 kişi ise Türkiye ve çetelerinin bombardımanı sonucu katledildi. Bombardıman sonucu 2 gazeteci öldü ve 670 sivil de yaralandı. Mayın ve patlamalar sonucu ise bin 730 sivil yaralandı.
2 Aralık 2019’da Til Rifet (Halep’in 35 km kuzeyinde) Türkiye ve çeteleri tarafından bombalandı. Bombardımanda Afrînli ailelerin olduğu yerler hedef alındı. Bombardıman sonucu 8’i çocuk olmak üzere 10 kişi şehit düştü, 9’u çocuk olmak üzere 17 kişi ağır yaralandı.
’40 KADIN KATLEDİLDİ, 270 KADIN KAÇIRILDI’
Türkiye ve çeteleri Afrîn bölgesinde kadınlara yönelik kaçırma, tecavüz, katletme gibi suçlar işleyerek Afrîn halkının bölgeyi terk etmesini amaçlıyorlar. 2018 yılından 2019 yılına kadar 40 kadın katledildi, 128 kadın yaralandı, küçük yaşlardaki 60 kız çocuğu tecavüze uğradı. Bu kadınlardan 5’i intihar ederken, 270’i de kaçırıldı.
‘2020 BİLANÇOSU’
58 kişi katledildi. Bunların 9’u kadın. 987 kişi kaçırıldı. Sivil bölgelerde 39 patlama gerçekleşti. Bunların sonucunda 170 ölü ve yaralı var. 2020 yılında 35 kadın da kaçırıldı. Aralarında engelli ve çocukların da olduğu 67 kadına tecavüz edildi. Yaşları küçük olan 5 kız çocuğu silah zoruyla çetelerle evlendirildi. Bunların dışında işgalci Türkiye’nin bilgisi dahilinde erkeklere de cinsel şiddet uygulandığı belgelendi.
AZINLIKLAR VE TARİHİ MEKANLARA DÖNÜK SALDIRILAR
Afrîn’de yaşayan Alevi ve Êzidîler kültür ve inanç değişikliğine zorlandı. Yerlerinden göçertildi. Afrîn’de 23 Êzidî köyü var. Suriye savaşı başlamadan önce bu köylerin nüfusu 25 bin idi. Cihadist çetelerin saldırıları başladıktan sonar bunların bir kısmı Avrupa’ya göçtü. Türkiye ve çetelerinin Afrîn işgalinden sonra kalan yurttaşların hepsi köylerinden ayrılmak zorunda kaldı. Çoğunluğunu yaşlıların oluşturduğu 7 bin kişi kaldı.
Çete grupları insanlığa karşı suç işlediler. Korku siyaseti uyguladılar. Diğer dinden olanlara zorla islam dinini, oruç, namaz, dini eğitim devrelerini zorunlu kıldılar. Tarihi din merkezlerini ahırlara çevirdiler. Binaları yıktılar. Afrîn’deki hiçbir canlı bu katliamdan yara almadan kurtulamadı…300 bin büyük zeytin ağacını, 150 bin diğer ağaçları kestiler. 11 bin ağaç yaktılar. 10 bin dönüm arazi yaktılar.”