Bir aydının dertlerinden en büyüğü özgürlüktür…
Konuşabilmeli, yazabilmeli…
Konuştuğu ve yazdığı için yargılanmamalı…
Kurşunlanmamalı…
Bombalanmamalı…
Öldürülmemelidir…
Bir ülkedeki gazeteler, özgür düşüncenin can damarıdır…
Toplumlar bu bilinçle özgür gazetecilerine sahip çıkmalıdır…
* * *
Yüzlerce gazeteci ve yazar bugün Türkiye’deki rejim tarafından hapse atılmıştır…
Yüzlercesi yurt dışında sürgün hayatı yaşamaktadır…
Bir gazeteci iktidarla uzlaşmaz…
Hakikatin peşindedir…
İktidar güçleriyle işbirliği yapmaz…
Sermaye güçleri tarafından satın alınmaz…
Seçim zamanı, iktidar güçlerinin yanına gidip, meyhane masalarına oturmaz…
Haktan, adaletten yana olur…
Türkiye’deki rejimin en ağır bedelini ödeyen kesimlerden biri de gazetecilerdir…
Yazarlar, muhalif gazetelerde yazdıklarından dolayı yargılanmaktadır…
* * *
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü…
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, Dünya Basın Özgürlüğü için etkinlikler düzenliyor…
Sevdiğimiz dostlarımız, arkadaşlarımız birliğin içindedir…
Düşünce özgürlüğü için ellerinden geleni yaptıklarından içimde bir tek şüphe yoktur…
Ülkemiz, Türkiye’den çok da farklı değildir…
Cumhuriyet Gazetesini çıkaran Haşmet Muzaffer Gürkan, Ayhan Hikmet kimler tarafından, neden katledilmiştir?
İnkılâpçı Gazetesi yazarı ve sendikacı Fazıl Önder kimler tarafından, neden katledilmiştir?
Yenidüzen Gazetesi yazarı Kutlu Adalı kimler tarafından, neden katledilmiştir?
Bu katliamları deşifre etmenin, katliamların hesabını sormanın zamanı gelmemiş midir?
Bu cinayetler, bu ülkedeki bütün aydınların boyunlarında bir yüktür…
Rejime bu cinayetlerin hesabı sorulmalı…
Böyle bir günde bu aydınlar hakkında neden paneller, söyleşiler düzenlenmemektedir?
* * *
22 Ocak dündü…
22 Ocak bugündür…
Afrika Gazetesi’ne saldıran yobazlar, faşistler sokaklarımızda özgürce dolaşmaktadır…
Recep Tayip Erdoğan’ın bir işaretiyle gazetecilerimiz öldürülmek istenmiştir…
Bu ülkede bizler gazetecilerin ölümü nasıl beklediğini canlı canlı sosyal medyadan izledik…
Canlı canlı katliamlara tanık olacaktık…
Hesabı rejimden soruldu mu?
Sorulmadı…
Onlarca davaya çıkan ve çıkacak olan Afrika Gazetesi vardır…
Şu an sürmekte olan karikatür davası vardır…
Mahkeme masasında gelecek olan dosyalar vardır…
Bu gazete kurşunlanmış, bombalanmıştır…
Rejim tarafından gazetenin bütün eşyalarına el konulmuştur…
3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günün’de bu gazetecilerimize neden yer verilmemektedir?
* * *
Mezarlar konuşmaz dostlar…
Ölüler istese de konuşamaz ey dostlar…
Gazetecilerimizin, yazarlarımızın, şairlerimizin öldürülmesini mi beklemeli?
Yaşarken, onlara sahip çıkmak bu kadar mı zor?
Sıkılmadık mı politikacıların vaazlarından?
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars düzenlenen panelde konuşma yapacak…
İçişleri Bakanı bahsedecek mi Ayhan’dan, Muzaffer’den, Fadıl’dan, Kutlu’dan…
22 Ocağı kınayacak mı?
Orada Afrika Gazetesi’nin eski yazarlarından babası olsaydı o binanın içinde…
Ne diyecekti?
Erdoğan’dan ve buradaki işbirlikçilerden hesap sormayacak mıydı?
* * *
Bu çağrı sizedir dostlar…
Mezarlar konuşmaz…
Ölüler konuşmaz…
Boynumuzda bu katliamlarla, saldırılarla, bu ağırlıkla aydınlık günler gelmez…
Ölü aydınları bu kadar seven bir toplumdan…
Ne adalet ne hak beklenir…
Ne de özgür bir ülke gelir…
Ellerimiz yanar…
Yangını bile fark etmeyiz…
Teker teker biz de ölür gideriz…
Mezarlıklar aydınların evi midir?
Evidir de biz mi bilmeyiz?