-Hakan Çoban-
Sıradan hayatımızın zorluklar içinde olması yetmezmiş gibi böylesi dönemlerde daha da zorlaşıyor hayatımız. Tolerans çıtasının tersine zorluk çıtası yükseliyor günden güne yaşamımızı sürdüğümüz topraklarda. Eleştiriyoruz hepimiz, kimimiz yönetenleri kimimiz ise yönetenlere karşı direnenleri.
Birkaç öğrencinin dürtüklemesi ile sokağa döküldü liseliler. Gençler ve sendikalarsa takip etti sonrasında bu gençleri. Daha neler yaşamamız lazım anlamak için 40 yılda 38 defa değişen hükümetin kısırlaştığını, üreyemeyip üretemediğini!
Eleştiriyoruz..
Önümüze ne çıksa eleştiriyoruz, eleştirdiklerimiz gibi olmayacağız diyoruz fakat kendimizi geliştirip onlar gibi olmamak için farklı yollardan gitmemiz gerektiğini unutuyor sadece muhalefet oluyoruz!
Hani bir çocuk düşünün, ya da kendi çocukluğunuzu düşünün, demedik mi hepimiz “ben annem ve babam gibi bir ebevyn olmaycağım” diye! Fakat yaş ile birlikte bilgi, düşünce ve davranış repertuarı da ilerlemiyorsa onlar gibi olmamak imkansız. Bir bakmişsınız ki onlar gibi olup bunu inkar etmeye bile başlamışız.
İşte bu sebebten ötürü biz gençler olarak o hataya düşmemek için bilgi, düşünce ve davranış repertuarımızı geliştirmemiz lazım.
Haftalardır bunu nasıl yapabileceğimizi düşünüyorum. Vardığım duraklardan biri OKUMAK! Mümkünse altını çize çize okumak.
Vardığım bir diğer duraksa aktivizm oluyor. Birey aktif oldukça bildiklerini ve biriktirdiklerini pratik yapmış oluyor, ilk başlarda çekine çekine olsada kabuğundan çıktıkdan sonra zorlanıyor kabuğa girmeye tekrardan. Hani bu kadar örgütlenmişken, kalabalık dağılmadan, aktif ruhlarımız bedenlerimizi terketmeden, kesintisiz aktivizm yapıp bunu günlük hayatımızın bir parçası haline getirirsek belkide alternatif yolun başlangıcını hep birlikde inşa etmeye başlarız.
Daha duyarlı ve daha bilinçli bir toplum yaratmak için harekete halinde kalmaya devam etmeliyiz!