“Barışın olmadığı her geçen gün biz kaybediyoruz. Birleşik Kıbrıs’ı yaratamadığımız her gün birbirimizden uzaklaşıyoruz. Federasyon’u oluşturamadığımız her gün bu ülke ayaklarımızın altından biraz daha kayıp gitmektedir. Bugün bölünmüşlük koşullarından hepimiz kaybediyoruz. Kıbrıslı Rumlar da, Kıbrıslı Türkler de… Bu adada yaşayan tüm toplumlar da.”
Kavazoğlu ve Mişaulis’in Anısına Dali’de Gerçekleştirilen Etkinlikte Hasan Felek’in yaptığı konuşmadan kesitler…
Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis 1965 senesinde bu ülkenin karanlık tarafının tetikçileri tarafından katledildi.
Aradan 54 yıl geçti. Ada’nın barışı ve birleşmesi için mücadele eden ve bu hayatlarından olarak bedel ödeyen Kavazoğlu ve Mişaulis’in çağrısı bugün hala bu sokaklarda, meydanlarda ve toplantı odalarında yankılanmaya devam ediyor.
Menfur cinayetten 25 gün önce 16 Mart 1965 tarihli bir makalesinde Kavazoğlu şunları söylüyordu:
“Dörtyüz kusur yıl boyunca bu topraklarda barış içinde kardeşcesine yardımlaşarak beraber yaşadık, tahrikçilere fırsat vermeden müşterek düşmanlarımıza inat bu hayatı devam ettirmeliyiz ve ettireceğiz. Kıbrıs halkına, Türklere ve Rumlara, ölüm, kan, ateş, yıkım, mezar, açlık, gözyaşı değil, hayat, barış ve mutluluk gerekir, iş gerekir, ekmek gerekir. Güzel adamızda barışıcı hayatı yabancılar değil, gene biz Kıbrıslılar, Türkler ve Rumlar beraber kurmalıyız ve kuracağız. Adamızdan kan ve barut kokusunu silmek için barışçı davranışlarımıza yarın değil bugün başlamalıyız.”
Evet aradan 54 yıl geçti. Savaşlar, çatışmaları, daha pek çok ölümü, kayıpları ve düşmanlıkları geride bıraktık. Peki gerçekten geçmişimizle yüzleşebildik mi? Bu iki yurtsever insan hayatını birleşik Kıbrıs ve barış için verdi. Fakat 54 yıl sonra bugün hala ülkemizde bir barış tesis edemedik, birleşik Kıbrıs’ı yaratamadık. Ben bugün mahcubum. Buruk ve kırgınım. Çünkü hala eksiğiz. Çünkü hala Kavazoğlu ve Mişaulis’in düşünü gerçek yapabilmiş değiliz.
Bugün burada toplanan yüzlerce kişi var. Bugünün anlamı basit bir anma etkinliği veya nostalji zamanı değildir. Olmaması lazımdır. Bugün burada hepimiz biraz da olsun mahcup olmalıyız. Çünkü bir yandan Kavazoğlu ve Miaşaulis’in anılarına ve mücadelesine sadık kalmaya çalışırken diğer yandan hala bu ülkede birleşik kırbıs’ı ve siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonu kuramadık. Bu hepimizin eksikliği ve başarısızlığıdır. Bugün belki de bu etkinliğin anlamı tam da eksikliklerimize ve başarısızlıklarımıza odaklanıp bunları aşabilmek için neler yapmamız gerektiğini ve daha fazla çaba sarfetmemiz gerektiğini anlayabilmektir. Bir yandan geçmişimizle yüzleşirken diğer yandan da artık mücadele çitasını yükseltmemiz gereken bir dönemden geçmekteyiz. Kavazoğlu ve Mişaulis bugünde yaşıyor demek, birleşik ve federal bir Kıbrıs için mücadeleyi yükseltme ve birbirimizle samimi ilişkiler kurmak demektir. Kavazoğlu ve Mişaulis’in sadece anılarına değil aynı zamanda yeni Kavazoğlu ve Mişaulis’lere ihtiyacımız var. Tarihi yeniden yazabilmek, daha güzel bir Kıbrıs’ta yaşayabilmek için.
Bugün belki de yaşadığız en önemli tehditlerden biri ırkçılık ve faşizm tehdididir. Dünya’da, Avrupa’da ve ülkemizin her iki kesiminde de yükselmekte olan ırkçılık ve popülizme karşı adalet, eşitlik, dayanışa ve enternasyonal değerler zemininde hem yerel hem de küresel yeni bir mücadele dalgasına ihtiyacımız var. Tam da bu bağlamda yaklaşmakta olan Avrupa Parlamentosu seçimlerini önemsediğimizin altını çizmek isteriz.
Söz konusu seçim hem Kıbrıs için, hem Kıbrıslı Türkler için hem de tüm Avrupa için önem teşkil etmektedir. Federasyon yanlısı Kıbrıslı Türkler için önem teşkil ediyor çünkü gerçek bir federalist ve hayatını barış, yüzleşme ve birleşik Kıbrıs düşüne adamış bir insan olarak Niyazi Kızılyürek’in adaylığı heyecan ve umut yaratmaktadır. Tam da enternasyonal değerlerin yerine milliyetçi ve ırkçı duyguların hakim olduğu bir dönemde Kızılyürek’in kazanması adanın iki yanında büyük bir heyecan ve motivasyon yaratacaktır. Aynı zamanda popülist hareketlerin baskın hale geldiği Avrupa’da enternasyonal bir mücadele hattı örmek anlamında da önem taşıyan bu seçim, Avrupa’nın kaderini de etkileyecektir. Bizim arzumuz da çabamız da, adalet ve eşitlik temelinde çoğulcu, demokratik ve enternasyonal bir Avrupa’nın yaratılmasıdır.
Dikkatinizi çekmek istediğim son husus ise şudur. Bu ülke ne büyük petrol şirketlerini ne de askeri üstleri olan emperyal ülkelerin. Bu ülke bizimdir. Ve biz de bu ülkeyiz. Aynen Kavazoğlu ve Mişaulis gibi. Bugün bu ülkeye daha fazla sahip çıkmalı ve bağımsızlık, barış, federasyon doğrultusunda mücadele bayrağını yükseltmeliyiz. Barışın olmadığı her geçen gün biz kaybediyoruz. Birleşik Kıbrıs’ı yaratamadığımız her gün birbirimizden uzaklaşıyoruz. Federasyon’u oluşturamadığımız her gün bu ülke ayaklarımızın altından biraz daha kayıp gitmektedir. Bugün bölünmüşlük koşullarından hepimiz kaybediyoruz. Kıbrıslı Rumlar da, Kıbrıslı Türkler de… Bu adada yaşayan tüm toplumlar da.