Almanya’da aşırı sağ gruplarla ilgili iç istihbarat raporu, İspanya’daki seçim sonuçları ve Ukrayna’daki iktidar değişimi bugünün Alman basınında öne çıkan konular…
Alman iç istihbarat birimi Anayasayı Koruma Teşkilatının ülkedeki aşırı sağcı yapılanmalarla ilgili basına yansıyan kurum içi raporu, aşırı sağcıların giderek daha küçük gruplar içinde toplandığını ve izlenmelerinin zorlaştığını ortaya koyuyor. Stuttgarter Nachrichten gazetesinin yorumunda şu satırları okuyoruz:
“Raporda pek çok aşırı sağcının sadece birkaç aydır faal durumda olduğu belirtiliyor. Bu, bir alarm sinyalidir. Aşırı sağ uca yönelik akımı durdurmak, büyük, ortak bir siyasi hedef haline gelmelidir. Aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD), ‘Almanların neredeyse her gün yabancı bıçaklıların kurbanı haline geldiği’ gibi iddiaları sadece iç istihbaratın gündeminde olmamalı. Federal Meclis’te temsil edilen tüm partiler de laf cambazlığıyla aşırı sağ şiddete zemin hazırlamak yerine kesin bir tavır ortaya koymalı.”
Süddeutsche Zeitung İspanya’da Pazar günü yapılan seçimlerde Franco diktatörlüğü döneminden bu yana ilk kez aşırı sağcı bir partinin meclise girmesini konu alıyor:
“Katalan milliyetçiliğine karşı tepki olarak İspanyol milliyetçiliği güçlendi. Artık İspanya’da aşırı sağ uçta, tarihteki büyük İspanya’nın hayalini kuran, göçmenler ve ayrılıkçılara karşı kışkırtan bir parti var. İspanya’nın, Avrupa’nın ortasındaki gibi yabancı düşmanı tartışmaların patlak vermesinden endişe etmesi gerek. Ülkedeki bölünmüş parti sistemi nedeniyle acilen gerekli siyasi istikrar ufukta görünmüyor.”
Tagesspiegel‘in aynı konudaki yorumu ise şöyle:
“Yeni siyasi hareketler, şimdiye kadar sistemi elinde tutan yerleşik partilere, sosyalistler ve muhafazakarlara rakip çıkıyor. Katalonya ve Bask bölgesindeki küçük partiler bölgesel-milliyetçi konularla oyuna giriyor. Aşırı sağcı Vox partisi, İspanya’nın artık sağ popülist hareketlerden muaf olmadığının kanıtı. Bu da ekonomik sorunların çözümü için yakın bir zamanda kolların sıvanmayacağı tahminin doğuruyor. Devlet yıllardır eğitim ve araştırmaya yatırım yapmıyor, genç yetenekler çaresiz ve öfkeli bir şekilde yurt dışına göç ediyor. Emeklilik kasası boş, ama yaşlıların sayısı artıyor. Aynı zamanda doğum oranları, ailelerin teşviki için politikaların eksikliği nedeniyle AB ülkeleri arasında en düşük orana gerilemiş bulunuyor. Ülkedeki kriz havasına şimdi de buz gibi siyasi hava eklendi.”
Neue Osnabrücker Zeitung Ukrayna’da devlet başkanlığı seçimlerini kazanan komedyen Volodimir Selenski ile Rusya arasındaki gerilimi konu alıyor:
“Volodimir Selenski seçimi kazanıp daha resmen göreve başlamadan karşısında Putin gibi orantısız ölçüde güçlü ve sert bir muhatap buldu. Komedyenlikten siyasete geçiş yapan Selenski’nin seçilmesi sonrasında Ukrayna sorununda yol kat edileceğini umut edenler, yüksek beklentiler içine girilmemesi gerektiğini şimdiden anlamış olmalı. İki tarafın da istediği müzakereler için atmosfer daha başlangıçta bozulmuş oldu. Ama bunun yanı sıra kısa süre önce Kiev’in çıkardığı, Rus dilinin Ukrayna’daki günlük yaşamdan çıkarılmasını hedefleyen yasa da kötü hatıraları canlandırıyor. Gerçi bu yasada Selenski’nin parmağı yok. Arkasında mecliste grubu bulunan bir parti bile yok. Ancak devletin başındaki koltuk değişiminin Kiev ile Moskova arasında buzların otomatikman eriyeceği anlamına gelmediği de görülüyor. Ve Selenski’nin dış politikada öğrenmesi gereken daha çok şey olduğu…”
Frankfurter Allgemeine Zeitung Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna politikasını irdeliyor:
“Rus resmi medyasında da Ukrayna’ya yönelik söylem yeniden sertleşiyor, Selenski ‘hafif sıklet’ diye alaya alınıyor. Bu aşağı görmenin diplomatik ifadesi de Selenski’nin seçim zaferini kutlamaya yanaşmamak olarak tezahür ediyor. Putin Kiev’de iktidardaki değişim dönemini Ukrayna’daki istikrarı sarsmak için bir fırsat olarak mı görüyor? Dikkatleri ülkesindeki artan iç politik sorunlardan uzaklaştırmak için yeniden çatışmayı şiddetlendirmek mi istiyor? Son günlerde yaşananlar, Kremlin’e yönelik baskıyı artırmak ve yeni yaptırımlar hazırlamak yönünde AB için bir vesile olmalıdır. Putin’in Ukrayna’nın doğalgaz tedariki konusundaki açıklamaları, Baltık Denizindeki Kuzey Akım 2 boru hattına verdiği desteği nihayet geri çekmek için Berlin açısından yeterli bir sebep olmalıdır.”
© Deutsche Welle Türkçe