Cebimdeki kktc kimlik kartını çıkartıp masanın üzerine koyuyorum…
Üzerinde, isim, doğum tarihi anne-baba adı vs…
Bir de numara, devlet tarafından üzerimize vurulmuş bir barkot gibi…
Kendimi üretim hatası bir ürün olarak hissediyorum.
Midem bulanıyor, bozuk çalıyorum…
Bir kimlik kartı düşünün, kimliksizliğinizin kimliği olsun.
Ama biz devletiz!
Her yıl onlarca insan yollarda ölüyor,
Bakan çıkıyor, TV ekranlarından kameraların yaptığı hasılatla övünüyor
Ama “yollara yatırım yapamadık, bütçe yetersiz” diyor
“Alt yapı yapamadık, bütçe yetersiz”
“Trafik güvenliğini yapamadık, bütçe yetersiz”
“Eksiklerimizin farkındayız, bütçe yetersiz” diye diye,
“yetersizlikler cumhuriyetiyiz” diyemiyorlar
Ama biz devletiz!
Halbuki ne de açık seçik yeteri yok betonun, yağmanın ve çalmaların…
Kentlerin içine yeteri kadar beton döktük diyemiyorlar…
Hep daha fazlasını, hep daha fazlasını dökelim diyorlar…
Bir yeşil alan kalmayıncaya dek, herkes birbirini ezip üzerine basıp zirvelerin zirvesine ulaşana kadar beton dökelim diyorlar…
Müteahhit beyinli politikacılar, politikacı müteahhitler…
Yeteri yok betonun, yağmanın ve çalmaların…
Tüm ganimeti betona gömene kadar…
Yaşasın “arsızlıklar cumhuriyeti”
Ama biz devletiz!
Sonsuza kadar yaşayacak diyorlar bu devlet…
Yaşatacağız diyorlar… Askeri geçit törenlerinde ve resmi resepsiyonlarda…
O resepsiyonlar ki vıcık vıcık paçalardan akan bir samimiyetsizlik seline dönüşmekte…
Yaşatacaklarmış… Devletinin hastanelerinde sağlık hizmeti veremediği, sigortalının sağlık hizmeti alamadığı, bir avuç sermayedarın oluşturduğu ‘sağlık çetelerinin’ ağına düşen insanlarla dolu bir cumhuriyet…
Her nerde bakarsan bak “sağlıksız bir cumhuriyeti” bu…
Yaşasın ama…
Çünkü devletiz!
Ganimetiniz, iyi hoş güzel… kktcnin zengiliği yağmanın ve gasp etmenin öteki adı…
Kısa yoldan mal mülk sahibi olmalar, kısa yoldan emeklililer, kısa yoldan statüler-mevkiler, kısa yoldan memuriyetler, ikinci işler, villalar, arabalar… Kısa yoldan bir devlet, kısa yoldan bir cumhuriyet… Ve şimdi kısa yoldan bir cinnet, kısa yoldan bir cinayet, kısa yoldan evrak sahtelemeler, yalan beyanlar, usülsüzlükler, yolsuzluklar ve düzenbazlıklar…
Kısa yoldan bir cumhuriyet,
Çürümüşüz, kurtçuklar basmış cumhuriyetimizin bağırsaklarını
Ama yine de devletiz!
Beton, millet, biat…
“Aman Türkiye bize kızmasın” korkusuyla, susuyorlar…
Susanların cumhuriyeti işte…
Türkiye’den para dilenen eller avuçlar hiç kızarmıyor…
Dilenenlerin cumhuriyeti işte…
Hemen yanı başındakinin acısı üzerine dikilen villalar, dev hoteller ve apartmanlar…
Herkes başkasının acına kör, kendi çıkarına ayık…
Kör ayıkların cumhuriyeti işte!
kktc bağımsız bir devlet diyor sesi boşlukta kaybolan birileri…
Yalandan kimsenin yüzü kızarmıyor.
Yalandan bir cumhuriyet işte…
Yalandan yaşamlarıyla kendi kendini avutan…
Belirsizlik kasıp kavuruyor ortalığı,
gelecek yok, şimdi yok, geçmiş ise çoktan zapt edilmiş…
Ve öfkeli yalnızlıklar kendi küçük dünyasını dağıtmakla meşgul…
İçin için tüketiyoruz yaşamı…
Tükenen yaşamların cumhuriyeti işte…
Şimdi sesiniz boşlukta bir uğultuya bile dönüşmüyor…
İçimizde birbirini tetikleyen travmalara dönüşüyor…
Duygular selinde boğuşuyoruz,
Kısır gündemler ve bitimsiz döngüler içerisinde
Varolmayan bir cumhuriyeti her gün biraz daha inşaa ediyoruz…
Her gün kendi benliğimizden biraz daha sökerek…
Yaşasın kktc!