Dünyanın bir gözü artık Türk Lirası’nda. Financial Times (FT)’a göre Türkiye pazartesi ve salı günü toplam 1,8 milyar dolar satarak TL’yi korumaya çalıştı. ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs ise TCMB’nin para birimlerine müdahale etmek için bu yıl rezervlerinden 60 milyar doları piyasaya sürdüğünü söyledi.
Birgün’den Ozan Gündoğdu’nun haberine göre, Bu vb. haberleri dünyada Türkiye ekonomisini yakından takip eden analistlerin yorumları takip etti. ABD Hazine Bakanlığı’nın eski danışmanı, “Doktor Kıyamet”, “Kriz Kahini” lakaplarıyla bilinen Nouriel Roubini’nin dün gece sosyal medya hesabından FT’nin “Türkiye onu desteklemek için milyarlarca dolar harcasa bile lira battı” başlıklı haberini paylaşması dikkat çekti.
Rusya ve Türkiye ekonomisini yakından takip eden ve Londra’da tanınan ekonomist Timoty Ash ise TCMB Başkanı Murat Uysal ile adeta dalga geçerek sosyal medya hesabından şunları yazdı; “TCMB Başkanı Uysal, ‘Türk rezervlerinde bir miktar dalgalanma olağan’ diyor. Bu adam gerçekten komik. Net rezerv pozisyonuna bakarsanız, geçen yıl boyunca lirayı desteklemek için müdahale edilen 50-60 milyar dolar gibi ‘olağan’ bir dalgalanma görürsünüz”.
Öte yandan iktidar medyasındaki ekonomi yazarları ise piyasalarda yaşanan gerilimi gözleyip okuyucularını uyarmaya ve suçlunun hükümet olmadığını iddia etmeye daha şimdiden başladı. Sabah Gazetesi’nden Okan Müderrisoğlu 28 Temmuz’daki “Su uyur, piyasadaki ajanlar uyumaz” başlıklı yazısında “Sonbahar senaryolarına karşı uyanık olmakta fayda var” diyerek piyasa aktörlerinin Berat Albayrak’a ‘oyun’ hazırlığında olduğunu iddia etti.
Peki Türkiye ekonomisi sonbahara nasıl giriyor? İşte resmi açıklamalar ve verilerle yaklaşan gerilimin perde arkası…
1- En önemli gündem; Merkez’in rezervleri
TCMB, geçen yılın temmuz ayından bu yana politika faizini her toplantıda düşürdü. Bir yandan da kamu bankalarının dağıttığı krediler yoluyla piyasaya milyarlarca lira borç dağıtıldı. Ortaya çıkan bu lira bolluğu enflasyon ve dolar kuru üzerindeki riskleri artırınca Merkez, rezervleri aracılığıyla piyasaya döviz enjekte etmeye başladı. Geçen yıl temmuz ayında 75 milyar 67 milyon dolar olan Merkez’in brüt döviz rezervi, bu 17 Temmuz 2020 itibariyle 49 milyar 230 milyon dolara kadar gerilemiş durumda. Altın rezervleri de dahil edildiğinde bu tutar 89 milyar 459 milyon dolara çıkıyor. Geçen yıl temmuz ayında bu tutar 98 milyar 320 milyon dolardı. Ancak brüt rezervlerin önemli bir kısmı bankalarda kişilere ait döviz ve altın mevduatlarının zorunlu karşılıklarından oluşuyor. Yani aslında Merkez’e ait olmayıp kişilere ait olan ama emaneten Merkez’in rezervinde bulunda döviz varlığı da hariç tutulduğunda Merkez’in net rezervine ulaşılıyor. Geçen yıl temmuz ayında 27 milyar 898 milyon dolar olan net rezerv büyüklüğü 17 Temmuz 2020 itibariyle 23 milyar 10 milyon dolara gerilemiş durumda. Yani 66 milyar 449 milyon dolarlık zorunlu karşılık tutarı emaneten kasada duruyor.
