Toparlanıyoruz Hareketi, “süperbakan” olarak nitelediği Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın öneri ve açıklamalarını sert bir dille eleştirerek “Bakan Denktaş ya herkesi aptal ya da kendisini herkesten akıllı sanıyor… Öyle olmasaydı, bu gayriciddi öneriyi yapacağına, şu sorulara cevap bulmaya çalışırdı” değerlendirmesinde bulundu.
Toparlanıyoruz Hareketi’nden yapılan açıklama şöyle:
Girne-Değirmenlik yolunda, esasen yol ve trafik güvenliği zafiyetinin sebep olduğu feci trafik kazasının ardından yapılan değerlendirmelerde hemen hemen herkes aynı noktada birleşmekte: bu ülke, kamu yararı için çalışan, ehliyetli, şeffaf, kurallara saygılı, ne yaptığını bilen insanların yönetiminde değil.
Gerçekten de son zamanlarda iyice artmış olan ‘toplum olarak dibe vurmak üzereyiz’ duygusu bu trajik kazadan sonra bir o kadar daha güçlendi. Hükümet icraatlarında ihmalin, usulsüzlüğün, yolsuzluğun, partizanlığın, hesapsızlığın, iş bilmezliğin, bu ülkede istisna değil kural olduğu gerçeğini, bu kaza tekrar gözler önüne serdi. Bu nedenledir ki, toplumu yasa boğan bu acı olay, aynı zamanda hükümete yönelik büyük bir toplumsal öfkeye de yol açtı.
Fakat hükümet mensupları hiç oralı değiller, istifa etmeleri için yapılan çağrılara kulak tıkayıp böyle bir facianın meydan gelmesinde hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi davranmaya devam ediyorlar. Halkın dinmeyen protestosu karşısında, akıl edebildikleri tek şey, dostlar alışverişte görsün misali, okul ve mesai saatlerini ayarlamak oldu. Bu arada basında KKTC hükümetlerinin “yıllardır Türkiye’nin ayırdığı ‘KKTC Karayolları Master Plan Uygulama Projesi’ ile ‘Yol Yapım ve Bakım Projesi’ ödeneklerinin yarısını dahi kullanmıyor ve her yıl devrediyor” olduğu haberleri çıktı. Hükümetten ise hala tıs yok. Ama Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş ‘en iyi savunma saldırıdır’ tarzında bir ‘öneri’ ile gündemi değiştirmeye soyundu.
Sayın Denktaş, Avrupa Birliği’nin – kendi hükümetinin değil – hazırladığı ‘Yol Güvenliği Raporu’ndan yollarımızda tam 125 ‘tehlikeli nokta’ olduğunu öğrenmiş. Bu 125 tehlikeli noktayı düzeltip yollarımızı AB standartlarına uygun şekilde güvenli hale getirmek için gerekli planı da hemen hazırlamış. Bakanlar Kurulu’na onaylatıp onaylatmadığı belli değil ama süperbakanımız, 2017 mali yılına ilişkin protokol görüşmeleri için sendikalarla buluştuğunda, bir taşla iki kuş vuracak planını oracıkta açıklayıvermiş: “Bu yıl artış yapmayalım, Mercedesleri de almayalım. 1 yıllığına 3 bin TL’nin [daha sonra, bu rakamı 4 bin yapmayı düşündüğünü söyledi] üstünde maaşı olanlardan yüzde 3’de kesinti yapalım. Bu rakamlarla tüm yollarımızı onaralım.”,
‘Yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ sözü sanki de Serdar Denktaş için söylenmiş!
Bakan Denktaş ya herkesi aptal ya da kendisini herkesten akıllı sanıyor anlaşılan. Öyle olmasaydı, bu gayriciddi öneriyi yapacağına, şu sorulara cevap bulmaya çalışırdı.
Yollarımız bu kadar kötü haldeyken, Türkiye’den alınan yol yapım ve bakım projeleri için finansmanın önemli bir kısmının kaç yıldır kullanılmadan devredilmesinin açıklaması nedir? Araç sahibi herkesten her yıl alınan seyrüsefer harçlarından oluşan kaynak nereye harcanmaktadır? Yolları sadece kamu çalışanları kullanıyor olmadığına göre, devlet yolları daha iyi hale getirmek için kaynak yaratmak üzere neden sadece kamu görevlilerinden kesinti yapsın? Mercedesleri almakla hani devlet bütçesinde tasarruf sağlanacaktı? Şimdi Mercedesleri almayarak tasarruf etmekten bahsediliyor. Hangisi doğru?
Evet! Bu ülkeyi iş bilmez ama işgüzar, hem suçlu hem güçlü, ilkesiz, politikasız, güvenilmez, insanlar yönetiyor. Bunların hiçbirinin de kendiliğinden istifa etmesini beklemeyelim. Ama yapılanları da yapılmayanları da kayda geçirelim, unutmayalım, sorgulayalım. Toplumsal muhalefetimizi yükseltelim, iyi idare edilen bir ülkede, sağlık ve güven içinde yaşamak için üzerimize düşeni yapalım.