Belli ki gizli bir el ortalıkta dolaştı ve ‘bilişim suçları yasasındaki madde 4 hackerlerle ilgilidir’ diye herkesin kulağına fısıldadı, birçok kişi dönüp dolaşıp bize bunu söyler, şaka gibi… Hackerlik mutlak kötü bir şey mi? elbette “devlet” aklı ile olaya bakarsanız, sistem karşıtı her şeye karşı olacağınız için, hele de Hollywood dizi ve filmlerini de izlediyseniz, hackerler teröristtir kısmına kadar gelmiş olabilirsiniz, yaşasın manipülasyon…
Hoş bunu söyleyenlerin bir kısmının Gezi Direnişinde RedHack hayranı olduğunu da unutmadık… Elbette biliyorum o iş başka, bu iş başka! Gezi’de RedHack’ı desteklemek ile parti görüşlerini savunma ikilimi ile kalınırsa, “ama burası farklı” cümlesi sizi kurtarır…
Neysa, hacker konusunu ayrıca konuşmak gerek… Gelelim bizim bilişim suçları yasasına, hani yıllardır üstünde çalışılır ya, o yasaya…
5237 Türkiye Cumhuriyeti Ceza Yasası madde 243 okuyalım:
“Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.”
Bir de bilişim suçları yasası madde 4 okuyalım:
“Bir bilişim sisteminin veya bilişim verisinin tamamına veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak ve kasten erişen veya kasten erişme teşebbüsünde bulunan veya kasten erişilmesine yardımcı olan bir kişi bir suç işlemiş olur”, sanki de copy/paste yapılmış hissini siz de almakta mısınız?
Türkiye’den bir avukat, Baran Doğan TCK maddesindeki Bilişim suçu nedir kısmını değerlendirdi ve madde 243 değerlendirirken diyor ki:
“Bilişim sistemine girme suçu, bilişim suçları içerisinde işlenmesi en basit olan suç tipidir. Örneğin, bir kişinin facebook, twitter, instagram, e-mail adreslerine izni olmadığı halde kullanıcının şifresini veya diğer güvenlik önlemlerini devre dışı bırakarak erişmek bilişim sistemine girme suçu olarak cezalandırılır” yani bilişim suçu dediğimiz öyle Hollywood filmlerindeki gibi hackerlik yapma ile sınırlı değil… ama bu konun bir kısmı, ki öne çıkarılan yalnız bu kısımdır, Baran Doğan devam ediyor: “Bilişim sistemine girme suçu birbirinden farklı fiillerle işlenebilir”, işte bundan sonrası bizdeki bazı avukatların da, sol cenahtaki kişilerin de atladığı yerdir, avukat diyor ki: “Bu bilişim suçları, başkasına ait bilgisayarın açılarak içindeki verilerin görülmesi biçiminde işlenebileceği gibi bir ağ aracılığıyla bilişim sisteminde oturum açılması yoluyla da işlenebilir. Girmede, iletişimin kablolu veya kablosuz olması ile mesafenin yakın ve uzak olması arasında da fark yoktur”…
Evet, sofistike hackerlik öyküleri ile kandırsanız da bilişim suçlarından biri de “başkasına ait bilgisayarın açılarak içindeki verilerin görülmesi”dir…
Elbette kişisel verilerin korunması, kişilerin özgürlükler çok çok önemlidir, bireyi ve verilerini korumak gerek, ama Panama Belgelerinin kamuoyunun bilgisine getirilmesi de bir o kadar önemlidir. Devletler Wikileaks, Panama Belgeleri gibi sızıntıların önüne geçmek için var güçleri ile çalışmaktadır, buna rağmen haber alma özgürlüğü çerçevesinde BİLİŞİM SUÇU olan böylesi eylemlerin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı da tartışılmakta…
Günlerdir anlatmaya çalıştığımız bu yasa, basın özgürlüğünü koruyan, kamunun öğrenmesinde yarar olan haberlerin korunması gibi bir yerden konuya yaklaşmak yerine otoriter devletlerin usulünü takip edip tüm BİLİŞİM SUÇLARINI ayni kefeye koyuyor, hiç bir istisna bırakmadan…
Üzüntü veren olaysa, dünyayı takip eden onlarca kişi bile kendi coğrafyasına gelince bunu alkışlıyor, bu alkışı yapanlar dönüp “#freeJulianAssange paylaşımı yapıyorlar, kamuoyunun bilgi alması için yurtdışında BİLİŞİM SUÇU işlendiğinde alkışlayan, kendi ülkesi için suçun en ağır şekilde cezalandırılmasını isteyen ilginç insanlar topluluğu olduk, üzücü…
Bu yasanın bu maddesinin komplikasyonlarını yasa çıktıktan hemen sonra görmeyeceğiz ama bu coğrafya kendi yerli ve milli sızıntı web sayfalarını ürettiğinde ve birçok kirli çamaşır ortalığa serildiğinde bu kirli çamaşırları örtmek için bu madde devreye girecek, o gün geldiğinde bunu destekleyenlere bunu hatırlatmak boynumuz borcu…