Ancak son aylarda dünya basınını gündeminde başka bir gösterge var. O da Merkez’in rezervlerinin içinde gösterilen swap kaynaklı varlıklar. Bunlar da aslında tıpkı zorunlu karşılıklar gibi Merkez’in kasasında emaneten duruyor. TCMB’nin son açıkladığı 30 Haziran 2020 tarihli Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi” verilerine göre 54 milyar 401 milyon dolar tutarında swap kaynaklı varlığı bulunuyor. Net rezervlerden bu tutar da düşüldüğünde elde bir şey kalmıyor ve rezervler eksi (-) 31 milyar 391 milyon dolara düşüyor.
2- Dışarıya giden para; cari açık
Merkez’in rezervlerinin yanında ülke cari açık yüzünden dış aleme ödeme yapmaya devam ediyor. TÜİK’in dün açıkladığı dış ticaret verilerine göre ocak-haziran döneminde dış ticaret açığı geçen yıla göre yüzde 73,2 artarak 13 milyar 788 milyon dolardan, 23 milyar 874 milyon dolara yükseldi. Üstelik yurtdışına yapılan faiz ödemeleri veya bu sene kayıp yıl olarak tanımlanan turizm gelirleri dış ticaret verilerine dahil değil. Geçen yılki 34,5 milyar dolarlık turizm geliri bu sene en iyimser tahminle yüzde 70 azalacak.Bu da döviz ihtiyacının geçen seneye göre daha fazla olduğu anlamına geliyor.
3- Dış borç aynen duruyor
Ülkenin dış borç sorunu rezervler ve cari açıkla beraber sürekli hatırlatılıyor. Merkez Bankası verilerine göre mayıs 2020 itibariyle gelecek 12 ay içinde çevrilmesi gerek 123 milyar 487 milyon dolar dış borç bulunuyor. Pek çok analiste göre bu tutar Merkez Bankası rezervlerinin üzerinde olmamalı. Ancak kasada hepsi emanetlerden oluşan brüt 89,5 milyar dolar rezerve karşılık 123,5 milyar dolarlık kısa vadeli dış borç bulunuyor. Toplam dış borç ise 2020 ilk çeyrek sonu itibariyle 431 milyar dolar. Bu tutar ise GSYH’nin yüzde 56,9’una karşılık geliyor. Bu oran 2001’in aynı döneminde yüzde 43,3’tü.
4- Döviz açık pozisyonu kırmızı alarmda
Şirketlerin döviz varlıklarından daha fazla döviz yükümlülüğü bulunuyor. Böylece döviz açık pozisyonu önemli bir risk oluşturuyor. Daha önce 2000 Kasım bankacılık krizini tetikleyen bu gösterge 2020’de yeniden gündemde. Bloomberg HT’nin Ziraat Yatırım’dan elde ederek hazırladığı verilere göre ülkede döviz açık pozisyonu en yüksek olan reel sektör şirketi 45 milyar 623 milyon TL’lik (yaklaşık 7,5 milyar dolarlık) döviz açığıyla Türk Hava Yolları. Finans kesiminde de işler yolunda değil. 10 Temmuz itibariyle kamu mevduat bankalarının döviz açık pozisyonu 66 milyar 452 milyon dolara dayanmış durumda. Döviz kurunun artması halinde bu döviz açıkları mali yükü kendiliğinden katlayacak.
5- Hazine bile dövizle borçlanıyor
Hazine sadece 28 Temmuz’da 3 milyar dolar borçlandığını duyurdu. Olası bir mali krizde piyasaya destek olacak hazine son 2 yılda sıfırı tüketmiş durumda. Berat Albayrak’ın göreve geldiği 2018 ikinci çeyrekte 296,1 milyar lira olan kamu net borcu, 2020’nin ilk çeyrek sonu itibariyle 782,2 milyar liraya çıktı.
Salgın sürecinde bu tutarın olağanüstü biçimde arttığı biliniyor. Bakanlık’ın verilerine göre Mayıs’ta 19,9 milyar lira iç borç ödeyen Hazine buna karşılık 75,6 milyar lira tutarında borçlandı. İç borç çevrim oranı böylece Mayıs ayında yüzde 380’le rekor kırdı. Haziran’da da iç borç çevrim oranı yüzde 179,6 olarak kaydedildi.